Endişemi paylaşır mısınız?
Müşterek dostlarımızdan biliyorum, New Yorker dergisinin ünlü yazarı Seymour Hersh son bombasını patlatmaya hazırlanıyor. Yazacağı konunun ne olduğundan haberim yok, ancak Bush yönetiminin giderayak dünyaya bir sürpriz hazırlamakta olduğuyla ilgili olursa yazısı, hiç şaşırmayacağım.
Hersh, Vietnam Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin katliam yaptığını ortaya çıkardığı 1969 yılından beri yazdıkları dikkatle izlenen bir gazetecidir. Irak'taki Ebu Gureyb cezaevi işkencelerini de onun bir yazısı sayesinde öğrenmişti dünya. Şimdilerde yeniden konuşulmaya başlanmış İsrail uçaklarının vurduğu Suriye'deki hedefle ilgili ilk ayrıntılı değerlendirmeyi de yine onun imzasından okumuştuk.
İyi bir Hersh okuru olarak, kulağa ilk çarptığında komik gibi kaçabilecek bir gelişme bekliyorum ben: ABD'nin İran'a saldırısı... Hem de kısa süre içerisinde... Kasım ayında yapılacak seçimden önce... Bush'un yanındakiler kendisinden sonra gelecek başkana bırakmak istemiyorlar İran'la hesaplaşma kararını çünkü; ne yapıp edip Bush'a böyle bir karar aldırmak niyetindeler...
Bu kanaate varmamın en önemli sebebi, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in Türkiye'ye uğradığında politik kimlikli kişilerle konuşurken "İran" sözcüğünü bir kez bile ağzına almaması... Türkiye'ye kadar geliyor Cheney, askerlerle görüşüyor, ancak sivil yöneticilere İran'dan hiç söz açmıyor...
Cheney'in gezisi sırasında ziyaret edeceği ülkeler arasına Türkiye'yi katmasının son anda, Bush'un ricasıyla gerçekleştiğini biliyorum elbette; Washington'dan ayrılmadan önce hazırlanmış programı içerisinde değildi Türkiye. Ancak insan yine de olana bakıp sanki ortalıkta bir şeyler piştiğini düşünmeden edemiyor.
Huzurumu kaçıran bir başka hareket noktası da, Türkiye'deki parti kapatma sürecine Washington'un gösterdiği sade suya tirit tepki... Bazıları "Canım, daha ne yapacaklardı?" deseler de, ATC toplantısı vesilesiyle Washington'da bulunduğum sırada, Amerikalıların bu gelişmeden beklendiği ölçüde rahatsızlık duymadıklarını hissettim. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ATC yemeğindeki konuşmasını nispeten dengeli kurmuştu; fakat sıra soru-cevap faslına gelince ve kendisine Ak Parti'yi kapatma davası konusunda ne düşündüğü sorulunca, o denge bozuluverdi...
Hadi bir başka kuşkumu daha buraya kaydedeyim: Hayli zamandır uslu duran, hatta İsrail ile ikili ilişki kurma yolunda gizli müzakereler yürüten Şam yönetimine karşı âniden ters ve sert davranışlar içine girmeye başladı Washington. Amerikalılar, Seymour Hersh'ün hayli araştırdıktan sonra "Nükleer tesis değildi" sonucuna vardığı İsrail tarafından yok edilen hedefi şimdilerde dert etmeye başladılar. Esad yönetimine, İsrail'le gizli müzakereleri açık ettirme kararı verdiren de bu garip gelişme olmalı.
Türkiye parti kapatma davasıyla felç hale düşürülmüşken, Suriye de "İzinsiz nükleer silâh üretme çalışması yapma" töhmeti altında tutuluyor.
Amerika'da olup bitenleri Ortadoğu'ya serpintileri sebebiyle yakından gözleyenlerin "İran'ın suyu kaynıyor" dedikleri bir dönemde ortaya çıkan bu 'yeni durumlar' beni yakında dünyanın başına bir belâ daha açılabileceği yolunda endişelere sürüklüyor.
Bazıları askeri çevrelerde kendisinden "Kral David" diye söz edilen Irak'taki komutan Gen. David Petraeus'un, geçen hafta, Körfez'deki bütün Amerikan askeri gücünün bağlı olduğu CENTCOM'un başına getirilmesini de 'kuşkuları pekiştiren' bir yeni gelişme olarak görüyorlar.
Tek eksik bahaneydi, şimdi bir değil iki bahane birden ufukta beliriverdi.
Son haftalarda Bağdat'ın Sadr Kenti diye bilinen bölgesinde Şiilerle ABD-Irak ortak askeri güçleri arasında çatışmalar sürüyor. Pazar günü hem Amerikalı hem de Iraklı askeri yetkililer olan bitende İran'ı suçlayan açıklamalar yaptılar. Iraklı Gen. Kasım Atta, düzenlenen basın toplantısında, Şii milisler tarafından kullanılan füzelerin İran yapısı olduğunu açıkladı.
Bu birinci bahane.
İkinci bahane de Körfez'de pıtrak verdi. Western Venture adlı Amerikan donanması tarafından kiralanmış bir gemi, uluslararası sularda İran'a ait sürat motorlarının belirdiğini ve uyarılara cevap vermediğini iddia etti. Amerikan gemisi İran botlarına ateş de açmış... İranlılar ise böyle bir olay yaşanmadığını söylüyorlar.
Yaşandı mı, yaşanmadı mı bilemem, bildiğim tek şey, Amerikalıların suyu bulandırdığı ve bundan dolayı birilerini suçlamaya hazır oldukları...
Seymour Hersh neler olup bittiğini güvenilir kaynaklardan öğrenip New Yorker dergisinde yazana kadar gerçek çatışmalar başlamasa bari.
Çok endişeliyim, çok...
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT