Haksöz Haber

Pelikan tayfasının İslamcılığı hedef göstermesiyle başlayan tartışmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafını belli etti. Böylece süregelen bu tartışmanın Erdoğan’ın bilgisi ve de ilgisi dışında geliştiğine dair ‘İslamcı mahalle’de beslenen iyimserliğin de temelsizliği ortaya çıkmış oldu.

Tartışma bilindiği üzere, medyada çöreklenmiş iktidar yalakası asalak takımının iktidarın belirlediği sınırlara riayet etmeyen İslamcıların siyaset ve medya zemininden iktidar tarafından tasfiye edilmeleri gerektiğini çeşitli zeminlerde dillendirmeleriyle başlamıştı.

Buna karşın ‘İslamcı’ kesimden çeşitli kalemler, bu asalak takımının yaklaşımının boş temenni olduğunu, Erdoğan’ın temsil ettiği iktidar çizgisinin İslamcılığın içinden geldiğini ve böyle bir şeyi asla düşünmeyeceğini iddia etmekteydiler. Yine süregelen bu tartışmanın Erdoğan’ın bilgisi dışında gelişmiş olduğu, eğer bilgi sahibi olmuş olsa Erdoğan’ın bu asalak takımına hadlerini bildireceği gibi bir iyimserlik de taşımaktaydılar.

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan Hindistan ziyareti dönüşünde uçakta basın mensuplarına çeşitli konularda açıklamalar yaparken bu konuya da değindi ve açık bir tarzda olmasa da yaşanan tartışmada asalak-tufeyli takımının hedef aldığı İslamcı kalemlerin iddialarını reddeden bir tutum sergiledi.

Erdoğan’ın konuya ilişkin cümleleri şöyle:

“Yol arkadaşlığı, gönül arkadaşlığı önemlidir. Yol arkadaşıysan, gönül arkadaşıysan, pazara kadar değil mezara kadar gidilir. Bunların bir kısmı pazara kadar geldiler, sonra trenden indiler. Hele hele son dönemde, çok çirkin, kabul edemeyeceğimiz yaklaşımlara şahit olduk. Bu bir defa yolda, çizgide istikrarsızlıktır. Sırat-ı müstakim’den sapmadır. ‘İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor’ deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürid aramıyoruz ki.

Siyasi parti için esas olan, dürüst, ilkeli, vatanını milletini seven, parti ilkelerine uyacak insan aramaktır. Yapılması gereken budur. Ama bazıları işi tamamen şirazesinden çıkardı. İşi, kendi doğrularını benimseyen, kendilerinin belirledikleri çerçevede kalan insanları ‘doğru’, onun dışındaki insanları da ‘yanlış’ addetme noktasına getirdiler. Oysa hiç kimsenin böyle bir hakkı yok. Onların da böyle bir hakları, yetkileri yok, benim de yok. Kaldı ki ebedi alemin ölçüsü hiçbirimizin elinde değil. Kimse bunu teraziye çıkarmasın. Hele hele çok ağır olacak ama uluhiyet davasına da kimse girmesin.”

İslami referansların baz alınması yaklaşımını “tekkeye mürid aramıyoruz” sözleriyle reddeden Erdoğan’ın bu sözlerinin pelikan tayfasını çok daha azgınlaştıracağına kuşku yok! Bu durumda başka ne denilebilir ki? İktidara Cem Küçük gibi, Cemil Barlas gibi çok saygın, son derece birikimli ve hepsi birer ahlak abidesi kalemlerle yol arkadaşlığı mübarek olsun!