1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Eğitim ile hiçbir alakaları yok, işleri güçleri yasakçılık!
Eğitim ile hiçbir alakaları yok, işleri güçleri yasakçılık!

Eğitim ile hiçbir alakaları yok, işleri güçleri yasakçılık!

Eğitim öğretim deyince akla gelen milyonlarca kavram, bilgi, pratik varken bazılarının aklına ise sadece yasakçılık ve despotluk gelmektedir.

21 Eylül 2022 Çarşamba 10:30A+A-

Hamza Tezkorkmaz / HAKSÖZ HABER

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) geçtiğimiz günlerde iki karar alarak, eğitime olan yaklaşımını herkese açıkladı ve laik Kemalist despotizmin saplantılı kodlarını tekrardan deklare etti. Eğitim öğretimi bir kıyma makinesi misali “öğütüm mekanizması” olarak görenlerden de farklı bir şey beklemediğimizi başta belirtmiş olalım…

Şurası çok açık ki Cumhuriyet döneminin, “halka rağmen halk için” anlayışının şekillendiği en önemli kurum Milli Eğitim Bakanlığıdır. Dindar halkın geleneksel dindarlık anlayışından dahi rahatsız olan ve bunu yok etmek için organize edilen bakanlık, ne yazık ki bugün hala o ilkelerden tam anlamda kurtulmuş değil.

Eğitim-İş sendikası geçtiğimiz gün yayınladığı MYK kararıyla yasakçı zihniyetini ve İslam düşmanlığını bir kere daha gösterdi. “Üyelerinin dinsel, mezhepsel, etnik ve feodal simgeleri ifade etmeyen, mesleğe ve görevin gereklerine uygun çağdaş kılık-kıyafet tercihlerini özgürce yaparak kamusal hizmet vermeye devam etmelerine oy birliğiyle…” ifadelerinin yer aldığı karar metni 28 Şubat sürecindeki gibi dindarlara açıktan nefret kusamamanın ıstırabıyla yazılmışa benziyor.

basliksiz-106.jpg

Eğitimci sendikası olmayı eğitim ile ilgilenmek için değil despotizmin kılıcı olmak olarak gören sendikanın, eğitim ile ilgili onlarca sorun varken, yeni eğitim öğretim yılının başında sadece “kılık kıyafeti” dert edinmesi Kemalist otoriterliğin bariz örneği olarak sunulabilir. Bununla da kalmayan sendika 1. Meclisten Anıtkabir’e kadar yürüyerek öğretmenlik kanununu protesto edeceğini açıklamış.

Bu iki açıklamada net olarak göstermektedir ki sol-Kemalistler “çağdaşlık ve laiklik” sopasıyla dini ve toplumsal değerleri keyfe keder bir şekilde yok saymaktadırlar. Hatta bu kesimler geçmişte olduğu gibi ellerine bir imkân geçtiği takdirde tekrardan yasakçı kimliklerine hızlıca döneceklerdir. Başörtüsünü dini vecibe olarak görüp saygı duymak yerine bugün hala "dinsel, mezhepsel, etnik ve feodal" simge şeklinde niteleyip kategori dışı ilan etmeye çalışmak açıkça İslam düşmanlığıdır!

Ne yazık ki AK Parti hükümeti de 20 yıllık iktidarının uzun bir döneminde hesaplaştığı bu zihin tutulması ile ilgili mücadeleyi kurumsal bir planda değil başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere şahıslar üzerinden yürüttü. Bu süreci baştan sona yönetmesi gereken en önemli kurum olan MEB ise eğitim öğretimi Kemalist içeriklerden, mevzuatlardan ve müfredattan temizlemek yerine yeni binalar, akıllı tahtalar vb. ile 20 yılını özünde boşa harcadı.

Bugün de Kemalist despotizme hiç dokunmadan, meslek liselerindeki üretim ve 12 yıllık zorunlu eğitim anlamsızlığı yetmezmiş gibi okul öncesini de zorunlu yapmak üzerine kafalar patlatılmaktadır! Ruhu, özü önemsemeden yapılan bu çalışmalar iyi niyetli bile olsa Kemalizm’e askerler yetiştirmeye devam etmektedir. Kemalist müfredat değişmeden atılacak her adım Eğitim-İş gibi İslam düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektedir! Anlayana sivri sinek saz, anlamayana…

HABERE YORUM KAT

2 Yorum