Eşcinseller değil dindarlar da kızdı
Son yıllarda, popüler kültürü yönlendiren Türk filmlerinde, dizilerde ve medyada; sanat adına ortaya konan rol modeller üzerinden eşcinselliğin alenen teşvik edildiği bir sır değil.
Homoseksüel rol model; anlayışlı, cesur, diğerkâm, fedakâr, sırdaş gibi birçok güzel karakter dolayımıyla genç nesillerin dimağına zerkediliyor. Bu insanlar sözde tercihlerinden dolayı muhafazakâr toplum tarafından gadre uğruyor diye de, din eleştiriliyor.
Meşhur olma sevdalısı yeni yetme şarkıcı, sanatçı, yazar falan da ya homoseksüel oluyor ya da en azından homoseksüelcilik oynuyor, yükselmenin bir kaldıraç gücü olarak.
Liberal fikirlerin terör estirdiği bir dönemde, bu duruma, Müslüman dindarlar fazlasıyla mahcup bir eda ve kısık bir sesle itiraz ediyorlar. Yoksa itiraz dahi etmiyorlar mı, demeliydim.
Kör olası serde, “ötekisinin tercihine saygı ve tahammül” gibi çağdaş değerlere ters düşmek ithamı üzerimize yapışabilir, korkusu var. Böylesi bir atmosferde Katoliklerin ruhanî lideri Papa 16. Benediktus hem homoseksüelleri kızdırdı hem de kimi dindarları zora soktu. Papa, Vatikan senyörlarına yaptığı yılın son konuşmasında; “Tanrı’nın bize emanet ettiği mahlûkatı korumak sadece çevreyi korumak anlamına gelmez, insanı da korumak gerekir, hem de kendisinden”, diyerek eşcinselleri ve insanın bedeni üzerinde mutlak tercih hakkı olduğunu savunan dünyadaki bütün kesimlerin öfkesinin hedefi oldu. Bu bağlamda; “İnsanlığı homoseksüel veya transseksüel eğilimlerden korumanın, yağmur ormanlarının yıkımdan korumak kadar önemli olduğunu” vurgulayan Papa’nın en çok da şu cümlesi ilgimi çekti:
“İnsanı, kadın veya erkek olarak yaratılış doğasına göre konuşmak, demode olmuş metafizik bir konu (out-of-date metaphysics) değildir.”
Kadın ve erkeğe biçilen rollerin anlaşılması için, insanlığın ‘yaratılış’ın dilini anlaması gerektiğini de söyleyen Papa, geleneksel heteroseksüel ilişkiler dışındaki ilişkileri ise, “Allah’ın yarattığı düzeni yıkmak” olarak değerlendirdi. (http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/7797269.stm)
Papa’nın söylediği, "Kimin erkek ya da kadın olduğuna karar veren insanlar değil Tanrı'dır" hükmü, aslında bütün dinlerin ortak vurgusudur. Bundan amaç, aileyi korumak ve insan neslinin devam edebilmesi için Allah (C.C)’nün yarattığı fıtratı muhafaza etmektir.
İnsan Allah Teâlâ’dan âzade hareket ederse eğer, kendi sonunu hazırlar. Aile kurumunun bugün çözülmesinin arkasındaki sebeplere iyi bakmak gerek. Hıristiyan inanç sisteminin dar parantezler arasına alınmasına karşı olduğunu defaatle deklare eden Papa, inancının gereği olarak modern tahrifler karşısında dinini korumaya çalışıyor. Bu yüzden de kınanmayı değil takdiri hakediyor.
Hıristiyanlık muharref bir din. “Muharref” derken son derece titizlikle seçilmiş bir kavramı kullandığımın farkındayım.
Çünkü bu kelime, mevzubahis olan dinin inanç, ibadet ve ahlâk sistemini kimi yerde onaylarken kimi yerde de beşer müdahalesiyle bozulduğu için reddeder.
Hıristiyanlıkta İslâm nazarı itabarı ile vahye dayanan ilahî hükümler olduğu gibi beşer eliyle değiştirilmiş öğretiler de var. Vahiyle sâbit öğretileri ortak noktalarımız, değiştirilenleri de ihtilaf noktalarımızdan sayabilirsiniz. İşte bu ittifak noktalarımızdan birisi de gayri tabiî ve gayri ahlâkî olan homoseksüelliktir. İslâm ve Hıristiyanlık bunu çirkin bir iş, büyük bir günah olarak kabul eder.
Hıristiyan öğretilerin tarih süreci içinde birçok müdahaleye maruz kaldığı bilinir, ama, modern dönemlerde maruz kaldığı tahrifler ise pek önemsenmez. “Demokrasi”, “İnsan Hakları”, “Özgür İrade” gibi kavramların arkasına sığınan kimi çevreler, “eşcinselliğin” ve “eşcinsel evliliğin” legal görülmesi için kiliseye baskı yapıyor.
Kilisenin en fazla başını ağırtan konulardan birisi de bu modren tahrif girişimidir bugün.
Hıristiyanlık bu meyanda içeriden ve dışarıdan kuşatılmıştır. İçeriden eşcinselliğe ve çocuk tâcizine bulaşmış ruhban sınıfı kilise doktrinini zorluyor. Dışarıdan ise her geçen gün daha örgütlü hâle gelen cinsî sapıkların özellikle de siyaset ve sanat üzerinden tacizlerine maruz kalmaktadır. Hıristiyanlığı kürtaj ve eşcinsel evliliklere onay vermesi için baskı altına almışlar.
Papa, bu baskılara direniyor şimdi ve dinini bir kez daha tahrif edilmekten korumaya çalışıyor. Bu modern tehdit sadece bu dine değil, malûm sapkınlığa hayır diyen bütün dinlere yöneliktir.
Birleşmiş Milletler’in bile buna nasıl aracı olduğu ayrıca ele alınması gereken bir diğer konu.
Din müntesipleri arasında diyalog çağrılarının yükseldiği zamanımızda, aile kurumunu, insan fıtratını bozan eşcinselliğe ve uniseks eğilimlere karşı ortak bir duruş sergilense ya.
Yoksa diyaloğu teşvik eden siyasiler buna izin vermezler mi? Muhafazakâr kesimle koalisyon kurduğu söylenen liberaller çok mu kızar? Fıtrat kaçkını eğilimler giderek daha mı az rahatsız ediyor bizi?
Yeni yıl kutlamalarına biraz da bu gözle bakın.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT