Erdoğan'dan Demirtaş'a Ağrı Yanıtı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Ağrı/Diyadin'de yaşanan çatışmayla ilgili "Çatışma provokasyondur, tezgahtır" diyen HDP Eş Başkanı Demirtaş'a yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki heyeti kabulünde bir konuşma yaptı. Erdoğan Ağrı'nın Diyadin ilçesinde PKK ile askerin karşı karşıya kaldığı saldırıyla ilgili ayrıntılar verdi. Erdoğan, olayla ilgili açıklamaları nedeniyle HDP'den gelen açıklamalara sert tepki gösterdi.
Erdoğan Diyadin'de yaşananlar için "Çatışma değil bir tezgâh yaşandı, provokasyon yaşandı" yorumunu yapan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'a yanıt verdi:
"Bir provokasyon varsa bu devletin değil terör örgütünün güdümündeki partinin kurguladığı provokasyondur. Yaralanan jandarma personelinin kendi haline terk edildiği, güya jandarma yaralı halde bırakılmış, siviller, onların mensupları gelip almış. Bunların tümü külliyen yalandır. Yaralıları almak üzere bölgeye giden helikopterlere ateş açıldığı için askerler zor şartlarda hastaneye ulaştırıldı, siviller kendi istekleriyle askerlere yardım etti. Bu meselenin istismarı vicdana ve ahlaka sığmaz."
'Planlı bir operasyon değil'
Erdoğan Diyadin'de yaşananların planlı bir operasyon olmadığını söyledi, ayrıntıları anlattı:
"Diyadin İlçesi'nin bir köyünde ağaç dikme etkinliği yapılacağı bilgisi ulaşıyor. Daha önce benzer adla yapılan etkinliklerde vatandaşlara seçim tercihleriyle ilgili baskı yapıldığı haberleri nedeniyle valilik izin vermiyor. Buna rağmen katılımcıların güvenliği ve bölücü terör örgütünün istismarına izin vermemek için güvenlik kuvvetleri tedbir alıyor. Jandarma birimlerimizden birinin üzerine Tendürek Dağı üzerinden ateş açılıyor. Burada etkinliğe katılan vatandaşlara yönelik bir zor kullanma ya da özel olarak planlanmış bir operasyon sözkonusu değil. Sadece bölgeye gelenlerin güvenliği ve terör örgütünün istismarının önlenmesine dönük tedbir alınıyor. Güvenlik güçlerimiz ateş karşısında misliyle karşılık veriyor. İlk ateşte 4 jandarma personeli yaralanıyor, daha sonra terör örgütü mensubu 5 kişi ölü, biri yaralı ele geçiriliyor."
Çözüm süreci
Erdoğan, Ağrı'da yaşananların devletin çözüm sürecindeki duruşuyla ilgisi olmadığını söyledi, "Tam tersine bu olay, bölücü örgütün ve onunla aynı çizgideki siyasi partinin samimiyetsizliğinin bir defa daha ispatı mahiyetindedir. Bunu, söz konusu siyasi partinin eş genel başkanının ve diğer yetkililerinin ifadelerinde açıkça görmek mümkün." dedi.
"Bölücü örgüt mensupları da bu etkinlikleri katılma hakına sahipmiş, siz bu milleti ne sanıyorsunuz? Çözüm süreci siyasi bir kararlılık olarak başlamıştır. Meselenin üstesinden gelebilmenin yolunun demokratik ve ekonomik sorunların çözümünden geçtiğini bildiğimiz için bu yola girdik. Kimse yanlış bir yola girmesin."
'Kendinizi ne sanıyorsunuz?'
Cumhurbaşkanı Erdoğan provokasyon yapmakla suçladığı HDP'yi çözüm sürecinde samimi olmamakla suçladı. Erdoğan sürecin devamı için silahların toprağa gömülmesi şartını bir kez daha dile getirdi:
"İş bunlara kalsa ortada çözüm süreci falan olmazdı. Ağrı’da yaşanan hadisenin devletin çözüm sürecindeki duruşuyla kesinlikle bir ilgisi yok. Olay bölücü örgütün ve onunla aynı çizgideki siyasi partinin samimiyetsizliğini gösteriyor. Siz kendinizi, bu devleti, milleti ne sanıyorsunuz? Çözüm süreci askeri bir zorunluluğun değil siyasi bir kararın sonucu olarak başlatılmıştır. Devlet gücünü yitirmedi, bunu böyle bilmeniz lazım. Sadece bizim milletimizle vardığımız mutabakat neticesi yöntem değişti. Önceden öncelikli anlayış devletti. Biz insan odaklı bir devlet yönetiminin yolunu açtığımız için bu süreç başladı. En büyük desteği de bölge insanından gördük. Analar ağlamasın diye çıktığımız bu yolda tüm milletimizden aldığımız hayır duasını çok iyi biliyoruz. Ama bu yolda karşımıza sürekli bedduacılar çıkıyor. Medya kuruluşlarını da ibretle takip ediyoruz, yazılı ve görsel ayrıca da sosyal medya. Ne yapsalar boş, başaramayacaklar."
'Silahların toprağa gömülmesi şart'
"Devletin güvenlik güçleri dışında elinde silah olan herkes bu milletin düşmanıdır. Bu silah, ister Ağrı'da Tendürek Dağı'nda ister İstanbul Okmeydanı'nda farketmez, çünkü silahın olduğu yerde kan, tehdit vardır. Bu namlular devletin güvenlik güçlerine değil bizatihi millete çevrilmiştir. Hem silaha şiddete baskıya karşı samimi bir tavır ortaya koymayıp demokrasiden söz eden yalancıdır, riyakardır, iki yüzlüdür. Biz çözüm sürecini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Biz sözümüzden dönmeyiz ama milletin huzuruna kasteden hiçbir saldırıyı da cevapsız bırakmayız. Çözüm sürecinin sağlıklı sürdürülmesinin şartı silahların ebediyen terk edilmesidir. Oraya buraya saklanmasından, yurt dışına çıkarılmasından söz etmiyorum, toprağa gömülecek, üzerine beton dökülecek bundan söz ediyorum. Böyle olmazsa karşı taraf sözünü tutmamış olacaktır."
'Sorumlu davranmayan besabını verir'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedefinde, "Enflasyon, bozulan Türkiye tablosunun sonuçlarından sadece biri" diyen TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes de vardı.
"Bir derdimi paylaşmak zorundayım. Cumhurbaşkanlığı makamındayım ama kenara köşeye çekilmiş bir makamda değilim. Gerek ihracat, gerekse ekonomiyle ilgili konularda en hassas olması gereken kurumların içinde TÜSİAD geliyor ama TÜSİAD başkanı adeta istikrar ve güveni baltalamaya çalışan iş dünyasını tedirgin eden bir tavır içinde bulunuyor. Ekonomiyi okumaktan aciz siyasetçileri anladık, onlar sorumsuzluk yapıyor, onların menfaat ölçüleri farklı ama en azından iş dünyası, bu üslûp yanlış. Enflasyonun düştüğünden bahsedecek kadar, cari açıktaki olumlu gelişmeleri göremeyecek kadar gözler ama… Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye bir büyüme trendini, nereden alıp nerelere getirdi ortadayken, Türkiye'de istikrarsızlıktan bahsedecek kadar istikrarsız bir zihniyet olabilir mi? TÜSİAD mensupları güçlerini bire beş katladılar, istikrarsızlıktan bahsedilebilir mi? Bu ülkede istikrarsızlık olursa bedeli şahsen TÜSİAD ödemeyecek, millet ödeyecek. Ağızlarından çıkanı kulaklarının duyması gerekecek. Şunu da çok açık söyleyeyim, bazı konularda çok hassasımdır ve her şeyi somut olarak ortaya koymam ama kendisinin düşünmesi lazım. TÜSİAD Başkanı'nın geçmişte Türkiye'ye ne tür bedeller ödettiğini gören biriyim, hangi işle iştigal etmişse o iş sebebiyle yaptıkları ve ödettikleri bedeller ortadadır. Hangi denetim kurumlarında ne tür görevler yaptılar ve ne tür bedeller ödettiler bunların üzerinde durulması lazım. Bundan sonra biz yeni bedeller ödetmeyeceğiz, bunu da bilmeleri lazım. Sorumluluğunun bilinciyle hareket etmeyen bunun da hesabını verir. Herkesi aklıselimle davanmaya davet ediyorum."
Al Jazeera
HABERE YORUM KAT