1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Esed diktasının yerle bir ettiği bir ülke...
Esed diktasının yerle bir ettiği bir ülke...

Esed diktasının yerle bir ettiği bir ülke...

Ahmet Varol, Suriye ziyaretinden aklında kalanları ve gözlemlerini aktarıyor.

02 Ocak 2025 Perşembe 11:30A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Gördüklerimiz bildiklerimize şahitlik etti!

2024 yılının son günlerinde, geçtiğimiz Aralık ayının 25’inden itibaren Allah’ın izniyle Türkiye’den, kendileriyle uzun süreden beri dost olduğumuz değerli fikir adamları, yazarlar ve sivil toplum kuruluşları yöneticileriyle Baas zulmünden yeni kurtulmuş olan Suriye’ye son derece faydalı bir seyahat gerçekleştirdik. 

Bu seyahatimizde hem 13 yıl süren savaş süresince Baas rejiminin ve Esed diktatörlüğünün zulmünden kaçarak Suriye içinde muhalif güçlerin kontrolünde olan bölgelerde kurulan mülteci kamplarını, insani yardım kuruluşlarının oralarda yaşayan insanlara verdiği hizmetleri, hem de önceden Esed diktasının kontrol altına aldığı ancak saldırılarla harabeye çevirdiği bölgeleri yakından inceleme ve manzaraya bizzat şahit olma imkanımız oldu. 

Ziyaretlerimiz esnasında aynı zamanda orada zulme karşı verilen mücadelenin başını çeken ve şu anda da geçici yönetimde önemli görevler üstlenen kıymetli şahsiyetlerden bazılarıyla görüşme, kendilerinden mücadelenin, özellikle dikta rejimine karşı gerçekleştirilen son atağın süreci, mevcut durum ve geleceğe dönük beklentiler ve planlar hakkında özet bilgiler alma imkanımız oldu. 

Bu vesileyle inşallah bu haftaki yazılarımda bu seyahatimizle ilgili gözlemlerimi, Suriye’deki mevcut durumla ilgili tespitlerimi ve bu ülkede yaşanan değişim sürecinin gerek ülke sınırları içinde gerekse bölgede ne gibi etkilerinin olabileceği konusundaki kanaatlerimi aktarmaya çalışacağım. 

Her şeyden önce şunu özellikle vurgulamalıyım ki birçok şehrini ziyaret ettiğimiz Suriye’de gördüğümüz manzaralar, daha önce olayları takip ederek, güvendiğimiz kaynaklara başvurarak elde etmiş olduğumuz bilgilerin doğruluğuna şahitlik etti. Bunu Suriye’de, birilerinin çıkar hesapları açısından Esed zulmünün devam etmesi gerektiğini düşünmeleri sebebiyle kafaları karıştırmak için piyasaya sürdüğü iddiaların ve yalanların tutarsızlığını, geçersizliğini şahit olduğunuz gerçeklerin çok net bir şekilde gözler önüne serdiğine dikkat çekmek amacıyla belirtiyorum. 

Ziyaretlerimize ülkenin kuzeyinde, Şam’ın fethinden önce de direniş güçlerinde olan kuzey bölgedeki mülteci kamplarından ve civar bölgelerden başladık. Esed zulmünden kaçarak Türkiye başta olmak üzere muhtelif ülkelere sığınanların yanı sıra, Suriye’nin kuzey kesiminde kurulmuş mülteci kamplarında yaşayan çok sayıda insan var. 

Buralarda özellikle insani yardım kuruluşlarının katkılarıyla oluşturulmuş mülteci kampları var ve buralarda on binlerce aile yaşıyor. Buralarda başlangıçta çadır kamplar kurulmuş. Ama zamanla ailelerin ikamet şartlarının biraz daha iyileştirilmesi için briket evler inşa edilmiş ve çok sayıda aile buralara nakledilmiş. Ancak hâlâ çadır kamplarda yaşayanlar da az değil. 

Buralardaki hayat şartlarını görünce; “Bu insanlar neden kendi evlerini terk ederek buralara sığınma ve bu şartlarda hayatlarını idame ettirme ihtiyacı duymuş?” sorusunu sormanız tabiidir. Ama biraz güneye gittiğinizde, önceden Esed diktatörlüğünün kontrolünde olan bölgeleri ziyaret ettiğinizde bu sorunun cevabı sözlü olarak değil görüntülü olarak karşınıza çıkıyor. 

Humus, Hama, Halep’te ve Şam’ın kırsalında gördüğümüz manzaralar çok korkunçtu. Esed rejimi buralarda yüzlerce mahalleyi, binlerce evi tamamen harabeye çevirmiş. Pek çok semt şiddetli depremle sarsılmış gibi perişan. 

Peki, Esed’in zalimleri bütün bu evleri oralarda oturanlar kendilerine silah çevirip savaşa iştirak ettikleri için mi böylesine harabeye çevirmiş? Bu mümkün değil. Buralar sivil vatandaşların yaşadığı mahalleler ve evler bir daire bile müstesna tutulmaksızın sırayla tahrip edilmiş. Mahalle araları, sokak araları, ara katlar vs. tek tek vurularak tahrip edilmiş. 

Zulüm rejiminin buraları böylesine harabeye çevirmesinin amacı halkını yıldırmak, teslim olmaya ya da evlerini terk edip gitmeye zorlamak. İşte bu evlerde ikamet eden sivil vatandaşlar da kendilerinin ve çocuklarının canlarını kurtarmak için evlerini terk edip başka yerlere sığınma ihtiyacı duymuşlar.

HABERE YORUM KAT