EP
Ekonomi ve politika hep atbaşı gitmiştir..
Ekonominin kilidi ise paradır..
Para ise aslında sadece bir itibarı ve güveni ifade eder.
Dolar’ın yükselişi ve çöküşüne bakar mısınız. Ha bu doların başına gelenler diğer ülkeler için ders olsun.
Aslında Kenedi haklıydı.. Ve bugün Obama, uzun ve pahalı bir yolculuktan sonra, altı ay bir güz gidip, 11 Eylül felaketinin ardından Kenedi’nin bıraktığı noktaya doğru yürüyor..
Yeni bir durumla karşı karşıyayız.. Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.
Federal Reserve herhalde bu işin böyle gitmeyeceğini görmüş olmalıdır. Yoksa dünyayı yeni bir küresel krizin vurması çok zaman almaz ve bunun sonunda da dünya Amerikan Doları ile bağını koparır..
CFR’nin bu noktada nasıl bir tavır takınacağını zaman gösterecek.. Direnme şansları olduğunu sanmıyorum. Herhalde Obama’yı da vurmaya kalkmazlar..
Biliyorsunuz Amerikan Doları Amerikan derin devletine ait kiralık bir para. Aslında dolar denilen şey büyülü bir kağıt parçası. Dolar ekonomisi ise tam anlamı ile bir illüzyon.
IMF ve Dünya Bankası toplantılarda da ekonomik kriz, işsizlik, mali politikalarla birlikte, para politikası da tartışılıyor..
Para konusunda radikal kararlar gelebilir.. Uluslararası ticaret ve vadeli işlemlerle dolara bağlılık kaldırılıp, sanal para sistemine geçilebilir.. Bu durumda Merkez Bankası’nın yapısının ve özerkliliğinin de yeniden düşünülmesi gereken bir konu.
Madem Türkiye Uluslararası bir finans merkezi olacak, bu konunun kapsamlı bir şekilde ele alınması gerek.
Burada bugünün ihtiyaçları ve ulusal ihtiyaçlar değil, yarınına yönelik global pazarın ihtiyaçları ve Türkiye’nin yeni vizyonu açısından bu konunun değerlendirilmesi gerek.. Çünki dünyanın ihtiyacı ve Türkiye’nin çıkarı burada örtüşüyor..
Sadece Merkez Bankası ve Kamu Bankalarının değil, Bankacılık sisteminin radikal şekilde yeniden gözden geçirilmesi gerek.. Mesela dışarıdan büyük miktarda para transfer eden grubların, mevduat toplamamak kaydı ile, yatırım ve finansal işlemler için özel banka kurmalarına izin vermek gerekebilir..
Şimdi risk almaktan kaçan, günü kurtarmaya çalışan, korkak politikacılara değil, ihtiyadlı ama cesur liderlere ihtiyaç var. Geleceği doğru okuyan ve geleceğe yatırım yapan, umudu korkusunun önünde giden ve olayları korku ile umut (Havf ve Reca) ekseninde, risk ve avantaj ekseninde sorgulayan liderlere..
Türkiye’ye para giriş-çıkışını, kaçan / kaçırılan servetin geri dönüşünü kolaylaştırmak gerek.. Ve tabii kur farkından kaynaklanan gelirlerin vergilendirilmesi ile, iş yapmadan, kâr etmeden vergilendirme olayının da bir şekilde çözülmesi gerek..
Türkiye altın, değerli madenler ve taşlar için güvenli bir merkez olabilir. Bu değerler karşılığı sertifika çıkarılabilir ve ödeme sistemleri geliştirilebilir. Yani Türkiye uluslararası arenada bir takas ve stok, sertifikalandırma merkezi olabilir..
Tabii bu konuda YÖK’e de önemli görevler düşüyor. Üniversite eğitimi, yüksek lisans ve doktora programlarının bu yöne kaydırılması gerek..
Ve tabii hepsinden önemlisi bugünki mevzuat. Kesinlikle bugünki mevzuatın, dünyanın bugünki sistemini model alarak değil, geçmişin tecrübe ve bilgi birikiminden yararlanarak geleceğin ihtiyacına göre yeniden şekillendirilmesi gerek..
Sanırım bu IMF ve WB toplantısından sonra Obama da ABD’nin yeni para politikasını açıklayacaktır. Ya da doğrudan yeni bir uygulama ortaya konacaktır.
Bu değişime en çok ABD’nin ihtiyacı var.. ABD başarısız olursa, yeni ekonomik sistem konusunda dünyanın elini çabuk tutması gerek. Başarılı olursa model oluşturacaktır..
Şu açık bir gerçek ki, bundan sonra olacaklar, geçmişteki biçim ve özden, amaç, enstrüman ve yöntem olarak çok farklı olacaktır.. İnternet ve globalizmin gölgesinde şekillenecektir..
19. YY sonrası savaş yıllarında, kapitalizmin, faşizmin, komünizmin gölgesinde o zamanki ideoloji, siyasi düşünce ve güç dengelerinin ihtiyaçları çerçevesinde şekillenen ekonomik ve siyasi modellerle, kavram ve kurumlarla 21.YY’ın ihtiyaçlarını açıklamak ve çözüm üretmek mümkün değildir..
Paranın, bilginin, emeğin, malın, insanın serbest dolaşıma açıldığı bir zamanda yaşıyoruz..
Yeni ekonomik düzen, mali politikaların biçimlenmesinde elbette ABD, AB, Çin, Japonya yer alacaktır. Ama Hindistan, Rusya ve Türkiye de masada olacaktır.. Bu Türkiye için tarihi bir zorunluluktur.. İslâm dünyası ve Türk dünyasının uluslararası temsili noktasında esasen Türkiye, bugün için en azından muhalefet odaklarınca farkına varılmamış da olsa bir dünya devidir..
Bu işin içinde birçok ülke var, belki Türkiye bu süreçte her istediğini kabul ettirmez, ama şunu görmek de gerekir ki, Türkiye eğer akıllı bir şekilde rolünü iyi oynarsa, Türkiye’nin “Hayır” dediği bir projenin global markette başarılı olma şansı yoktur.. Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT