1. YAZARLAR

  2. Merve Şebnem Oruç

  3. Eid Mübarak Etiyopya
Merve Şebnem Oruç

Merve Şebnem Oruç

Yazarın Tüm Yazıları >

Eid Mübarak Etiyopya

06 Ekim 2014 Pazartesi 17:47A+A-

Addis Ababa'dan ayrıldıktan sonra geceyi geçirmek için durduğumuz Langano Gölü'nün kenarındaki konaklama noktamızdan istemeyerek ayrılıp yola düşüyoruz. Yağmur altında zifiri karanlıkta görmediğimiz müthiş güzellik bizi sabahın ilk ışıklarıyla karşılayınca doyamadığımız manzaradan ayrılmak zor geliyor ama acele etmemiz lazım. Bugün Kurban Bayramı'nın birinci günü...

Oromiya'nın Hurufa Lole bölgesine doğru yola koyuluyoruz. Yolumuz boyunca dizilen evlerinden en yakındaki bayramlaşma alanına doğru yürüyen halk en güzel kıyafetleri içinde araçlarımıza el sallıyor. Hurufa Lole'nin Adami Tulu köyüne varışımız kısa sürüyor. Fatıma Zehra Camii'nin bahçesinde çimenler üzerinde bizi rengarenk bir kalabalık bekliyor. Kırmızılar, sarılar, yeşiller, en canlı renklerle bezenmiş kıyafetler içindeki halkın arasına karışıyoruz. İmam bayram namazını kıldırıyor.

Hava 30 derece civarı... Addis Ababa'daki 25 dereceden sonra sıcak, Afrika için beklenmeyecek kadar serin. Ve Etiyopya insanı şaşırtacak kadar yeşil. Yeşilin binbir rengi masmavi gökyüzünün altında size 'Acaba Yeni Zelanda'da mıyım?' dedirtiyor. Burası tüm Afrika'yı doyurabilecek kadar doğal zenginliğe sahip aslında.

Bir ağacın altına oturuyoruz. İHH İnsani Yardım Vakfı (İHH) üzerinden Etiyopya'ya kurban bağışı yapan gönüllülerin kurbanlarının bir kısmı burada kesilecek ve dağıtılacak. Muhammed Nadisso, İHH'nın Etiyopya'daki partner kuruluşu Charity and Development Association'ın (CDA) başkanı bizi ahaliyle tanıştırıyor. Muhammed Gaş (Bey) İHH Başkanı Bülent Yıldırım'a o kadar benziyor ki, tevafuk insanı şaşırtıyor.

Cami bahçesindeki halk bize ekmek, süt ve helva ikram ediyor. Tadı bizim un helvasına benzeyen helvalarının adı, İmam-ı Azam helvası. %80'i Müslüman olan Oromiya halkının helvasından camisine, değer verdikleri her şeye önemli İslami figürlerin ismini vermişler.

Ağacın altında yanına oturduğum amcanın adı Boso Mudde. Krem rengi uzun elbisesinin içinde uzun boylu güzel yüzlü Boso Mudde, sonradan öğreniyorum ki 125 yaşında. Yaş ortalamasının 44 olduğu Etiyopya'da 125 yaşında biriyle karşılaşmak, 'Etiyopya'da beklenmedik olanı bekleyin' cümlesini hatırlatıyor bana.

Binlerce kabilenin olduğu Etiyopya'da 80'den fazla dil konuşuluyor. 'Fakir' ve güzel Afrika kültürünün ne kadar zengin olduğunu gösteren ve düşündüren bir durum. Boso Mudde 5 dil biliyormuş. Etiyopya'da en çok konuşulan iki dil olan Oromik ve Aramik, Somalice, Arapça ve İtalyanca. Boso Mudde İtalyanlar burayı ilhak etmeye çalıştığında askermiş. O yıllarda öğrenmiş İtalyanca'yı. 125 yılı devirmiş Boso Mudde katarakt düşmüş gözleriyle gülümseyerek anlatıyor hikayesini. Maalesef 11 çocuğundan 3'ü hayatta kalabilmiş.

Göğsümün üzerinde Afrika'da daha önce de hissettiğim boşluk. Acı vermeyen, sadece boş hissettiren boşluk. Yokluğun ortasında olmaktan kaynaklanan eksiklik değil bu. Hayatında ne çok gereksiz şey olduğunu, aklında, kalbinde ne kadar gereksiz düşünce, his taşıdığının farkına varmaktan kaynaklanan hafiflemişlik hissi. Bir süredir her gün dilimden düşen 'nafile' kelimesini bu yazıyı yazana kadar hatırlamıyorum bile. Her gün dünyayı kurtaracağını düşünerek yazıp çizmek mi, yoksa İHH'nın ve gönüllülerinin yaptığı gibi yardım edebileceğin kadar insana yardım ulaştırmak mı?

Çocukların heyecanlı seyirleri ve tekbirler eşliğinde kurbanlar kesiliyor. Ahali birbiriyle bayramlaşıyor. Vedalaşarak yola koyuluyoruz. Shalla-Abayata Ulusal Parkı'nın içinden geçiyoruz. Çevremizde ceylanlar, devekuşları, yaban domuzları... El değmemiş Shalla Gölü'nün kenarında bizi flamingolar ve siyah güzel çocuklar karşılıyor. Üzerinde paramparça bir eşofman olan çocuk gözüme ilişiyor, adı Muhammed. Bir altındaki yırtık pırtık eşofman altına bakıyorum, bir de üstündeki 'Obama' yazılı tişörte. 24 saattir telefonumuz yok, internetimiz yok. Üçüncü Dünya Savaşı çıkmış olsa haberimiz olmayacak ama Obama'nın adı karşımızda.

Awasa'ya geçmeden önce Shashemene'ye geliyoruz. İlk günün ikinci kurbanı burada kesilecek. İHH'nın yaptırdığı ve 25 Ekim'de açılışı yapılacak olan Bursa Emir Buhari Camii'nin bahçesinde keskin bıçak beklerken camiden tekbir sesleri geliyor, kapının önünde kalabalık. Ben internet bulup yazımı gönderebilir miyim diye düşünürken kapının önünde evine götüreceği eti bekleyenlerin sayısı artıyor. Açların, fakirlerin, sakatların sayısı artıyor, yetimlerin sayısı artıyor. Et yetmeyecek endişesi basıyor. Dünyayı kurtaramıyorsun, tüm çıplakları giydiremiyor, tüm açları doyuramıyorsun.

Zihnimde düşünceler, kulağımda gökyüzüne yükselen tekbir sesleri... Güneş batarken kurbanlar kesiliyor.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT