Ergenekon nereye?
İlginç değil mi? Kıvrıkoğlu da Ergenekondan habersiz. Bunları Tuncay Güney'in uydurması olduğunu söylüyor..
Onca cinayet, bombalarla ilgili söyleyecek tek bir cümlesi yok..
Karaduman zaten “Derin devlet”i savunuyor. “Vardı.. Var.. Olmaya devam edecek” diyor..
Peki bu varoluşun temelinde ne var? Anayasa, yasalar.. Yargı, yürütme ve yasama bu işin neresinde?
İpin ucu kaçtı.. Birileri bu işin daha da yayılmasını önlemeye çalışıyor, ama artık bu mümkün değil.. İhbarlar, itiraflar arkası arkasına gelecek..
Bu iş ne kadar sürüncemede kalırsa ülke ve bu işe bulaşanlar daha çok acı çekecek..
Bu işin daha başındayız. Ama herkes soruşturmanın selametinden kaygılı..
1-Soruşturma derinleşirse bu işe karışmamış hiçbir çevre kalmayacak. Eğer diğerleri gibi, bu işe bulaşanların çevresi de kendi adamlarını savunacak olurlarsa, bu işin sonu alınamaz..
2-Mahir Kaynak'ın dikkat çektiği bir konu var. Kuyudaki cesetler ve yeraltındaki silahlar ortaya çıkarsa, bu iş derin bir hesaplaşmaya sebeb olabilir, bu da bir felakete dönüşebilir.
O zaman, soruşturma yayılmasın ve derinleşmesin mi yani?! Hayır bu da mümkün değil.
Bir diğer endişe de şu: Artık Encümen-i Daniş'inden Ergenekonuna birçok örgüt, kişi, kuruluşun bu işle ilgisi-ilişkisi ortaya çıktı. Bunun geri dönüşü yok. Bunlar bugüne kadar hep dışa dönük operasyonlar düzenlediler ve infazlar gerçekleştirdiler.. Şimdi bunlar dışarıda kalmaya devam eder, tutuklananlar da sokağa çıkmaya başlarlarsa, internette dolaşan bilgiler ışığında derin yapı içinde kanlı hesaplaşmalar ve infazların yaşanacağı endişesi.. Artık süngüleri düşen çete tetikçileri de daha önce baskı altında tutulan çevrelerin intikam duygularının hedefi haline gelebilir..
Halkın %75’i, Ergenekonvari örgütlenmeler ve derin kadrolardan nefret ediyor ve bu yapının tasfiye edilmesini istiyor.. %25’i ise ilgilenmiyor, bilmiyor ya da bu işin iktidarın muhalefeti baskı altında tutmaya çalıştığını düşünüyor.. Onlar da CHP ve Ergenekonun uzantısı siyasi oluşumlar gibi gözüküyor ve kendi içlerinde bir bütünlük taşımıyorlar..
Karşıt kamplarda imiş gibi gözüken kadroların, bu kirli oyunun farkında olmayan tetikçileri kendilerinin kullanıldıklarını anladıklarında tepkileri ve öfkeleri, dünkü patronlarına olabilir..
Aslında iyi ve dürüst bir savcının gözetimindeki bir cezaevi, derin devletin yönetici kadroları ve tetikçileri için dışarından daha güvenlidir.. Ama bunun farkında değiller.
Karadayı, Karaduman gibi isimler, gözlerine çok yaklaştırdıkları ihtirasları yüzünden dünya ve ülke gerçeklerini görmüyorlar, ülke ve kendilerinin geleceklerini riske atıyorlar..
Çok arzu ettikleri dışarısı onlar için içeriden daha kötü olabilir..
Daha, derin çetelerin “hazine”lerine, kasalarına ulaşılmadı, ama izlerine ulaşıldı. Toprağa gömülü altınlardan, duvar aralarına gizlenmiş dolarlara, ofislerin bodrumlarına kazdıkları gizli hazine dairelerine kadar birçok şey konuşuluyor sanal alemde..
Görünen o ki, her dalgadan sonra soruşturmanın sınırlarını daha da genişleten yeni bilgi ve belgelere ulaşılıyor.. İstihbarat örgütleri bilgi sızdırmaya devam ediyor. İtiraflar gelmeye başladı..
Daha ana arşive ulaşılmış değil, ama uzun sürmez..
Ben bu işte geri dönülemez noktanın, yani kritik eşiğin aşıldığını düşünüyorum..
Bu sancılı, yanlış süreç artık sonlandırılmalı. Sorumlular yargılanmalılar. Ellerindeki para, silah, belge ve bilgilerine el konulmalı ve organizasyon tasfiye edilmeli. Sahip oldukları vakıf, dernek, sendika ve partiler, şirketler, kooperatifler tasfiye edilmeli.. Kurumlardaki uzantıları sistem dışına çekilmeli.. Yürütme, Yargı, Yasama, Yerel yönetim, Üniversite ve İstihbarat örgütlerindeki, İçişleri ve Hariciyedeki, diğer stratejik konumdaki adamlarının kadro ve unvanları geri alınmalı..
Ergenekon konusunda henüz işin başındayız.. Önümüzde uzun ve zorlu bir dönem var.. Bu işlerin sonunda yaptığından pişmanlık duyan, yargıya soruşturma aşamasında yardımcı olan kişiler hakkında da ucu affa kadar varan düzenlemeler yapılmalı..
Soruşturmanın hızlandırılması gerek bu arada. Birçok kişi ve kurum sıranın kendilerine geleceğinden korkarak silah, para, bilgi ve belgeleri, suç kanıtlarını, cesetleri yoketmek istiyor olabilir.. Sıcak takip ve dinleme ile, suç delillerini yoketmek isteyenlerin üzerine de hızla gitmek gerek. Gerekirse belli mekanlar için uydu takibi istenebilir.. Yargının bu konuda hızlı hareket etmesi gerekir..
Emniyet bu konuda bir şeyler yapıyor gibi de, Jandarma ve MİT’in, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerinin, MGK'nın sessizliği dikkat çekici gelmiyor mu size? Mesela Encümen-i Daniş ile MGK arasında nasıl bir ilişki vardı aceba!?.. Ya da emekli subay dernekleri ile!?.. Hele şu ek iddianameler mahkemeye sunulsun, bakalım neler olacak?. Selâm ve dua ile..
BİR NOT:
Geçen günki Vakitle ilgili yazımda Demirelle eski ilişkisinden sözettiğim Mustafa Kaplandan söz ederken Selahaddin Eşin adından da söz etmiştim. Yazımda sanki Eş’in de Demirelle ilişkisi olduğu anlamına da gelebilecek bir ifadeden dolayı Eş, Demirelle hiç bir tarihte ve hiç bir şekilde tanışıklığının sözkonusu olmadığını söyledi. Zaten benim de öyle bir kastım yoktu. Onu not etme gereğini duydum..
YAZIYA YORUM KAT