Esed Belasını Deffetmeden Suriyelilere ‘Dönün’ Demek Kabul Edilemez!
Yazısında Esed diktasının İran ve Rusya’dan da destek alarak Suriye’de tesis ettiği korku imparatorluğunu değerlendiren Borzou Daragahi, “Suriyelilere ‘dönün’ dememeli, önce Beşar Esed rejiminin hakkından gelmeliyiz” diyor.
Independent Türkçe’den Cenk Korkmazer’in Türkçeye çevirdiği Borzou Daragahi’ye ait analiz şöyle:
Avrupa’da ve Ortadoğu genelinde siyasetçiler artan bir şekilde 8 yıldır süren ve şimdi giderek şiddetini kaybeden savaş nedeniyle yerlerinden edilen Suriyelilerin evlerine dönmeleri çağrısında bulunuyor. Rusya ve İran’ın desteklediği diktatör Beşar Esad’ın kazandığını ve sevseniz de sevmeseniz de Esad’ın ülkeye istikrarı getirdiğini söylüyorlar.
Ancak bu hafta titizlikle hazırlanan bir rapor, şiddet ve terörün Esad rejimi altındaki Suriyelilerin yaşamlarını etkilediğini belgeliyor. Esad, bütün bu çatışmadan ve ülkelerine geri dönenlerin çoğunun tekrar Suriye’den ayrılma arzusundan hiçbir şey öğrenmemiş gibi görünüyor hala topluma azami bir baskı uygulamanın peşinde.
Suriye Vatandaşlarının Onuru Derneği (Syrian Association for Citizens’ Dignity) tarafından hazırlanan ve Humus, Şam kırsalı, Dera ve Halep’teki evlerine dönmüş 165 kişiyle yapılan röportajlara dayanan rapor, ülkeye dönen Suriyeliler için korkunç bir yaşam tablosu çiziyor. Rapor ayrıca uluslararası toplumun Suriye savaşının esas problemini çözemediğinin altını çiziyor: diktatör Esad rejiminin devam eden varoluşunu ve karakteristiğini.
44 sayfalık raporun özeti “Yerinden edilmiş Suriyelilerin Esad’ın elinde bulunan bölgelere geri dönmeleri güvenli değil. Rejimin kontrolündeki bölgelere dönenlerin ve bu bölgelerde yaşayanların çoğu korku içinde yaşıyor ve kendilerini son derece savunmasız ve güvensiz hissediyor.” ifadeleriyle son buluyor.
Raporda düzensiz güvenlik güçleri, İran destekli milisler ve yabancı gruplar tarafından yapılagelen “yaygın ve sistematik insan hakları ihlalleri” anlatılıyor.
Raporda şu ifadelere yer veriliyor:
“Keyfi tutuklamalar, zorunlu askere alma, işkence ve temel hizmetlerin yokluğu bu korkuya ve ülkelerine dönenlerin evlerini bu kez kalıcı bir şekilde terk etme arzusuna neden olan temel faktörler. Geri dönenler yerinden edilmenin zorluğuna bakılmaksızın ülkelerine dönme kararlarından pişman olduklarını çok kuvvetli bir biçimde ortaya koydu.”
Raporda görüşülen geri dönmüş kişilerin yüzde 63’ünün aktif bir şekilde yeniden Suriye’yi terk etme arayışında olduğu belirtildi.
Sorunlar şiddetin ve insan hakları ihlallerinin ötesine geçiyor. Rejim her yönüyle kokuşmuş durumda. Görüşülen kişiler resmi belge almaktan toplanmış sebze ve meyvelerin pazarlara taşınmasına varıncaya kadar her şey için rüşvet vermek amacıyla yetkililer ve güvenlik güçleri tarafından üstlerinin arandığını ileri sürdü. Endüstrinin olmadığı ve çökmüş bir ekonomiyle, geri dönenlerin çoğu işsiz ve rejim uygulayıcılarına rüşvet verirken hayatlarını devam ettiremezler.
Humus’tan 62 yaşındaki biri “Çocuklarım uzakta olduğu için ve güvenlik güçlerinin kötü niyetinden dolayı her zaman işkence veya alıkonulma korkusu var” dedi.
Bir başka Humuslu araştırmacılara şunları söyledi:
“Birkaç kez tutuklandım ve şantaja uğradım. Bu civarda birçok hırsızlık oldu. Herkes hırsızları biliyor ama hiçbir şey yapamıyor.”
Ülkeyi terk etmek isteyenlerin yüzde 31’i Avrupa’ya gitmek istediğini, diğer yüzde 31’iyse Türkiye’ye ulaşmak istediğini söyledi. Hem Avrupa Birliği hem de Türkiye, Suriye’den daha fazla sığınmacının kaçışına düşman kesildi. Onlar sadece daha fazla sığınmacı gelişini önlemek için bir yol bulmaya hevesli değil aynı zamanda en azından bazı sığınmacıları evlerine dönmeye ikna etmeye de istekli.
Ancak ülke içindeki Suriyelilerin perişan halleri birçok gönüllü geri dönüşü engelleyebilir. Esad’ın kontrolü altında bulunan bölgelerde yaşayan sakinlerin ve geri dönenlerin yaklaşık yüzde 84’ü diaspora üyelerine ülkelerine dönmelerini önermediklerini söylüyor.
Bu kişiler yurt dışındaki akrabaları ve arkadaşlarıyla yaptıkları konuşmalarda “tutuklanma korkusu, zorla kaybolma, yetersiz temel yaşam şartları, rejim destekli tüccarlar tarafından uygulanan tekeller, her yanı kuşatmış yolsuzluk ve hukukun üstünlüğünün bulunmayışı kısır döngüsünü anlatıyorlar.”
Dera’dan 27 yaşındaki biri araştırmacılara “Ülkeye geri dönüş mü? Nereye? Adaletsizliğe, tutuklanmaya, zorunlu askerlik veya güvenlik güçleri hizmetine veya yedekte bekletilmeye mi?” diye soruyor.
Yabancı bir ülkede sığınmacı olarak hayatın güvencesizliğine rağmen, gittikçe daha az sayıda Suriyeli iç savaş sona erse bile anavatanlarına dönmek istiyor.
Esad rejimi ülkedeki 25 milyon nüfusun yaklaşık yarısını yerinden eden kendi halkına karşı savaş başlatarak yakın tarihin en büyük sığınmacı krizini tetikledi.
Yıllar içinde kaybettiği devasa toprakları geri alan rejim şimdi savaşı kazanmaya kararlı görünüyor. Rapor, yerinden edilmiş Suriyelilerin evlerine dönüş hakkını korumanın yeni yollarını düşünme, belki de taslağı oluşturulan anayasadaki haklarını güvence altına alma noktasında liderlere çağrıda bulunuyor.
Raporda, “Uluslararası toplum Suriye’nin yerinden edilmiş kişilerinin sınır dışı edilmesinden veya onların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerinin koşulları garanti edilinceye kadar geri dönüş baskısından korunma çabalarını artırmalı ve benimsemeli” ifadesi kullanıldı.
Esad ve rejiminin zalim, yozlaşmış uygulayıcıları iktidarda kaldıkça yurt dışında yaşayan Suriyelileri ülkelerine geri dönmek istemedikleri için kim suçlayabilir?
HABERE YORUM KAT