Erdoğan: Yasin İçin Neden Sesiniz Çıkmadı?
Erdoğan, provokatörlere çok sert çıkarak "Gezi'de hayatını kaybeden bir çocuk için senaryolar yazan ve timsah gözyaşları dökenler, Kurban Bayramı'nda vahşice katledilen Yasin Börü için neden sesiniz çıkmadı?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ombudsmanlık sempozyumunda açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın konuşmalarından satır başları: Kamu başdenetçiliğine yapılan bütün başvurular değerlendirilmiş ve sonuçlandırılmıştır. 2002 yılından bu yana demokratikleşme ve sosyal haklar açısından önemli adımlar atıldı.
Devlet halkını vatandaşını bir tehdit olarak görüyorsa, kendisini vatandaşına karşı korunaklı hale getiriyorsa o devlet zalim bir devlet olur. Şunu asla unutmayacağız, Osmanlı devletini 6 asır boyunca dünyanın en güçlü devlet haline getirmesinin sebebi halkına karşı adaletli olmasıdır.
"12 YILDA DAHA DA GÜÇLENDİK"
Türkiye Cumhuriyeti hem adil bir devlet hem uzun soluklu bir devlet olacaksa tarihini gözlemlemelidir. Son 12 yılda yaptığımız reformlara dikkat edelim, diller üzerindeki baskıyı kaldırmak istediğimizde bundan devletin zarar göreceği ifade ediliyordu. Şarkıların, kalemlerin ve klavyelerin üzerindeki baskıları kaldırdığımızda Türkiye'nin parçalanacağı iddia ediliyordu. 12 yılda karamsar senaryoların tam tersi oldu. Siyaset, ekonomi güçlendi. Kaldırılan her bir yasak hem bireyi güçlendirdi hem ülkeyi güçlendirdi.
"TERÖRE RAĞMEN MÜCADELE VERDİK"
Türkiye'nin ileri demokratik standartlara kavuşma konusunda reform kararlılığı asla geriye gitmeyecektir. Birey için özgürlük ne kadar haksa güvenlik de o kadar haktır. Özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik olmaz. Bu ikisinin çok hassas bir dengede muhafaza edilmesini gerektiğini biliyoruz. Adeta bıçak sırtında yürürcesine özgürlük ve güvenlik dengesini korumak zorundayız. Batılı dostlarımızın şunu bilmesini isterim, Türkiye tüm bu reformlarını teröre rağmen gerçekleştiren bir ülkedir. Irkçı siyasete karşı mücadele verdik.
"TÜRKİYE'YE ÇİFTE STANDART VAR"
Vandallıklara ifade özgürlüğü mü diyeceğiz? Bizi kıyasıya eleştiren o batılı siyasetçilere soruyorum. Kendi ülkelerinde böyle bir şiddete demokratik hak diyebilirler mi? Türkiye söz konusu olduğunda çok bariz bir çifte standart var. Bir katilin elinde bıçak var, bir de doktorun elinde neşter var. Doktorun elindeki neşter hayat kurtarır ama katilin elindeki bıçak insan hayatına kasteder. Biz neşterden yana mıyız bıçaktan yana mıyız? Eğer bunu iyi ayıramazsak IŞİD'in elindeki bıçaklar gibi görürüz, 42 kişiyi katleden bıçaklar gibi görürüz.
"TİMSAH GÖZYAŞLARI DÖKENLER NEREDE?"
Geçen yıl Gezi olaylarında yaralanan ve sonra hayatını kaybeden bir çocuğun ölü bedeni üzerinden her türlü saldırıya maruz kaldık. Bir çocuğu istismar unsuru yapacak kadar alçaldılar. Okyanus ötesinden ölen çocuğun mezhebine de dayanarak timsah gözyaşlarıyla taziye mesajları yayınladılar. Fakat olaylar sırasında öldürülen polis Burak'ı kimse konuşmadı. Kurban Bayramı'nda et dağıtan gençlerin vahşice katledilmesini kimse görmedi. Bunlar çocuk değil mi? İstanbul'da talihsizce ölen çocuk için ekmek almaya gidiyordu diye reklamlar tasarladılar. Şimdi o vicdan sahipleri nerede? O çocuğu siyasi istismar aracı yapanlar nerede? Timsah gözyaşları dökenler nerede? Yasin Börü için neden sesleri çıkmadı?
"BOYUN EĞMEYİZ"
Bu çifte standarta boyun eğmeyiz, şu anda Meclis yeni güvenlik tedbirlerini yasalaştırmaya çalışıyor. Yüzüne maske takıp, eline molotof alıp sivilleri katleden anlayış, dünyanın hiçbir yerinde özgürlük anlayışının arkasına sığınamaz. Ülke olarak her türlü yapıcı eleştiriye açığız. Ancak çifte standartla tamamen haksız şekilde karanlık operasyonlara eyvallah demedik, bundan sonra da demeyiz. Türkiye'nin 90'lı yıllara dönmesine izin vermeyiz.
Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT