1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Emniyete baskın Ergenekon’u örtbas içindir!
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Emniyete baskın Ergenekon’u örtbas içindir!

21 Ağustos 2008 Perşembe 09:26A+A-

Konu ortaya çıktığı ilk gün yazamadım. Niye?

Haber; o kadar “olması güç” bir iddia içeriyordu ki, inanamadım da onun için.

“Haber sızdırılırken veya yazılırken bir yanlışlık yapılmıştır.. Böyle bir şey olması mümkün değil. Haberi yazanlar yanlış bilgi almış olmalı, ben de o yanlışın peşine takılmayayım.. Olay net olarak ortaya çıkınca o konuyu yazarım” diye düşünerek, İstanbul’daki emniyete yapılan baskına hiç değinmedim.

Ama ben temkinli davranırken, gerçekleşmesine pek ihtimal vermediğim olay aslında gerçekten yaşanmışmış!

Hatta daha fazlaları varmış, onlar da yeni yeni çıkıyor ortaya!

Şu tabloya bakın: Savcılık, emniyete baskın düzenliyor. “Kanundışı dinleme var mı” diye?

Peki hangi emniyete baskın düzenleniyor?

Ergenekon soruşturmasını yürüten emniyete!

Hangi savcılık istiyor bu baskını?

Danıştay davasını, tüm deliller ortada olmasına rağmen, Ergenekon sanıklarından uzaklaştırmaya çalışan, cinayetin dini gayelerle işlendiği varsayımı ile sonuçlanmasını sağlayan Ankara Savcılığı..

Defalarca yazdık, Danıştay katili Alpaslan Arslan, cinayet öncesindeki telefon mesajlaşmalarında, kimliği belirsiz birisi ile cinayeti konuşuyor.. 

Cinayeti bina içinde mi, dışarıda mı işlemeleri gerektiğini tartışıyorlar..

Görüşme kayıtlarında, başka ayrıntılar da yer alıyor.

Ama Ankara’da Danıştay cinayetini soruşturan emniyet, soruşturmayı yöneten savcılık, katile bu görüşmeleri kiminle yaptığı konusunu sormadan, o kişiyi net olarak ortaya çıkarmadan, iddianameyi düzenliyor.

Cinayetin provokasyon amaçlı olduğu her yönüyle ortada iken, bazı konular es geçildiği için, olay “Dini amaçlı cinayet” fotoğrafı ile önümüze konuluyor, soruşturma bitiriliyor..!

Mahkeme de kararını, o yönde veriyor.

Şimdi Ankara Savcılığı, İstanbul Savcılığı’na, İstanbul Emniyeti’ne baskın çıkmaya çalışıyor!

İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığı, olayın derin izlerini araştırıp bulmuş iken, İstanbul emniyetine ve savcılığına teşekkür edileceğine, bu iki organ, kamuoyu vicdanında mahkum edilmeye çalışılıyor..

Neyle?

Usulsüz dinleme yapıldığı iddiasıyla!

El insaf!

Adamlar devletin temeline dinamit koyacaklar. Milyon dolarlık avantalarla, uyuşturucu kaçakçılığından tutun, PKK’ya silah vermeye kadar her türlü pis ilişkinin içinde olmakla suçlanacaklar, biz kalkıp emniyeti hesaba çekeceğiz, “Dinlemeleri usule uygun mu yapıyorsunuz, usulsüz mü?”

İnsanların mal ve can emniyeti kalmamış, devletin en tepesindeki önemli görevlerdeki insanlar bile hedefe oturtulmuş, Ankara’daki birileri ise kalkmış; İstanbul emniyetinin dinlemelerinde usulsüzlük var mı yok mu konusunu araştırıyor!

Şunu hemen söyleyelim, tabii ki bir hukuk devletinde, dinlemelerin de kanunlara uygun şekilde yapılması gerekir.

Ama Türkiye gibi; faili meçhullerin ardı ardına yaşandığı, çok önemli mevkilerdeki insanların bile suikastlarla ortadan kaldırıldığı, derin ilişkilerin devletin tepesindeki insanlara kadar sıçradığı bir ülkede, telefon dinlemelerinin usule uygun mu, yoksa aykırı mı yapıldığı tartışması, bence biraz fazla lüks kaçıyor!

Bu benim, iyimser yorumum..

Ama korkarım ki, baskının arkasında yatan gerekçe, “kanunlara uygun dinleme yapılıyor mu?” araştırmasından ziyade, “Ergenekon’da nerelere vardınız, kimlere ulaştınız, bir bakalım. Geldiğiniz yeri görelim. Bu konuda elinizde ne deliller var, bilelim..” araştırmasından kaynaklanıyor.

Kimse, “Bize ihbar geldi, biz de hukuk devleti ilkesi gereği araştırdık. Arkasında başka bir sebeb aramayınız lütfen” demesin!.

Böyle bir komik gerekçe ile bu skandal baskını örtmeye çalışırsanız, ben de size bir ihbarda bulunurum, bazı kamu kurumlarında, yüksek yargı organlarında, başka emniyet birimlerinde, askeri noktalarda, bazı illegal fiiller ile ilgili isnatlarda bulunurum.. Bunların hepsine de baskın düzenleyip, aramalar yapacak mısınız? Yapabilir misiniz?

Ben bu ihbarı yapınca, Ankara Savcılığı, “suçüstü tesbiti yapacağız” gerekçesi ile karar alıp, yüksek yargı organlarına baskın düzenleyebilecek mi?

Yüksek yargı mensuplarının telefonları hakkında dinleme talebinde bulunup, teknik takiplerini yaptıracak mı?

Emniyet, savcılığın emrinde çalışır..

Savcılığın emrinde çalışan emniyete bir suç isnadı yapılıyorsa, o savcılık, emri altındaki emniyete baskın düzenletmez, gider olayı yerinde kendisi tesbit eder...

Ama mahkemeden karar almaya, tartışmalı üniversitelerden bilirkişiler eşliğinde emniyete baskın yapılmaya kalkışılıyorsa, orada ciddi bir hukuk ihlali var demektir.

“Hukuk ihlalini araştıracağız” denilirken, “hukuk ihlali yapılıyor” demektir.

Bu skandal olaya, AdaletBakanlığı derhal el koymalı ve tüm ayrıntıları ile soruşturmalıdır.

Yoksa Ergenekon’u da unutalım; derin cinayetleri de, derin yapılanmaları da..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT