Ensarioğlu: Adaylarımız Tehdit Ediliyor
AK Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Galip Ensarioğlu, yerel seçimlere yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Yerel seçimlerin ilgi ile izleneceği bir il de Diyarbakır. AK Parti yerel seçimlerde Doğu ve Güneydoğu'da iddialı. En büyük gücü büyük yerel yatırımlar ve çözüm süreci. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nu aday yaptı. Galip Ensarioğlu Yeni Şafak'tan Murat Aksoy'a Diyarbakır seçimlerini değerlendirdi.
Öncelikle Diyarbakır adaylığınız hayırlı olsun. Başladınız mı çalışmaya?
Elbette çalışmaya başladık. Aslında özellikleseçimlere hazırlanmamı gerektiren bir şey de yok çünkü sürekli halkımın arasındayım.Seçime henüz 3.5 ay kadar uzun bir süre var. AK Parti'den Diyarbakır adayı olmak zordeniyor ben buna da katılmıyorum. Sonuçta Diyarbakır Türkiye'nin bir ili ve ben de yıllardır orada siyaset yapıyorum. Diyarbakır ve bölge halkına hizmet borcumuz var. İnsanın kendi memleketine, kendi insanına hizmet etmesi şereftir. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı benim en büyük idealimdir. Diyarbakır'a ve bölgeme hizmet etmek benim için şereflerin en büyüğüdür.
BDP YERELDE BAŞARILI OLAMADI
Aday olarak Diyarbakır hedefiniz nedir?
Hedeflerimden önce mevcut belediyeye üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Gerek Diyarbakır gerekse bölgedeki diğer illerde BDP, uzun yıllardır belediyeleri yönetiyorlar. Ancak bu dönem içinde hizmet konusunda, alt yapı sorunlarının çözülmesi konusunda bu kadar deneyime rağmen iyi bir resim ortada yok. Bugün başta Diyarbakır olmak üzere BDP'nin yönettiği pek çok ilde yerel sorunlar giderilememiştir bunu kaynak yetersizliğiyleaçıklamak da doğru değildir.
Neden böyle?
Çünkü yerel seçimlerde BDP hizmet üzerinden değil, kimlik siyaseti, Kürt sorunu üzerinden propaganda yapıyor. Oysa Kimlik siyaseti mecliste ve başka mecralarda zaten yapılıyor, belediyeler ise halka hizmet yeridir. Halkın yerel sorunları sürekli ikincilleştiriliyor, önemsizleştiriliyor. Bunu terse çevirmemiz gerekiyor. Bu kez seçime giderken Kürtsorununun, şiddeti değil yerel hizmeti, kentin dönüşümü, yerel sorunlarını konuşmak istiyoruz. Seçildiğimizde de herkesin belediye başkanı olmayı hedefliyoruz.
Bu seçimin geçmişten farkı ne?
Fark çözüm sürecinin kendisidir. Çözüm süreci ile birlikte Türkiye normalleşiyor. Türkiye normalleştikçe Diyarbakır da normalleşiyor. Bunun doğal bir sonucu da seçim koşullarının normalleşmesidir. Bugününe kadar çözümsüzlük ortamı, şiddet koşulları halkın istemlerinin aksine, BDP için avantajdı ve bunu kullandılar. Yerel seçimlerde de yerel sorunlar hiç gündeme gelmedi. Hizmet için değil kimlik için oy istediler. Artık mağduriyet üzerinden siyaset dönemi bitmiştir. Normalleşen koşullar ve çözüm süreci artık Diyarbakır'da hizmetiöne çıkarıyor. Diyarbakır da, Diyarbakırlı da hizmet istiyor. Bu yüzden bu seçimlerin koşulları 2009'dan çok faklıdır.
DİYARBAKIR'I ALACAĞIZ
İddialısınız...
Evet. Kazanacağız. Bu seçimi hiçbir şeyle kıyaslamayın. Normalleşen Diyarbakır'daki seçimi, anormal dönemdeki oranlarla kıyaslamak doğru değildir. Halkımız sağduyunun yanındadır, hizmet istiyor hizmet bekliyor. Biz de diyoruz ki; halkımıza hizmetkarız, hak ettikleri hizmetleri bizim üzerimizden alacaklardır.
5 yıl sonra nasıl bir Diyarbakır hayaliniz var?
Yaşayanların insanca yaşayacağı, dışarıdan gelen insanların gıpta ile bakacağı, Türkiye ve Orta doğunun yeniden dilinden düşürmediği o 'doğunun Paris'i' imajını hak eden bir Diyarbakır hayalim var. Diyarbakır binlerce yıllık geçmişi olan tarihi bir kent. Ancak bu özelliğini yeterince değerlendiremedik. Diyarbakır'ı yeniden ayağa kaldırmak ve yeniden inşa etmek durumundayız. Diyarbakır'ın Sur içindeki tarihi dokusunu ortaya çıkarmak ve şehri kentsel dönüşüm içinde yeniden yapılandırmayı arzu ediyoruz. Özellikle hükümet kaynaklarından da yararlanarak düşük gelirli aileler için insanca yaşayabilecekleri sosyal konutlar yapmayı hedefliyoruz. Sadece kent merkezini değil, ilçelerini de dönüştürmek, 30 yılın bıraktığı bütün sorunları ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Diyarbakır'ın alt yapı sorununu iki yıl içinde tamamen çözmeyi hedefliyoruz. Yine ulaşım yolları anlamında alt yapı sorunu da çözeceğiz. GAP eylem planı iki- üç yıl içinde bitmiş olacak. GAP'ın bitirilmesiyle birlikte Diyarbakır'ı, dünyanın önemli tekstil merkezi haline getirmek için projeler hazırlıyoruz. 5 yıl sonraki Diyarbakır hedefimiz; sadece göç veren değil, imkan ve fırsatları ile göç alan bir şehir yaratmak istiyoruz.
ÇÖZÜM, ALGIMIZI NORMALLEŞTİRİYOR
Barzani'nin gelmesiyle birlikte bölgede olumlu bir hava oluştu. Kürdistan kelimesi bile telaffuz edilir oldu. Siz de bunu kullandınız. Bunlar normalleşme işaretleri mi?
İfade etmeye çalıştım. Türkiye normalleştikçe, şiddet olmadıkça, çözüm süreci devam ettikçe toplum rahatlıyor ve kavramları kullanmak da kolaylaşıyor. İnsanlar ölmezse ve bu ülkenin bölünmeyeceğine kanaat getirilirse, Türkiye'de herşey konuşulur. Kürdistan kelimesi de böyledir. Kürdistan kelimesinin artık konuşulmasının Türkiye'ye zarar vermediği, çözüm sürecinin özellikle yarattığı iklim sayesinde olmuştur. O yüzden, bu iklimi muhafaza edebildiğimiz müddetçe siyasi adımları atmak daha da kolaylaşır.
AK Parti süreci hızlandırabilir mi?
AK Parti tüm Türkiye'yi yöneten bir parti olarak politikalarını tüm Türkiye'ye göre oluşturuyor. Ancak PKK'nın sürece tehdit kokan dil ile yaklaşması ne yazık ki, sürece katkı sunmuyor. Tabii ki hala Kürt sorununun çözümünde birtakım eksiklikler, yavaş giden birtakım şeyler var. Ama bu eksiklikler yeniden silahlara sarılmayı, bunun için adam öldürmeyi, tek bir insanın ölmesini gerektirecek bahane değildir. Var olan sorunlarımızın çözümü artık siyasetin meselesidir. Sorunları konuşmak ve çözmek için siyasetin kanalları açıktır. Biz bunun için siyaset yapıyoruz. Bundan sonra silaha sarılan kaybeder. Bu ülkede silahın hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. Yerel seçimlerden sonra hala elinde silah tutan, hala ölümle, savaşla tehdit eden bir anlayışı Kürt halkı kabul etmeyecektir.
BDP ÇATIŞMA ORTAMINA DEĞİL PROJELERİNE GÜVENSİN
Yüksekova'da neler oluyor takip edebiliyor musunuz?
Çok manidardır, biz çözüm sürecine bu kadar değer biçerken; çözümü, barışı, demokrasiyi ağzından düşürmeyenlere bakıyoruz ki; bu durumdan rahatsız gibiler. Bu huzur ortamının, kendilerine siyasi dezavantaj sağladığı kanaatindeler. Çünkü bugüne kadar hep çatışmanın sağladığı avantajı kullanmışlar. Yüksekova gibi BDP'nin güçlü olduğu bir ilçede mezarlıkların tahrip edildiği iddiası kanıtlanamayacak bir iddia değildir. O insanları sokağa dökenler, hemen yakınlarındaki mezarlıkları kontrol etmeyi düşünmüyorlarsa, burada başka şey var demektir. Ve sadece Yüksekova'da değil tüm bölgede o provokasyonu yayma hedefindeler.
Hedef?
Hedef yerel seçimlere tekrar şiddet ortamında girmekti. Çünkü bugüne kadar ancak öyle kazanabilmişler. Olanlar bir provokasyondur, ama bunu da yapan bellidir. Yerel seçimlerde elde edilecek başarı ölen 3 gencimizi geri getirir mi? Tabanı diri tutmak adına yapılanlar çok tehlikelidir. BDP şunu bilmeli; Doğu ve Güneydoğu halkı artık barış istiyor, çözüm istiyor. Bundan sonra halkın önünde çatışmayı koyan kaybeder.
BARIŞ İSTEYEN PROVOKASYONDAN UZAK DURUR
BDP barış istemiyor mu?
İstiyorsa süreci sabote edecek provokasyonlardan kaçınmalı. Eğer yerel seçimlerde de iddialıysa çatışma ortamına değil, adaylarına, projelerine güvenmeli. Daha seçim sürecine girmeden adaylarımıza bugün itibariyle tehdit mektupları gönderiliyor, adaylar tehdit ediliyor. Demokrasiyi ağızlarından düşürmeyenler, demokratik olmayan yollara başvurmamalıdır. Yoksa diğer söyledikleriniz de bir anlam taşımaz halkın nazarında güvenilirliğiniz olmaz.
ADAY OLMAYIN MEKTUPLARI ELİMİZDE
Nasıl tehdit mektupları?
Elimizde adaylarımıza gönderilmiş 'aday olmayın' mektupları var. Ben saldırıların bununla sınırlı kalacağını sanmıyorum.
Ne olabilir ki başka?
İl ve ilçe binalarımıza saldırılar. Ki oldu da. Ben bu provokasyonların artmasından korkuyorum. Kürtler yıllarca bu vesayetçi sistemin ideolojik dayatmalarından zulmüne baskılarına asla boyun eğmedi, hep direndi. Şimdi Türkiye demokratikleşti, çözüm süreci de başarıyla sonuçlanacak. Bu ortamda artık halka baskı yaparak oylarına ipotek koymak o kadar da kolay değil. Bugün artık kimlik talebi, hak talebi, eşitlik talebi, tüm bunlar şiddetten değil siyasetten geçiyor. Siyasi kanallar artık açık ve giderek daha da açılıyor. Bu konuda en büyük güvencemiz halkın hakemliğidir.
Murat Aksoy / Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT