Emine Hanım’ın, gözlükleriyle bile göremediği!.
YARSAV Başkanı Emine Hanım, anamuhalefet partisine destek amacı ile, ülke genelinde “hayır kampanyaları”na katılarak konuşmalar yapıyor.
Hakim ve siyaset.. Yargı gücünü kullanma yetkisi ve siyasi tartışmalar!
Biraraya gelmesi imkansız iki kavram.. Ama Emine Hanım bu iki kavramı yan yana getirip, günübirlik açıklamalara imza atıyor..
Dün de Hatay’da konuşmuş. CHP milletvekilinin de katıldığı bir toplantıda şöyle demiş Emine hanım: “Savcılar, Başbakan Yardımcısı tarafından aranıp şu aşamada bu karar sürece zarar verebilir diyerek yargıya müdahale ediyor. Diğer yandan ise tutuklamaları kaldıran hakimlerimiz çete suçlaması ile karşı karşıya kalıyor. Yani yargıyı artık Başbakan yönetiyor.”
Emine Hanım, kendi iddiasını ispatlayabilir mi, bilmiyorum..
Kaldı ki, aranılan şahsın savcı olduğunu söylüyor.
O savcının da, AdaletBakanı’nı, günahı kadar sevmediği biliniyor.
O halde sormalı: “O savcı, Adalet Bakanı kendisini aradığında, niye bir basın toplantısı yapmamış? Niye bir itirazda bulunmamış!”
Sorumuzu soralım ama, üzerinde fazla durmaya gerek yok.
Çünkü, savcıdan önemlisi, karar makamı olan hakimlerin durumu.
Ve ben,Emine Hanım’a savcılardan değil, hakimlerden örnek vereceğim.
Hakimlerin görüşmelerinden somut bilgiler vereceğim.
Bakalım Emine Hanım, bu bilgileri hiç duymamış mı, yoksa duymazlıktan mı geliyor?
Nedir o bilgi?
İstanbul’daki Ergenekon davalarına bakan hakimlerin, HSYKBaşkanvekili ile görüşmeleri.
Hakimlerin sıkıntıları varmış. Onun için gelip görüşmüşler.
Hayrola, mide rahatsızlığı mı varmış hakimlerin?
Yoksa sindirimde mi bir sıkıntı varmış?
Şakası bir yana, mide rahatsızlığı için,İstanbul’daki hakimlerin gelip HSYKBaşkanvekili ile görüşmesi ne kadar anormal ise, aynı hakimlerin yargı mekanizmasını yürüttükleri davalarla ilgili olarak aynı şahısla görüşmeleri de o kadar absürt bir olay!
Ne yani, “Biz şu davada, tahliye kararı vermek istiyoruz ama, yanımızdaki iki üye, bize sıkıntı oluşturuyor” demenin yeri, HSYKBaşkanvekili midir?
Söyler misiniz Emine Hanım?
Şu işinize gelen istisnai olayları gözlüksüz izleyecek kadar güçlü, ama işinize gelmeyen olayları, gözlükle dahi görmeyen tavrınızı bir kenara bırakıp, söyler misiniz: “Hakimler, yargı gücünü kullanırken, HSYKBaşkanvekili ile dertleşebilirler mi?”
Sadece HSYKBaşkanvekili de değil.
Şu an avukatlık yapan bir avukat da aracı.
Avukatın, eski Adaletbakanı olması, ona bir ayrıcalık tanımasa gerek.
O iş, mazide kalmış!
Şimdiki Adaletbakanına bile vermediğiniz yetkiyi, yoksa eski Adaletbakanına mı vereceksiniz?
Yoksa o sizden mi? Sizin ekipten mi?
Ekipten olduğu için mi, eski Adaletbakanının hakimleri kolundan tutup, HSYKBaşkanvekili’ne getirmesine hiç itiraz etmiyorsunuz da, onlarca yıldır mevzuatta yer alan “Adaletbakanı, HSYK’nın doğal üyesidir” kuralına karşı çıkıyorsunuz!
Adaletbakanı CHP’li olursa, başınızın üstünde yeri var!
Bakanlık koltuğunu bırakalı yıllar olsa bile, önünde eğilir, saygılar sunarsınız.
Ama Adaletbakanı, CHP’li değilse, “Ne işi var canım HSYK’da” dersiniz..
Böyle sığ bir mantık olabilir mi?
Böyle açık bir çelişki ile, yargıçlık yapılabilir mi?
Hani örnekler birer tane olsa..
“Emine Hanım atlamış” diyeceğim..
Ama Emine Hanım’ın verdiği, kendi lehine görünen örnek, tek bir tane. Emine Hanım’ın vermek istemediği, gözlükleri ile de göremediği örnekler ise, onlarca..
Zaten kendisi de söylüyor Emine Hanım: “Tutuklamaları kaldıran hakimlerimiz çete suçlaması ile karşı karşıya kalıyor.”
Peki o hakimlerden bir kısmı, çete üyesi sanıklarla lokantalarda görüşmediler mi?
Söyler misin Emine Hanım, görüşmediler mi?
Görüştülerse, “çete suçlaması” yapılmayacak da, ne yapılacak Emine Hanım?
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT