Düzce’de "Kur’an ve Hayat İlişkisi” Konferansı
Düzce’de faaliyet gösteren Kalem-Der’in bu hafta sonu konuğu Hamza Türkmen’di.
Türkmen “Kur’an ve Hayat İlişkisi” başlıklı konuyu anlattı. Konuşma başlamadan önce iki İmam Hatip Okulu öğrencisi Kur’an ve mealini okudu. Ve konferans Dr. Şükrü Öksüz beyin sunumuyla başladı.
Hamza Türkmen, üzerinde konuşulacak konuyu, hem henüz Kur’an’ı bilmeyen ve gereğince iman etmeyen ve hem Kur’an’ı bilen ve iman ettiğini belirten kişinin perspektifinden ele alacağını belirtti. Zaten Kur’an’ın da ilk olarak “nas” diyerek insanı, Mekkeli müşrikleri, Ehl-i Kitab’ı veya Hanifleri muhatap aldığını hatırlattı.
Temyiz, ergenlik ve rüşd yaşının özelliklerinden bahseden Türkmen, hayatı sorgulama, algılama yaşında her insanın az veya çok hayatın anlamı, yaratılış gerçeği, sosyal ilişkilerin ölçüsü ve hayatın sonuyla ilgili merakları olduğunu belirtti. Hayatla ve gaybla ilgili meraklarımızın sınırlı insan aklıyla mı yoksa bu aklı ve bizi yaratan bir gücün fıtratımızı ve doğanın tabiatını en iyi bilen ve bize bildirmesi gereken ölçüleriyle mi kavrayacağımız sorusunun temel olduğunu söyleyen Türkmen, taklitçiliği aşan her rüşd yaşına adım atan kişinin bu sorular çerçevesinde düşünebileceğini hatırlattı. Ve Yasin Sûresi’nde belirtilen “Uzaklardan koşan gelen adam” gibi birileri bize Yaratıcının vahyini bir vesileyle ilettiğinde bize düşen bu iletiye dönüp bakmak olduğunu ve hayat imtihanının da bu hitapla sorumlu olduğunu belirtti.
Bize birisinin ulaştırdığı vahyi mesajda veya mesajlar arasında görürüz ki Rabbimiz bizi yarattı ve başı boş bırakmadı. Ve sonuç itibariyle gaybi, itikadi, sosyal, siyasi, ekonomik alanlarda ve ölüm sonrasıyla ilgili olarak da okuyalım, tahkik edelim ve bize iletilen mesaj Allah’tan mı değil mi diye akledelim diye hideyet kitabı olarak Kur’an’ı indirdi. O Kur’an ki elçi olarak kendisi aracılığıyla iletilen Muhammed’i (s) bile Sebe Sûresi’nde “durup, sözlerinde bir mecnunluk var mı?” diye bizi araştırmaya ve uyanık bir idrake davet ediyor.
Vahye kulak veren insanların Kur’an’ı bilme ve yaşamlaştırma örnekliğini Müzemmil ve Yusuf Sûrelerindeki bildirimlerden öğrendiğimizi belirten Türkmen, Resul ve Resulle birlikte olanların Kur’an’ı gecenin muhtelif vakitlerinde “tertil” ile nasıl okudukları ve yine Resul ve Resulle birlikte olanların bu bilgileri “basiret” ile diğer insanlara nasıl anlatıp vahye davette bulundukları keyfiyetini anlattı. Tertilen Kur’an okuma konusunun hem vahiyle bildirilen bilgi, emir ve yasaklar ve inanma-düşünme ölçülerini bilmek olduğuna; hem evrendeki ve sosyal-ekonomik, itikadi-siyasi olayları da vahiyle birlikte okumak olduğuna, vahyin inzal olduğu ortamdan örnekler verilerek açıklık getirildi.
Kur’an okuma keyfiyetinin hayattan, hayattaki itikadi, sosyal, siyasi, ekonomik sorunlardan kopuk olamayacağının belirtildiği konuşmada; aynı zamanda da gündemdeki sorunlara karşı vahyi hitabın çözümlerini veya bu sorunlara vahiyden anladığımız kadarıyla çözüm önerilerimizi gündeme getirmiyorsak, bildiğimizle amel etmiyoruz anlamının çıkacağı örnekleriyle vurgulandı.
Kur’an çalışmaları bizi şahid ve şehid bir muslih olarak örnek aldığımız Resulullah gibi içinde yaşadığımız yerel ve küresel cahaliyyeye karşı istişari temelde bir şüheda topluluğu haline getirmesi gerekliliği üzerinde duran Türkmen, insanları zulümattan nura çıkartmak için bir hidayet kitabı olara gelen Kur’an’ın talebelerinin de bu keyfiyet üzerinde olması gerekliliği çerçevesinde güncel örnekler verdi. İlk inzal olan ayetlere bile baksak Kur’an’ın yaşanan güncel sorunlarla irtibatlı olarak inzal olduğunu verdiği ayetlerle örnekleyen Türkmen, Kur’an çalışmalarımızın, okullarımızın veya halkalarımızın da yaşanan sorunlarla iç içe ve haksızlığa karşı “La” diyen bir tanıklık içinde eğitimlerini sürdürmeleri gereği üzerinde durdu. Bu konuda Tevbe Sûresi’nin 122. ayeti üzerinde yapılan statik ilim edinme konusundaki yanlış algılar üzerinde tahliller yapan Türkmen, şehitleşmenin ne demek olduğunu anlattı.
Program işlenen konuyla ve işlenen konuya bağlı olarak son dönemde Müslümanların gündeminde olan konuların soru-cevap şeklinde konuşulmasıyla son buldu.
HABERE YORUM KAT