Er'genekon'u kurtarmak!
Şu satırlar dünkü Hürriyet'in birinci sayfasından: "CHP lideri Baykal, İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adaylığı için Kemal Kılıçdaroğlu'nda karar kıldı.
Baykal, yolsuzluk dosyalarıyla iktidar ve yandaşlarının korkulu rüyası haline gelen Kılıçdaroğlu'nu telefonla arayarak 'Adayımız sensin' dedi." Şimdi bu haber üslubuna bakıp da gülmek mi lazım, yoksa acımak mı? Çin'e bile gidilse bir partiye bu kadar angaje olmuş üslup bulunmaz sanırım. İşin mizah kısmı ise bu güruh, karşısında özgürlükçü yayın yapan herkesi yandaş diye suçlamaya kalkışıyor iyi mi? Bir diğer alıntımız ise Cumhuriyet'ten. Yayın ve reklamlarından, sahiplerinin alış-veriş toplantılarından başyazarının on yıllardır yaptığı mücadeleye kadar; parti mi yoksa gazete mi olduğu tam belli olmayan bu mevkutenin yine dünkü manşet altı anonsunda şunlar yazıyordu: "M.Aksoy, Ç.Emeç, T.Dursun, B.Üçok, Musa Anter, U.Mumcu, O.Kutlar, M.Göktepe, A.T.Kışlalı, G.Okkan, N.Hablemitoğlu ve H.Dink bombaların ve kurşunların hedefi oldu. Türkiye'yi sarsan bu cinayetleri planlayanlar ülkemizin geleceğine dair umutlarını hedef almışlardı. Cinayetlerin ardından yakalananlar ise hep 'tetikçiler' oldu. Tetiği çektirenler meçhul kaldı..."
İnsan, bu satırları yazanların, gerçekten bu menfur cinayetlerin arka planını bilmek isteyeceğini düşünüyor ister istemez. Bu hain planı kurgulayanların, kapalı kapılar ardında hesap kitap yapanların peşine düşüleceğini... Öyle değil elbette...
Bu gazete ve benzer zihniyet, ilk günden beri bu milletin hayretle ve korkuyla izlediği bir şebekeyi hep küçümsemeye gayret etti. Kendi gazetelerine atılan bombalar ile ilgisi olduğu ileri sürülen bombaların menşeini, kimler tarafından tetikçilere verildiğini nedense ciddi şekilde sorgulamadılar, peşine düşmediler.
Hatırlarsınız, 'Şeriatçılar kıydı Kutlar'ımıza' şeklinde manşet attıktan sonra suçluların PKK teröristi olduğunu öğrenince, katilleri beğenmemişlerdi...
Ergenekon soruşturması kapsamında meydana gelen her gelişme bazılarının uykusunu kaçırıyor nedense. O zaman sorguluyor insan; 'acaba birileri gerçek katillerin, planlayıcıların ortaya çıkmasını istemiyor mu?' diye!
Bu soruşturma kapsamındaki her gelişmeye tepki gösterip bağırıp çağıranlar ile Danıştay saldırısı gibi menfur komplolar sonrasında ortalığa çıkıp, "Türkiye'nin 11 Eylül'ü" türü, planlayıcıların ekmeğine yağ süren yayınları yapanlar aynı kesim, aynı zihniyet. Bu suikast timleri enselenmese, bu bombalar ortalığa çıkarılmasa, faili meçhuller devam etse, bombalamalar, infazlar durmasa, bugün 'yandaş medya ve iktidarın korkulu rüyası' şeklinde zihinsel evlilik yapan kesim yine aynı manşetleri atıp bağıracaktı. 6 savcı, 10 küsur hâkim bu davayla ilgilendiği ve yapılan her hareketin hukukî zemini olduğu halde, 'bu insanlar neyle suçlandıklarını bilmiyorlar, neler dönüyor milletin haberi yok' şeklinde bağıranlar ile 'bu bilgiler niye medyaya çıkıyor, bu silahlar niye sergileniyor?' diye soruşturmanın gizliliğinden dem vuranlar da yine aynı kesim.
Bir sıkıntılı durum da Susurluk ve kamuoyu ilişkisi üzerine koparılan yaygarada var. Bu CHP'ye angaje ve Andıç zihniyetine göre halk Susurluk'un arkasındaymış ama bunun değil. Gerek seçim öncesi anketlerde gerekse çakma anketlerde de görüldüğü üzere, bu zihniyet halkı da devleti de kendisinden ibaret sandığı için böyle demeleri normaldir. Yoksa bu milletin tüm olup biteni takip ettiğini onlar da çok iyi biliyor ama işlerine gelmiyor. Onların, 'halk desteği yok'tan kastı kendi desteklerinin olmaması. Kendilerinin desteklediği şeyi halkın destekleyip desteklememesini çok önemsediklerini kimse söyleyemez.
28 Şubat sürecinde medya alanında dikkat çeken isimlerden olan bir sevgili meslektaş büyüğümüz ise yaptığı televizyon programında yine orijinallik yaptı. Ki bu ağabeyimizin programının olağanüstü dönemler ile yayınları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu düşünenlerdenim. Nitekim önceki akşam da bu sevgili büyüğümüz 'aşırı ulusalcı' olarak bilinen bir üniversitemizin sevgili hukukçuları ile eski istihbaratçıların katıldığı bir program yaptı. Mevzu neye bağlandı biliyor musunuz?..
Yeraltından çıkan silahlar var ya; onları PKK ile korucular oralara koymuş!.. Normal zamanda olsa 'deli saçması' deyip belki tebessüm edilebilir ama ne yazık ki komik bile değil...
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT