Modern eğitimin tarihi arka planına değinerek sözlerine başlayan Mustafa Kerim Üngör, sanayi devriminden sonra şekillenmiş olan modern eğitim, ders başlama ve bitirme zili, mecburi kıyafet, not sistemi gibi bazı uygulamaların o dönemin yansımaları olduğunu söyledi. Öğretmenin verili müfredata sadık kalarak öğrencilerini eğittiği modern eğitim, belirlenmiş kanunlar, ulusal değerler, semboller ve tarihi üzerine kurgulanmıştır

Oysa hayatı yöneten ve yönlendiren eğitim, din ile iç içe, ahiret temelli bir bilgi birikimidir. İnsan yaratıcıyla, kendisiyle, toplumla, tabiat ve eşya ile ilişkisini düzenler. Emanet bilinci ve hesap verebilir bir hayatı önceller.

İnsanların maddi ve manevi ihtiyaçları olduğunu, modern eğitimin maddi ihtiyaçları öğrettiği, ancak manevi yönününse eksik kaldığına değinen Davut Demirbaş, oysa eğitim beşikten mezara kadar bir süreçtir. Sadece okullarda verilen eğitim yeterli değildir, bu anlamda anne babalara ve sivil topluma çok büyük sorumluluklar düşmektedir.

Klasik eğitim ile ve modern eğitimin arasında ki farka dikkat çekerek, öğretmenin aktif olduğu eğitim modelinin klasik, öğrencinin aktif olduğunsa modern eğitim olarak tanımlandı. Öğrenmek için talep etmek gerekir o yüzden önceden öğrencilere talebe deniyordu. Mevcut eğitim modeli matematik, fizik, kimya gibi temel bilimleri verilirken, manevi yönü zayıf kalmaktadır. Allah’a kul olmanın bilincinde, değer temelli, ümmet bakış açısını sahip bir model geliştirmek gerek. Bu anlamda imam hatipler, Kur’an kursları, seçmeli Kur’an ve Siyer dersleri gibi kazanımlar değerlendirilerek, çocuklarımızı yönlendirmeliyiz.

Program soru, cevap ve katkıların ardından sona erdi…