1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Endülüs'te bayram nasıl geçiyor?
Endülüs'te bayram nasıl geçiyor?

Endülüs'te bayram nasıl geçiyor?

Ersin Çelik sayıları az olsa da varlıklarını koruyan Endülüslü Müslümanlarla geçirdiği bayramdan anekdotlar aktarıyor.

04 Temmuz 2023 Salı 13:30A+A-

Ersin Çelik / Yeni Şafak

Endülüs’te kurban: 15 koyunla nasıl insani diplomasi yapılır?

Kurban Bayramı’nı Endülüs’te Granada’da yaşayan Müslümanlarla geçirdim. Çok sayıda İspanyol asıllı Müslümanla tanıştım. Granada ve Santa Fe’nin arka sokaklarındaki mescit ve vakıfları ziyaret ederek kurban eti dağıttım. Dört günde 40 yıla bedel dostluklar edindim. İzlenimlerimi aktarmadan önce 2020 yılına dönmemiz gerekiyor. Zira bu bayram Granada’da olmama vesile olan daveti aslında 3 yıl önce almıştım.

Granada’nın Atarfe ilçesindeki Müslümanlar tarafından taksitle satın alınan ancak kalan borcu ödenemeyen La Vega Camii için bir yardım kampanyası düzenlenmişti. Pandemi süreci içindeydik. Tüm dünya evlere kapanmıştı. Ben de bir Tweet atarak La Vega Camii cemaatinin Müslümanlardan yardım beklediğini duyurmuştum. Bu paylaşım hızla yayılmış ve çok fazla yardım mesajı gelince Sadakataşı Derneği ile görüşüp yardım kampanyasının Türkiye ayağını resmileştirmiştik. Gerekli 150 bin avronun büyük bölümü Türkiye’den toplanmış ve La Vega, Granada’daki Müslümanlara hem cami hem de kültür merkezi olarak hizmet etmeyi sürdürmüştü.

Sadakataşı Derneği de bu vesile ile Endülüs bölgesi ve özellikle Granada’daki Müslümanlarla temaslarını sürdürdü. Türkiye ve birçok ülkede yapılan kurban çalışmasına Granada da eklendi. Bir ay önce Sadakataşı Derneği Başkanı Kemal Özdal arayıp, “Bu Kurban Granada’ya gider misin? Hem kurban çalışmamızı takip et hem de La Vega’daki cemaat ile görüşürsün” deyince hiç düşünmeden kabul ettim.

Endülüs denilince aklıma; merhum Akif Emre’nin 5 bölümlük ‘Elveda Endülüs: Moriskolar’ belgeseli ile Yeni Şafak’taki yazıları gelirdi. Sonra, dostum İsmail Halis’in 2019 yılında TVNET’te yaptığı tarihi ve doyumsuz ‘Endülüs’te Ramazan’ programının izleri hafızamda belirdi. İsmail Halis’in okuma ve izleme tavsiyelerini de alarak hazırlandım. Lakin yolculuk sürprizlerle başladı. Bir gazeteci olarak gidiyordum ve kurban çalışmalarını gözlemleyecektim. Ancak kafilemizdeki dernek görevlilerinin çeşitli aksaklıklar ve sağlık sorunları nedeniyle gelememeleri üzerine Sadakataşı’nın İspanya’daki kurban çalışmasını organize etme sorumluluğunu tek başıma üstlenmem gerekti. Önceki yıllarda İHH ile çeşitli ülkelerde Kurban Bayramı ve Ramazan ayı yardım çalışmalarına katılmıştım. Tecrübeliydim. Allah’a şükürler olsun üstesinden geldik. Seyahate dernekten bağımsız olarak benim misafirim olarak katılan eşim Nuriye Hanım’ın da desteği ile tüm prosedürleri yerine getirerek, bağışlanan 15 kurbanlık koyunun İslâmî usullere kesilmesi ve bölgedeki ihtiyaç sahibi Müslümanlara dağıtılmasına aracı olduk.

İspanya’da, diğer ülkelerdeki gibi rahat kurban çalışması yapılamıyor. Çok katı kurallar var. Mesela hayvanlar mutlaka bir tesiste kesilmek zorunda. Dışarıda bir yerde, cami bahçesinde falan kesmek kesinlikle yasak. Çok ağır para cezası var. Bizim kurbanlar, Granada’daki bir et kombinesinde Müslüman kasaplar tarafından kesildi. Etler soğuk hava deposunda bir gün bekletildikten sonra parçalanmış, pay edilmiş ve Sadakataşı Derneği paketlerine konulmuş vaziyette bizlere teslim edildi.

Granada ve Santa Fe’nin arka mahallelerinde yaşayan Müslümanlara kurban etkilerini dağıttık.

 

Bayramın ikinci günü et dolu paketlerin istiflendiği kasaları aracımıza yükledik ve Granada’nın arka sokaklarına doğru yola koyulduk. İslam’ın 800 yıl hüküm sürdüğü topraklarda ve Avrupa’nın göbeği kabul edilen İspanya’da 15 koyunla nasıl insani diplomasi yapıldığını tecrübe etmiş oldum.

Abdullah ve Şuayb ile bayram sabahı kurbanlıkları hazırlarken

 

Bu arada size İspanyol kökenli Müslüman Shuaib Sanchez’den bahsetmem gerekiyor. Çünkü tüm işleri Sadakataşı’nın Granada’daki bağlantısı Shuaib (Şuayb) ile yaptık. Kendisi aynı zamanda La Vega Camii Derneği’nin başkanı. Tam bir gönül ve dava insanı. Gizli tutmaya çalıştığı ve bir kısmına vakıf olduğum hikâyesi çok etkileyici. 1980’li yıllarda çalıştığı fabrikadaki bir Müslüman’ın güzel huylarından etkilenerek İslam dinini kabul etmiş Şuayb. Kendisi aynı zamanda Endülüs seramiği sanatçısı. El emeği, göz nuru eserlerini sergilediği galerisini gezerken şunu düşündüm; “İspanyollar Endülüs’ten İslam’ın izlerini silmek için çok uğraşmışlar. Milyonlarca Müslüman’ı katletmişler. Tarihi yapıları yok etmişler. Ancak bir tek İslam sanatını aşamamış, unutturamamışlar. Granada’da gözle görünen her noktada İslam sanatının izleri var.”

Granada bölgesinde Müslüman nüfus 16 bin olarak biliniyor. Ancak son yıllarda 25 binlere yaklaştığı söyleniyor. İki binden fazlası İspanyol. Sayıları hızla artıyormuş. Granada’nın tepesinde, El Hamra Sarayı’nın hem karşısındaki Ulu Cami’de hemen her hafta ihtida törenleri yapılıyormuş.

İslam sanatının duvarlarına nakşedildiği El Hamra Sarayı’nın neredeyse her karşısına, Yusuf Suresi'nin 21. Ayetinde yer alan ''Lâ Galibe İllâllah'' yani ''Allah'tan başka galip yok'' ifadesi yazılmış.

 

Granada ve Sante Fe’nin dışında, arka mahallelerde yaşayan değişik milletlerden çok sayıda Müslüman ile de tanıştım. Faslılar çoğunlukta. Ancak Suriyeli ve Sahra Ötesi Afrika’dan Müslümanlar da vardı. Türkiye’den kurbanlık dağıtım organizasyonu için geldiğime şaşırıyorlardı. Bunu duyar duymaz boynuma sarılanlar, dua edenler çok oldu. Hatta tercümanlığımızı yapan ve yıllardır İspanya’da yaşayan iki Türk genci, İspanya’ya geldiklerinden bu yana ilk kez bir bayram havası hissettiklerini söylediler.

Endülüs mirasını, El Hamra’yı her Müslüman mutlaka görmeli. Ortaçağ karanlığı yaşanırken İslam’ın medeniyet seviyesinin, sanatının, felsefesinin hatta Allah’ın ayetlerinin taşlara nakış gibi işlendiği bu asırlık mekâna gitmek, isteyen herkese nasip olsun dilerim.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum