“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan, fakiri yedir, yetimin başını okşa...”
Beyzanur Yılmaz, kurban ile infak ilişkisi üzerinden ibadetlerin insani hasletleri nasıl inşa ettiğini inceliyor.
Beyzanur Yılmaz / Düşünce Günlüğü
Kalbin manevi onarımı: Kurban ve infak
“Veren el, alan elden üstündür” diyor güzel ahlak timsali kutlu nebi Hz. Muhammed (sav)…
Verici olmak, belirli seviyede ifa edildiği takdirde bizi iyi hissettiren ve bir bakıma ruhumuza küçük onarımlar yaşatan önemli bir eylemdir. Dinimizdeki emir ve öğretilerin çoğu esas itibarı ile zihinsel, ruhsal ve bedensel minvalde hayat motivasyonunu ve dengesini sağlamamızda bizlere birer yol gösterici olan ve örnek teşkil eden önemli nasihatlerdir. Bu doğrultuda Allah herhangi bir şeyi muhkem ve müteşabih nitelikte belirtiyor ise buyrulanda mutlaka bir hikmet ve fazilet olduğu bilincinde yaşamak ise bizlere düşen mühim bir görev olmakta. Çünkü felsefi düzlemden de bakacak olursak; Bizi Yaratan Yüce Allah, yarattığı varlığı en iyi bilen olarak bizler için en güzeli ve en doğru olanı bilerek o tarafa yönlendirmekte. İşte bunlardan bir tanesi de psikolojik temelde belirli ve makul seviyede gerçekleştiği takdirde bizlere iyi gelen eylemlerden biri olan vericiliğin, dini ve manevi boyutunu içeren yönü: İnfak etmek.
EN GÜZEL VESİLE
Dinimizde önemli bir yere sahip olan ve yardımlaşmanın dinî-ahlâkî bir terim olarak kullanıldığı infak kavramı, “Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunması” demektir. Bu bakımdan infak, farz olan zekât ibadeti ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir. Aynı zamanda amel-i sâlih olan Ramazan fitreleri, sadakalar, sadaka-i cariyeler, yardım amaçlı kesilen kurbanlar da dini ve manevi birtakım yardım faaliyetleridir. Gelgelelim şu günlerde idrak ettiğimiz Kurban Bayramı da Allah’ın rızası için kurban ettiğimiz hayvanların etlerinden nasiplenmesi için infakta bulunduğumuz yahut bulunacağımız ihtiyaç sahiplerini sevindirmek de bayram sevinicini ikiye katlayan ve kalbimizi tasfiye eden güzel bir vesile…
SEVGİ İLMEĞİ
Yardıma muhtaç kimselere maddi ve manevi dokunuşta bulunmak, onların yüzlerini biraz da olsa gülümsetebilmenin gönlümüze yaşattığı o mukaddes duygunun güzelliği belki de paha biçilemez nitelikte… Bu duyguyu bizlere özellikle hatırlatan dini ve manevi değerlerimizden biri olan bayramlardan Kurban Bayramının bizleri infak etmeye sevk edici yönü ile hem kendimiz hem de bayram yapmak isteyip de yapamayan muhtaçlar nezdinde toplu bayram yaşatması, bizlerin bu mukaddes göreve verdiği ehemmiyete bağlı…
Çünkü İslam Medeniyeti sevgi temelli bir medeniyet olup, icra ettiğimiz kurban ibadeti, bu sevgi medeniyetinin temel unsurlarından biridir. Toplumsal anlamda birlik ve beraberliği dokuyan bir sevgi ilmeği olan kurban, başta Allah olmak üzere insan ve hayvan sevgisini gönüllerimizde inşa etmektedir.
RUHA ŞİFA
Aynı zamanda icra edilen ve farz olan hac ibadetinin yerine getirildiği bu mübarek zamanda Allah yolunda feda edilen kurban, O’nun yolunda infak etmek ve paylaşmak duygusunu bizlere tekrar tekrar hatırlatan kurulu bir alarm niteliğindedir. Nitekim Hz. Muhammed (sav) kalp tasfiyesi ve kalbimizdeki manevi onarımı adına infak ibadetinin önemine dikkat çekmiştir;
“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan, fakiri yedir, yetimin başını okşa..” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 263)
Yine Mevlâna gidenin çok şey getirdiğine dayalı olarak vericiliğin manen gönle getirdiği şifayı şu sözü ile bizlere aktarmaktadır;
“Şunu iyi bil ki, bedenden, maldan, mülkten kaybetmekte, ziyâna uğramakta ruha fayda vardır; onu vebâlden kurtarır. Mal; bağışlamakla, infâk etmekle, görünüşte elden çıkar gider ama, onu verenin gönlüne yüzlerce manevi hayat gelir.”
Bizlere adeta manevi bir onarım yaşatan infak ibadetini Kurban Bayramı’nda en anlamlı şekilde yaşayabilmek ve gönüllere dokunabilmek temennisi ile şimdiden hayırlı bayramlar diliyorum…
HABERE YORUM KAT