1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Emperyalizm coğrafyamızı nasıl parçalara ayırdı?
Emperyalizm coğrafyamızı nasıl parçalara ayırdı?

Emperyalizm coğrafyamızı nasıl parçalara ayırdı?

Ahmet Varol, San Remo Konferansı'nda alınan kararların ümmet coğrafyasını nasıl etkilediğini inceliyor.

27 Nisan 2024 Cumartesi 11:00A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

San Remo’da paylaşılan ümmet coğrafyası

19-26 Nisan 1920’de İtalya’nın San Remo şehrinde düzenlenen sözde uluslararası konferans, Birinci Dünya Savaşı’nda mağlup olan ittifakın içinde yer alan Osmanlı’nın topraklarını paylaşma amaçlıydı. 

Üzerinden 104 yıl geçen San Remo Konferansı’ndan geriye kalan, ümmet coğrafyasının etnik kimliklere göre parçalanmasının yol açtığı zaaf ve bu zaaftan kaynaklanan acılar, sıkıntılar ve problemler olmuştur. Bugün İslam coğrafyasının kalbine saplanmış bir hançer durumdaki siyonist işgal rejiminin bunca Müslüman topluluğu hiçe sayarak Gazze’de büyük bir soykırım gerçekleştirme cüreti gösterebilmesinin sebebi de işte bu zaaftır. Yani ümmet kimliğimizi ve bütünlüğümüzü kaybedip küçük parçalara ayrılmış olmamızdan kaynaklanan zaaf.

San Remo Konferansı bir kurtlar sofrasıydı. Ancak biz konferansın ayrıntıları, bu konferansta konuşulan konular, alınan kararlar üzerinde durmayacağız. Çünkü bunlar hakkında ayrıntılı bilgiler verilmesi çok uzun bir dosya yazmayı gerektirir. O konferansta buluşan kurtların kurduğu desiselerle bugün karşımıza çıkan manzaranın genel bir değerlendirmesini yapmak istiyoruz. 

Bugün üzerinde Suriye, Lübnan ve Ürdün adında üç devletin bir de devletler hukukuna göre de, örfe göre de gayri meşru olan siyonist işgal rejiminin kurulmuş olduğu topraklar tarihte Biladu’ş-Şam yani Şam diyarı olarak isimlendirilirdi. Yani bugün ülkemizde sadece Suriye’nin başkenti olan şehir hakkında kullanılan bu isim geniş bir coğrafya için kullanılmaktaydı. Osmanlı’nın buralara hükmettiği dönemde buralar Arapçada Dımeşk olarak isimlendirilen ancak hakkında Şam isminin de yaygın olarak kullanıldığı merkezden yönetiliyordu. Bugün bağımsız bir ülke olan Lübnan da bu merkeze bağlı bir kaza niteliğindeydi. 

San Remo Konferansı’nda yapılan anlaşmada Biladu’ş-Şam’ın üst tarafını oluşturan Suriye ile Lübnan Fransa’ya verildi. Filistin ve bugün Ürdün olarak isimlendirilen ülkenin yer aldığı toprakları da içine alan Irak’a ise Birleşik Krallık yani İngiliz İmparatorluğu el koydu. 

O zaman Ürdün diye bir toprak parçası yoktu. Bugün Ürdün diye bilinen ülkenin topraklarının kuzey kısmı Biladu’ş-Şam’ın Suriye tarafında, batı kısmı yine Biladu’ş-Şam’ın Filistin tarafında, güneyi Ceziretu’l-Arab içinde doğusu da Irak bölgesinde yer alıyordu. Ürdün ise bugün bu isimle anılan ülkeyle işgal altındaki Filistin toprakları arasında sınır kabul edilen ırmağın adıydı. Burası Romalılar tarafından Jordan veya Yordan Nehri diye isimlendiriliyordu. Arapçada Ürdün Nehri’ne dönüştü. Aynı zamanda hıristiyanlar tarafından kutsal sayıldığından Şeria Nehri olarak da isimlendirildi. 

İngilizler bu ırmağın batısında, düşünsel altyapısını önceden oluşturdukları teşkilatının temelini de 1897’de Basel Konferansı’yla attıkları uluslararası siyonizmin devletleşmesine imkan sağlamak için değerlendirme planını San Remo Konferansı’ndan önce yapmış ve bunu meşhur Balfour Deklarasyonu’yla ilan etmişlerdi. Uluslararası siyonizm ise Avrupa yahudilerini bu kıtadan çıkarıp belli bir toprakta toplamak amacıyla yine İngiliz emperyalizminin şekillendirmiş olduğu ırkçı temellere dayalı bir ideolojidir. Bu ideoloji gerçekte yahudiliği istismar etmeyi amaçlamış ve ne yazık ki yahudilerin ruhlarına işlenen “üstünlük davası” da bu konuda başarılı olmasına imkan sağlamıştır. 

Ürdün Nehri’nin batısında siyonizmin devletleşmesine imkan sağlayan İngiliz emperyalizmi böyle bir yapının bölgesel bir güvenceye kavuşturulması gerektiğini düşündüğü için nehrin doğusunda da bir tampon güç oluşturulmasına ihtiyaç olduğunu biliyordu. İşte bunun için önce Ürdün’ün (Ürdün Nehri’nin) Doğusu Emirliği adı verilen sonra da adı Ürdün Haşimi Krallığı olarak değiştirilen sözde bağımsız gerçekte İngiliz kuklası bir yönetim oluşturdu. Bu yönetim kuruluşundan bugüne kuruluş amacına uygun bir şekilde sürekli siyonist işgal rejiminin bir tampon gücü görevi görmüştür. Zaten ilk dönemlerinde ordusunun en üst düzey komutanları da İngilizler tarafından tayin edilmiştir.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum