Engelli kardeşlerimizi hiçbir zaman aklımızdan çıkartmamalıyız...
Ahmet Gülümseyen, Türkiye'de özel bakıma muhtaç insanlarla alakalı veriler aktarırken engelli insanlara destek olma sorumluluğunu hatırlatıyor.
Ahmet Gülümseyen / Yeni Akit
Ayet ve hadisler ışığında engelliler…
‘Engelli’ kavramı; zihin, ruh, beden ve uzuvlarda bulunan bir arıza ve hastalık sebebiyle hayatını sürdürmede işlevini görmede ve topluma uyum sağlamada sıkıntısı bulunan kimseleri ifade eder. 01.05.2005 tarihinde kabul edilen 5378 sayılı özürlüler kanununda engelli şöyle tanımlanmaktadır. “Doğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık veya kaza sonucu, bedensel, zihinsel ve ruhsal, sosyal, duyusal ve duygusal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan bireyler"(*)
Bugün yazımızın giriş bölümünü, Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı ile 2004 yılında basımı gerçekleşen, yazarı Doç. Dr. İsmail Karagöz’e ait ‘Ayet ve Hadisler Işığında Engelliler’ başlıklı kitaptan alıntı. Kitabın içeriğinde şu başlıklar yer alıyor; “Engelli Olmanın Sebepleri, Engellilerin Manevi Kazanımları, Engellilerin Sosyal İlişkileri, İslam’ın engellilere tanıdığı ruhsat ve kolaylıklar’ Kitabın ‘İnsanın değeri ve üstünlüğü’ ara başlıklı altındaki bölümden paylaşımda bulunmak istiyoruz; “Biz gerçekten insanı en güzel biçimde yarattık” (Tin Süresi-4.Ayet). “Allah size şekil verdi ve şeklinizi en güzel yaptı.” (Teğâbün Süresi-3.Ayet), “Sonra insanı şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak organları yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.” (Secde Süresi-9.Ayet) anlamındaki ayetler, Allah’ın insanları en güzel ve en mükemmel biçimde yarattığını ifade etmektedir.
Yüce Allah, inanları servetleri, ırkları, renkleri, cinsiyetleri, dilleri nesepleri, fizyolojik yapıları, engelli ve sağlıklı oluşları açısından değerlendirmez. Onları iman, sâlih amel, güzel ahlâk, ibadet ve itaatleri veya veya inkâr, şirk, nifak, isyan ve kötü davranışları, takva ve zulüm sahibi olup olmamaları açısından değerlendirir. “Allah katında en üstün olmanız en muttaki olanınızdır.” (Hucûrât Süresi-13.Ayet) “Allah sizin suretlerinize ve servetlerinize bakmaz. Fakat kalplerinize iman veya inkâr halinize bakar” (Müslim, Birr, 32) anlamındaki hadis, bu gerçeği ifade etmektedir. Kur’an ve hadislerde bu bağlamda yer vermektedir. “Kendisine o a’mâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü, yüz çevirdi. (Ey Peygamberim!) bilirsin belki o a’ma temizlenip arınacak, öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek, kendisine muhtaç hissetmeyene gelince sen ona yöneliyor, sen onun sesine kulak veriyorsun, (istemiyorsa) onun temizlenmesinden sana ne, ama sana Allah’a derin bir saygı ile korku içinde koşarak geleni bırakıp ondan gaflet ediyorsun; hayır böyle yapma, çünkü bu (Kur’an süreleri) bir öğüttür, dileyen ondan öğüt alır.” (Abese Ayeti –11. Ayeti) Kur’ân’da görme, işitme, konuşma, ortopedik ve zihinsel engelliler ile hastalıklardan söz edilmektedir. “Allah sizi annelerinizin karınlarından hiçbir şey bilmezken çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.” (Nahl Süresi-78.Ayet) “Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Çünkü gerçekte (kafadaki gözler değil, göğüsteki kalpler (kalp gözleri) kör olur” (Hac Süresi – 46 Ayet) anlamındaki ayetler bu gerçeği ifade etmektedir…”
Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler, insanların dünya hayatı geliş gayesi ve ebedi hayatı kazanma amacı taşımaktadır. ... Muhammed Hamîdullah’a göre Resûl-i Ekrem Allah’ın gönderdiği bir elçi olduğu için her elçi gibi onun da göreviyle ilgili hususlarda kendisini gönderenin tâlimatına göre konuşması ve davranması gerekir. Nitekim “Elçinin size getirdiği şeyleri alın ve sizi menettiği şeylerden kaçının” (el-Haşr 59/7)” Engelli veya engelsiz, özürlü veya özürsüz, bedensel veya ruhsal açıdan biz insanoğlunun verdiği imtihanı kazanım hususu ayet ve hadislerde o kadar açık net ki aslında!
Dünya imtihanının zorluk veya kolaylığın üstesinde gelip-gelememek, bizim içinde yer aldığımız imtihandan başka bir anlama gelmiyor aslında. Sürece aslında ‘kim kaybetmiş ki biz bulalım’ mantığından daha çok, kazanım için bir gayret içinde olmanın önemi değer taşımaktadır. Şöyle bir düşünelim; neyi istedik ve gayret ettik de ulaşamadık! Bakın, yazımızın giriş bölümünde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2004 yılında basımı gerçekleşen, yazarı Doç. Dr. İsmail Karagöz’e ait kitaptan uzun bir alıntı yaptık. O tarihten bugüne mevcut hükümetin sosyolojik, ekonomik, sportif manada özel gereksinimli (engelli) engelli bireyler önemli çalışmaları oldu. Özürlü kelimesinin yerini ‘engelli’ alması bile, aslında yapılan çalışmanın mahiyetini ortaya koyuyor. Merkezi ve yerel yönetimlerin engelli bireyler için yaptığı çalışmaları, örnek olması açısından gazetemiz Yeni Akit’in internet sitesinde paylaşmaktayız, elhamdülillah. Gaye ve amacımız, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” (Hadis-i Şerif) düşüncesine nail olabilmek. Çalışma alanımız spor olduğu için, özel gereksinimli (engelli) bireylerin hareket ve egzersiz yaparak sağlıklı ve zinde, beraberinde mutlu oldukları bizzat gözlemleyen bir kişi olarak, daha fazla insanın nasıl yanında olabilir ve hayatlarını kaliteli bir şekilde sürdürmelerine katkı sağlamaya çalışıyoruz, elhamdülillah. Evet, konu spor veya başka bir alan olsun, her şeyin özü ve özeti, yazımızın başlığında oluşturan ‘Ayet ve Hadisler ışığında’ gerçekleşmesi. Engelliler başta olmak üzere, insanlığın yanında olabilmek. Allah (cc) niyetimiz ve akıbetimizi halis eylesin, inşallah. Amin.
*(Başkanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın Devlet İstatistik Enstitüsü ile birlikte yaptığı ve 02.12. 2003 tarihinde açıkladığı araştırma sonucuna göre ülkemizde 8.431.197 özürlü yurttaş vardır. Bu ülke nüfusunun %12.29’una tekabül etmektedir. Bu oran içerisinde ortopedik özürlüler %1.25, görme özürlüler %0.37, konuşma özürlüler %0.38, zihinsel özürlüler %0.48, diğer özürlüler %9.70)…
HABERE YORUM KAT