Eline, Emeğine, Yüreğine Sağlık Bradley Manning
WikiLeaks ABD tarafından “Terör Örgütü” ilan ediliyormuş…
Hani basın özgürlüğü vardı?
Evet ya, hani hiç kimse basın özgürlüğünden bahsetmiyor?!
Şaşkınlıktan olsa gerek, hiçbir gazeteci, yorumcu/analist henüz Wikileaks vakasını basın özgürlüğü meselesiyle özdeşleştirerek ele almadı…
Gerçek gazetecilerin bu olaya gıpta ile bakmaları gerekmiyor muydu?..
Bu türden bilgilerin binde birine sahip olup bunları birilerinin lehine, diğerlerin aleyhine piyasaya süren adamlara küresel (ve yerel) egemenler ödül üstüne ödül vermiyorlar mıydı? İyi, başarılı, acar gazetecilik denen şey de büyük ölçüde bu değil miydi?
Ne farkı var? Ha ajanın, diplomatın, bürokratın biri size bilgi sızdırmış, siz de bunu alıp kullanmış ve başarılı gazeteci ilan edilmişsiniz, ha hacker’ın biri bu bilgilere direkt ulaşmış.
Demek ki gerçek basın özgürlüğüne inananımız az. Normaldir; çünkü gerçek basın özgürlüğü için önce beyinlerin özgür olması gerektiğini öğretmekte bu olay… Ama anlayana…
Basın dediğin 4. kuvvetti ya; bu da ne ola ki?
Bu özgürlük çok fazla. Çünkü egemenlere dokundu. Egemenlere korkusuzca dokunmaya gör. Kesin birilerinin adamı/maşasısındır. Gerçekten özgürce ve muhalifçe bir şeyleri ifade etmen mümkün değildir. Nereden mi biliyorlar? Çünkü kendileri öyle!
Beyni özgür olmayanın bu kadar cesareti de olmaz değil mi? Özgürlük cesaret getirir ama gerçek cesaret. “Mış” gibi yapmaz.
23 yaşında bir genç, sevdiklerinden ayrılıp binlerce kilometre öteye terörist avlamaya gidiyor. Vatanı, bayrağı, devleti için, sevdiği insanlar için, bütün ABD vatandaşları için. O böyle hissediyor; çünkü böyle eğitildi, endoktrine edildi. Çevresindekilerin içine kapanık diye nitelendirdikleri bu genç, bir bakıyor ki; çok sevdiği devleti Irak’ta iğrençliklere, zulümlere, insanın kanını donduran vahşiliklere imza atıyor. Ve gencimiz bütün bu yaşadıklarının ardından insanlığını hatırlıyor, önüne gelen belgeleri okudukça fıtratına yöneliyor!... Olamaz mı? Binlerce ABD askeri arasından birkaç tane vicdanlının çıkıp suçsuz insanların intikamını almak üzere ahdetmiş ve elindeki imkânları buna sevk etmeye karar vermiş olması mümkün değil mi? Bence Wikileaks olayı patladığından beri ortaya atılan ihtimallerin hepsini yerle yeksan edecek bir makuliyete sahip.
Fıtratının sesine kulak veren genç arkadaşımızın teknolojinin imkânlarıyla bütün insanlığa faydalı bir iş ortaya koymak istemiş olmasının garipsenecek ne yönü var?
Daha neler göreceğiz? Günden güne büyüyen/büyütülen teknolojinin kimin elinde olursa olsun insan beyni, kalbi ve fıtratından daha üstün olamayacağının en güzel örneklerinden birini teşkil etmekte bu olay. Ava giderken avlananların hikâyesini sunmakta bizlere.
Bu teknolojiyi üretenler değil mi ki bütün dünyayı kendi kontrollerine almak için bunu üretmişlerdi. Hesap edemedikleri nokta, bu teknolojinin geliştirilmesi için yetiştirdikleri gençler arasından da pekâlâ vicdanının sesini dinleyenler, kapitalizmin kölesi olmaktan çark edenler, egemenlerin oyunlarını mazlum insanlar lehine başlarına geçirmek isteyenler çıkabilir. Çıkıyor da!
Bizim itikadımıza göre bundan daha doğal, daha makul, daha gerçekçi olan ne var? Fıtratı yaratan Allah ise eğer; yeryüzünde Allah’ın bizim bilmediğimiz orduları var ise eğer; Allah’ın tuzağı bütün tuzaklardan üstün ise eğer; bu bazen Yahya Ayyaş ile olur, bazen Rachel ile, bazense Bradley ile… Hatta bazen Siyonistlerin yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları planlar ile…
Bizimkiler maalesef hâlâ aynı telden çalıyor; bozuk plak gibi: “ABD kendisi sızdırmış olamaz mı?” mırıldanmalarına “Bu büyük ihtimalle İsrail’in işi!” tespitlemeleri ekleniyor… Öyle ya, ikisi de büyük güç; onların haberi olmadan kuş uçar mı? Uçak uçtu, kuş niye uçmasın!!
“Bu kadar güçlü ve tek elden kontrol edildiği düşünülen internet ağına da ne oldu böyle? Mutlaka bunların arkasında bir güç vardır. İsrail’le ilgili belgelerin azlığına bakılırsa bu İsrail’in işi olsa gerek!” diyenlere şaşmamak elde değil! Hani şu 3 haftadan fazla savaşamayan, darbe olsun, TSK müdahale etsin diye ağlama duvarında pinekleyen İsrail gün gelip yerin dibine geçse, bunlar oraya inip “İsrail’in yerin dibine inme amacı ne acaba?” diye soracaklar…
Velhasıl-i kelam, biz şaşırmadık ama şaşıranlara iki çift sözümüz vardı, onu edelim istedik…
El emeği, göz nuru bir iş becermiş 23 yaşındaki arkadaşımız ve onun emeklerini boşa çıkartmayan site yöneticileri…
Eline, emeğine ve de yüreğine sağlık Bradley Manning!
YAZIYA YORUM KAT