Erdoğan ve el sıkmada tutarlılık
Bizde adettir. ‘Siyasi töre’dir.
Bu ülkede ne zaman barış ve uzlaşma adına bir adım atılacak olsa, mutlaka onu sabote edecek bir olay yaşanır.
Başbakan Erdoğan DTP lideri Ahmet Türk ile görüşmeye hazırlanırken, altı askerin ölüm haberi gelince randevuyu ertelediğini açıkladı.
Belki de bu sözler, O’nun tuzağa düştüğünün göstergesiydi.
Belki de barış istemeyen odaklar, o çocukları feda ederek başarılı oldular.
* * *
‘Siz terörü kınamıyorsunuz’ diye DTP ile görüşmemek doğru değil.
Çünkü her şeyden önce terör sadece örgüt teröründen ibaret değildir. Bir de devlet terörü vardır ki, o bütün terörlerin anasıdır, en tehlikelisi ve en kötüsüdür.
Eğer tutarlı olacaksak, terörler arasında ayrım yapamayız.
Bugün terörü kınamadığı için DTP’lilerin elini sıkmayan Başbakan Erdoğan, bugüne kadar içte ve dışta kimlerin elini sıktığını bir düşünsün.
Çok eskilere gitmeye, Kürt Sorununun nasıl başladığını, terör günahını ilk olarak kimin işlediğini konuşmaya gerek yok.
Sadece son 30 yılda yaşadıklarımızı bir düşünün. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin devleti defalarca mahkum edişini.
Yargısız infazları düşünün, işkenceleri, köy yakmaları, insanların güpegündüz evinden alınıp sonra ‘kaybedilmesini’. Ölümü simgeleyen ‘beyaz toros’u, JİTEM’i düşünün. Toplam sayısı 17.500’ü aşan faili meçhulleri.
Bütün bunlar terör değil mi?
Kitabevine bomba koyup ölüme sebebiyet vermek terör değil mi? Bunu yapanları kınamak bir yana, ‘iyi çocuklar’ diye öven kişinin eli sıkılır mı?
* * *
Nedir terör?
‘Toplumun gözünü yıldıracak bir şiddet veya şiddet tehdidi’ değil mi? Muhtıra ve darbe de apaçık bir devlet terörü değil mi? ‘Evet’se, bizzat o suçu işleyenin eli sıkılır mı? Mesela Evren’in eli sıkılır mı? Ya da onunki sıkılırsa başkasınınki niye sıkılmasın?
Hem siz zaten terör bitsin diye yapmayacak mısınız bu görüşmeyi? Bunun için oturup konuşmayacak mısınız? DTP’yi takiye yapmaya zorlamanın kime ne faydası var? Muhatabınıza daha baştan samimi olmamasını ve düşündüğünü söylememesini şart koştuğunuz bir konuşmadan ne bekliyorsunuz?
Varsayın ki öyle düşünmedikleri halde öyle düşünüyormuş gibi yaptılar ve sizin istediğiniz gibi konuştular. Ne olacak? Bu gerçek bir konuşma olacak mı?
* * *
İnsanın inançlarını gizlemek zorunda kalmasının, iki yüzlü davranmaya zorlanmasının ne büyük bir eziyet olduğunu siz bilmiyor musunuz?
Hiçbir toplum toptan çıldırmamışsa terörü onaylamaz ve şiddeti kınamayan bir partiye de oy vermez. Eğer veriyorsa, orada mercek altına alınması gereken başka bir sorun var demektir. Böyle bir durumda, açık açık konuşmak sorunun anlaşılmasının, dolayısıyla çözümün ilk şartıdır.
Bırakın toplum, DTP’nin gerçek fikirlerini duysun.
DTP’lilerle görüşmemek, onların elini sıkmamak yanlış.
Ya yanlıştan dönmek gerek...
Ya da yanlış yaparken bile tutarlı olmak.
Genelkurmay Andıç’ı cezalandırmış mıydı?
Genelkurmay, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın doğruluğu ispatlanırsa sorumluların cezalandırılacağını söylemiş.
Askeri Mahkeme, açıkça sansür anlamına gelen bir kararla, konuyla ilgili haberlere yayın yasağı getirdiği için, demokratik bir kamusal tartışma sürecinde olayın aydınlatılması artık kolay değil.
Bu yüzden, Genelkurmay’ın son açıklamasıyla ilgili bir soruyla yetinmek istiyorum:
Tamam, bu belgeyi konuşmayalım.
Geçmişte ‘andıç’ veya ‘çalışma belgesi’ gibi adlarla anılan eylem planları hazırlanmış, insanlara iftira atılmış, Şemdin Sakık’ın ifadelerine insan hakları savunucularının isimleri sokuşturulmuş ve bu andıçla hedef gösterilenlerden İHD Başkanı Akın Birdal vurulmuştu.
Genelkurmay bünyesinde hazırlanan bu ‘çalışma belgesi’ dolayısıyla geçmişte kime ne ceza verildi?
Eminim siz de kurumunuzla ilgili kuşkuları dağıtmak istersiniz.
Belki de bunun en ikna edici yolu, yukarıdaki sorudan geçiyor.
STAR
YAZIYA YORUM KAT