Ermenek'te Maden İşçilerine Hüzünlü Veda
Ermenek'teki maden ocağında dün ve önceki gün cansız bedenlerine ulaşılan 8 işçi düzenlenen toplu cenaze töreninin ardından toprağa verildi.
Maden ocağında 17 ve 18 Kasım tarihlerinde cansız bedenlerine ulaşılan işçiler Hüsnü Çolak, Hüseyin Çolak, Tezcan Gökçe, Uğur İlhan, İsmail Gürses, Bahri Üzer, Mehmet Tokat ve Osman Çoksöyler, cenaze araçlarıyla Ermenek Devlet Hastanesinden alınarak Nezehat Ahmet Keleşoğlu Camisi'ne getirildi.
Türk bayrağına sarılı tabutlar, burada törenin düzenleneceği alana konuldu. Bu sırada işçi yakınları, tabutlara sarılarak gözyaşı döktü. Bazı işçi yakınları ise "Onlar ölmedi, şehit oldu" diyerek ağıtlar yaktı.
Gözyaşlarına boğulan işçi yakınlarını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı uzmanları teskin etmeye çalıştı. Helallik alınmasının ardından 8 işçi için cami önünde toplu cenaze namazı kılındı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 8 işçi için ayrı ayrı cenaze namazı kıldırdı.
Cenaze törenine, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Karaman Valisi Murat Koca, işçi yakınları ve vatandaşlar katıldı.
Elvan: "İnşallah böyle bir kazayla bir daha karşılaşmayız"
Cenaze törenine katılan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, törenin ardından Ermenek Belediyesini ziyaret etti. Ziyaret sonrası gazetecilerin sorularını cevaplandıran Elvan, 8 işçiye Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diledi.
Bakan Elvan, şöyle konuştu:
"Tüm ailelerine, eşlerine, annelerine, babalarına, tüm yakınlarına, çocuklarına başsağlığı diliyorum. Bütün Ermenek halkına da başsağlığı diliyorum. Allah'tan sabırlar diliyorum, bütün hemşehrilerimize. İnşallah böyle bir kazayla bir daha karşılaşmayız. Gerçekten çok acı ve üzücü bir hadise. Temennimiz; şu an yer altında kalan 8 kardeşimize bir an önce ulaşmak."
Maden ocağındaki çalışmalardaki son durumun sorulması üzerine Elvan, tüm ekiplerin çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü belirtti.
Elvan, "Şu an çalışmalar devam ediyor. Özellikle alt kotlarda çok yoğun bir malzeme, tahkimat, mil yığılması söz konusu. Aşağı yukarı galeriler tamamen kapanmış. Onları temizlemeye çalışıyor arkadaşlarımız" diye konuştu.
Desandre bölümünde mevcut koddan 10-15 metre ilerleme daha kaydedildiğini vurgulayan Bakan Elvan, "Bugün itibarıyla aşağı yukarı mevcut bulundukları koddan 10-15 metre yine bu desandre dediğimiz bölüme doğru bir ilerleme kaydettiler. O alanda biliyorsunuz bir konveyor (taşıyıcı bant sistemi) vardı. Onu kaldırıp yeni bir konveyor oraya kuruyorlar. Bunlarla birlikte hem kazı hem de tahkimat çalışmalarına devam ediyorlar. İnşallah kısa süre içerisinde de kalan 8 kardeşimize ulaşırız" ifadelerini kullandı.
Görmez'den "iş güvenliği" çağrısı
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Nezehat Ahmet Keleşoğlu Camii önündeki alanda 8 işçi için tek tek cenaze namazı kıldırdıktan sonra yaptığı konuşmada, elim bir kazada hayatını kaybeden işçileri ebediyete uğurlamak için bir araya geldiklerini söyledi.
İşçilere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır dileyen Görmez, işçilerin yeryüzünün metrelerce altına çocuklarına helal rızık temin etmek için indiklerini belirterek, onların İslam'a göre hükmen şehit olduklarını belirtti.
Soma'da ve burada yeryüzünün metrelerce altında can veren işçilerin aynı zamanda büyük bir mesaj verdiklerinin altını çizen Görmez, şunları kaydetti:
"Dediler ki 'Helal lokma, helal kazanç, emek değerlidir, mukaddestir' Onun için ben hem dini mübini İslam'ın, hem emeğin ve alın terinin vicdanı adına bütün işverenlerimize buradan haykırıyorum; işçilerimizin alın teri kurumadan hakkını vermek ne kadar mukaddesse, ne kadar değerliyse, onların iş güvenliklerini sağlamak, onların güvenli ortamlarda çalışmalarını sağlamak da o kadar önemli büyük bir hak, o kadar büyük bir adalet ve o kadar mukaddes bir vazifedir. İş adamlarımıza ve işverenlerimize buradan sesleniyorum; işçinin alın teri kurumadan hakkını verememek ne kadar büyük bir vebal, ne kadar büyük bir günahsa, onların emeklerini çalmak ne kadar büyük bir günahsa onların iş güvenliğini sağlamadan, maliyetleri indirmek adına onların hayatını tehlikeye atmak da o kadar büyük bir suç, o kadar büyük bir vebal, o kadar büyük bir günahtır."
Bir daha böyle bir acının yaşanmamasını dileyen Görmez, işçiler için helallik istedi.
Görmez'in konuşmasının ardından cenazeler, defnedilecekleri köy ve beldelere götürülmek üzere ambulanslara konuldu. Bu sırada bazı işçi yakınları, "şehitlerin hesabını kim verecek?" diye bağırdı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan da acılı işçi yakınlarına sarılarak onları teselli etmeye çalıştı.
5 işçi memleketinde toprağa verildi
Düzenlenen törenin ardından işçilerin cenazeleri, ambulanslara konularak, köy ve beldelerine gönderildi.
İşçilerden Bahri Üzer, Hüsnü Çolak ve Osman Çoksöyler'in cenazeleri memleketleri Ermenek'e bağlı Aşağıçağlar köyünde toprağa verildi. 3 işçi için köy mezarlığında cenaze namazı kılındı. Namazda, işçilerden Bahri Üzer'in annesi Emine Üzer'in de cemaatle birlikte, ön sırada saf tuttuğu görüldü.
Kılınan namazın ardından Üzer, Çolak ve Çoksöyler, gözyaşları arasında toprağa verildi.
İşçilerden Hüseyin Çolak ise Güneyyurt beldesinde defnedildi. Çolak'ın cenazesi, belde merkezindeki Abdullatif Camisi'ne getirildi. Burada gözyaşlarına boğulan Hüseyin Çolak'ın annesi Seyide ve eşi Nazmiye Çolak'ın, tabutun başından hiç ayrılmadığı gözlendi.
Çolak, burada kılınan cenaze namazının ardından belde mezarlığında toprağa verildi.
Cansız bedenine ulaşılan işçilerden Uğur İlhan da memleketi Ermenek'e bağlı Görmeli köyüne getirildi. Uğur İlhan da burada gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı.
Ayşe nine yine herkesi duygulandırdı
Cansız bedenlerine ulaşılan işçilerden Tezcan Gökçe ile Mehmet Tokat'ın cenazeleri de gözyaşlarıyla defnedildi.
Gökçe ve Tokat'ın cenazeleri Kazancı beldesi Gökçeler Mahallesi'ne getirildiğinde, yakınları sinir krizi geçirdi. Mehmet Tokat'ın eşi Zeynep Tokat, "Kaç gündür seni bekliyordum. Sen bizi bırakıp nereye gittin? Emanetini nereye bıraktın" diyerek ağladı.
Tezcan Gökçe'nin eşi Ayşe Gökçe ise çifte acı yaşıyor. Ocakta mahsur kalan ve halen ulaşılamayan işçilerden Hüseyin Gültekin'in de kardeşi olan Ayşe Gökçe, "Bizi bırakıp nereye gittin? Kocamı toprağın altında koydular" diyerek ağladı.
Ayşe Gökçe, "Hakkını helal et. İki çocuğun vardı. Hiç kıyamazdın onlara. Nereye gidiyorsun?" diyerek eşinin tabutuna sarıldı.
Tezcan Gökçe'nin babasının ise ayakta güçlükle durduğu görüldü. Oğlunun tabutuna sarılarak ağlayan baba Recep Gökçe'nin ayağındaki yırtık ayakkabı ise adeta yoksulluğunu gözler önüne serdi. Baba Gökçe, tüm acısına rağmen kendi adını taşıyan torunu Recep'ten, günlerdir ağlayan eşi Ayşe'yi tören alanına çağırmasını istedi. Ayşe nine, bacaklarından olduğu ameliyat nedeniyle yürümekte zorluk çektiği için yakınlarının desteğiyle alana geldi.
Olayın hemen ardından; "Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?" diyerek tüm Türkiye'yi ağlatan Ayşe nine, oğlunun tabutuna sarılınca, alanda bulunan herkes gözyaşlarına boğuldu. "Oğlum, nereye gittin, günlerce senin yolunu gözledim. Seni böyle mi görecektim" diye ağlayan Ayşe nineyi, yine 55 yıllık hayat arkadaşı teselli etti.
Mahalle girişindeki törende, cenaze namazını baba Gökçe, oturarak kılabildi. Namazın ardından Gökçe ve Tokat'ın cenazeleri mahalle mezarlığında toprağa verildi.
AA
HABERE YORUM KAT