Düşünüyorum da!
Yargıtay Başsavcısı, gazeteciler hakkında dava açacakmış.. Harika! Olaylar o kadar hızlı gelişti ki; yazılanların, söylenenlerin büyük bir bölümü halkın dikkatinden kaçtı.. Bu davalar açılacak olursa, halk söylenenleri, yazılanları, daha ayrıntılı ve isbatları, gerekçeleri ile, toplumun önde gelen aktörlerinin ağzından bir kez daha dinleyecek demektir.
Toplumun hafızasını yenilemesi ve olayların yeniden ve toplu bir şekilde değerlendirilmesi açısından bu çok önemli.. Başsavcı bunu mutlaka yapmalı.
Zaten bu işin sonunda ya bu kişiler berat edecek, ya da Türk Mediasının dörtte üçü, yazarların beşte dördü mahkûm olacak..
Hani bu iddianameye göre AK Parti kapatılacak olursa, Türkiye'deki, STK'ların beşte dördünün kapatılacağı, halkın % 80'inin mahkûm edileceği gerçeği gibi..
Eğer bu haber doğru ise, herhalde Başsavcı MHP için de benzer bir iddianamenin hazırlığına çoktan başlamış olmalı.. AK Parti, MHP ve DTP kapatılırsa; CHP iktidar, DSP ana muhalefet, oh ne ala memleket!
Bütün bunlar tamam da, bu kadar halkı hapsedecek hapishaneyi nereden bulacaklar.. En iyisi Konya ovasında temerküz kampı kursunlar.. O da tamam da, bu kadar halkı bir yere toplayınca bunları kim bekleyecek. İhtiyaçlarını kim karşılayacak. Nufusları yetmez. O zaman Karar: İrtica ve terör kapsamında değerlendiren AK Parti ve DTP ile paralel görüş ve eylem içinde olanların temerküz kamplarına toplanmasına, güvenlik için ülke dışından Laik yurttaşlar ithal edilmesine!
Başka ne yapacaklar ki!
Partileri, dernekleri, mediayı kapatacaksın, o zaman rahat edeceksin. İşte o zaman CHP iktidar olur. İşte o zaman Kemalizm kurtulur. İşte o zaman darbelerden nemalanan sermaye batmaktan kurtulur..
Tek Parti, iki dernek, iki gazete yeter de artar bile..
Artık Rusya, Suriye de olmaz. Küba'da da özgürlük sesleri yükselmeye başladı, Çin de olmaz. Kuzey Kore'yle, bir de Tunus'la ittifak kurulabilir.. Çad da olabilir.. Amerika kıtasından Panama, Balkanlardan Sırbistan filan, dört kıtada müttefiklerimiz var diye övünürüz işte.. Antarktika, Avustralya filan da eksik olsun.. Özgürlük, Demokrasi, İnsan Hakları, Hukuk devleti gibi gereksiz, anlamsız, saçma sapan şeylerden de halkımız kurtulur. Kemalizm bize yeter de artar bile.. Zaten Anayasa'daki şu Hukuk devleti kelimesini de çıkartmak gerek.. Devletçi, Halkçı, Laik, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, İnkılabçı olmak neyimize yetmiyor! İlham kaynağımız Hitler'in üstün ırk hayallerinin Almanyası, Musolini'nin terbiye diktatörlüğü, Yoldaş Stalin'in Halkçılığı olmalı. Bunlar şaka değil. CHP'nin hazırlattığı Cumhuriyet'in 10. Yıl Albümü'ne bakın.. Kartvizitlerine bile Führer yazdıracak kadar Alman hayranlarının işbaşında olduğu dönemlerde yaşananlara, Falih Rıfkı'nın Son Saatine, Herkesin birbirini Yoldaş diye selamladığı günlerin gazetelerine bakın.. Öyle ya; “Demokrasi irtica, Liberalizm uluslararası sermayeye kapı aralamak demektir.”
CHP ne Kurtuluş Savaşı'nı veren parti, ne de Meclisi açan hareket. Rol çalıyor.. Sivas ve Erzurum kongre zabıtlarına bakın (Ama bulamazsınız!! Hiçbir kurum ve yargı da bunun hesabını sormaz/soramaz!! Çünkü birilerinin yalanları ortaya çıkar..), en iyisi siz bildirilerine bakın. O da yeter! Ya da 1. Meclis kimlerden oluşuyordu ve nasıl açıldı. İşte devleti kuran ve Kurtuluş Savaşı'nı veren onlardı! O günlerde İstanbul'la yapılan yazışmalara bakın. Meclis Kürsüsü'nün arkasında ne yazıyordu; kapıda Ay Yıldızlı Bayrağın yanında asılı duran bayrak ne bayrağı idi; ona bakın...
Kurtuluş Savaşı'nda Mücahidlerin elinde yükselen bayrak, Cuma Camilerinin, Ulu Camilerin minberinde Kur’an-ı Kerim'in sarılı olduğu hangi bayraktı; ona bakın...
Baykal, hilafet fonunu yönetim, hilafetin mânâ ve mefhumuna sırtını dönmüş bir partidir.. Oysa devrim yasalarından hilafetle ilgili yasa, hilafetin mânâ ve mefhum olarak hükümet ve Cumhuriyet'in içinde mündemiç olduğunu söyler. O gün yapılan konuşmalarda ise, kuvvetler birliği olduğundan, hilafetin Büyük Millet Meclisi'nin içinde mânâ ve mefhum olarak mündemiç olduğunu yazıp söylüyorlardı. Mecliste bunu dile getiriyorlardı.
Şimdi bırakın hilafeti, Müslümanların dini sorumluluklarını yerine getirmeleri bile sorun ediliyor..
CHP bugünkü yaklaşımı ile kendini tüketiyor.
Bir darbe olup, ya da AK Parti kapatılıp CHP'ye iktidar şansı doğarsa bundan mutlu olacak mı? Halksız bir Halk Partisi. Yetmedi çetelerin, derin güçlerin oyuncağı bir parti. Halkın inancı, tarihi ve kültürüne karşı başlatılan, Hürriyet'in bir zamanlar manşetinden yankılanan “topyekûn bir savaş”ın Truva Atı olan bir parti.. O zaman Baykal bu kadar öfkeli konuşmalar da yapamaz. Yaptırmazlar. İki günde gider, yerine merkezden kripto biri gönderilir, böyle afralı-tafralı konuşma alışkanlığı olmayan.. Baykal'ın Beyaz Türklüğü de yetmez. Beyazın da beyazı var çünkü!!
Derin yapıda da derin tartışmalar yaşanıyor.. Tetikçiler bu tartışmalar arasında gerçeği sezmeye başladılar. Hem de o kadar alkol, hap, uyuşturucuya rağmen..
Bu işin Amerikan, İngiliz, İsrail uzantıları farkedilmeye başlandı..
Bu tartışmaların toplumun hafızalarına nakşedilmesi, bu yapının haksızlığını ve halksızlığının görülmesi için Yalçınkaya'nın açacağı dava önemli.
Eminim, Yalçınkaya birileri hakkında dava açacak olursa, Büyükşehirlerden ve Anadolu'dan yüzlerce yayın organı ve binlerce kişi daha kendisinin de aynı şeyi yazıp söylediği için bu davalara müdahil olması, haklarında dava açılmasını istemeleri söz konusu olacak..
Bakmayın bütün bu olanlara, her şeye rağmen güzel şeyler oluyor..
300 yıllık bir geçmişe dayanan, son bir asrın sıcak hesaplaşmalarının ardından, 2. Dünya Savaşı'nın soğuk savaş dönemi ile ilgili hesaplaşmalarının kolay olmayacağı açık bir gerçekti..
Zor bir süreç olsa da, sonuç şimdiden belli.. Bu süreçte kim nerede duruyorsa, söz ve eylemleri ile kendilerini ele verecekler..
Sonuçta Allah'ın dediği olacak. Şimdi de onun dediği oluyor..
Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez. Zulm ile abad olunmaz. Adalet mülkün temelidir.. Herkes yaptığının ve söylediğinin, yapması gerekirken yapmadığının, söylemesi gerekirken söylemediğinin hesabını verecek ve hiçbir şey gizli kalmayacak.. Herkesin bir hesabı vardır. Allah'ın da bir hesabı var. Sonunda galip olacak olan Allah'ın hesabıdır.. Allah, görür, bilir, duyar ve o hüküm sahibidir.. Güç ve kuvvet onundur.
Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da onların tuzaklarını kendi başına geçirmek için işlerini çeviriyor.. O, gecenin karanlığından aydınlığı çıkartandır.. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır..
Keşke birileri daha fazla bu kanlı oyuna alet olmasa. Keşke birileri bildiklerini anlatsa. Çünkü bu yapı, onların dünya ve ahiretlerini karartıyor. Korumaya çalıştıkları değerlere zarar veriyor, bu ülkeye zarar veriyor. Bu millete zarar veriyor. Bu, lanetli bir oyun.. Birileri bu milletin evlatlarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretiyorlar. Bunlar Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK'lar arasına yuvalanmış, siyasi emellerini MOSSAD ve CIA ile tevhid eden bir azınlık..
Bu oyun artık bitmeli!! Bu, en çok da bu kirli oyunu içinde yer alanların hayrına.. Keşke bunu anlayabilseler.. Selam ve dua ile.
Vakit
YAZIYA YORUM KAT