1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Dur bakalım mühendis efendi delillere karışma sen!
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Dur bakalım mühendis efendi delillere karışma sen!

29 Kasım 2011 Salı 05:57A+A-

 

Bugünden itibaren, yeni tartışma konumuz, “Balyoz Davası kapsamında Emekli Albay Hakan Büyük’ten elde edilen delillerin, aslında uydurma olduğunun, Boğaziçi Üniversitesi’nden alınan Teknik Bilirkişi Raporu ile tescillendiği” palavrasının pompalanması ekseninde olacak. “Ben Ergenekon yok demiyorum. Ergenekon var. Ama şu gözaltılar biraz ipin ucunun kaçtığını gösteriyor” diye söze başlayanların, nasıl büyük bir cevvaliyet içerisinde, bu pompalamaya sarılacaklarını göreceğiz..

Biri bırakacak, diğeri alacak sazı eline: “Bak Boğaziçi Üniversitesi’nden Bilirkişi Raporu’nda neler deniliyor.. Deliller uydurma imiş. Zaten Balyoz Davası’nın tamamı için, kahraman komutanımız Çetin Doğan, çok önceden söylemişti ya, ‘uydurma’ diye..”

Dünkü internet siteleri, “Bilirkişi: ‘Flash bellek’e müdahale var” başlığı ile çoktan başlattılar zaten bombardımanı!

Bugün de gazete ve TV’lerin, aynı başlıkla konuya müdahil olacaklarını göreceğiz..

Bu propaganda bombardımanı yapılacak da.

Acaba gerçekten böyle bir Bilirkişi Raporu var mı? Varsa neler içeriyor?

Önce bilirkişimizi tanıyalım..

Boğaziçi Üniversitesi’nde bir Prof.

Mesleği ne?

Biz lisans eğitimine bakıp söyleriz kişinin mesleğini.. Bu arkadaşın mesleği de, elektrik mühedisliği imiş.

Elektrik mühendisi profesörümüz, tutmuş “Flash bellek üzerine rapor” yazıp, bir de mahkemeye adeta akıl vermiş: “Dijital medyanın delil bütünlüğü ve sağlığı artık kaybolmuştur.”

İşte orada dur muhterem bilirkişi!..

Neyin “delil bütünlüğü”nü kaybedip, neyin kaybetmediğini, bırak da hukukçular tespit etsin.

Sen; teknik raporunu yaz, sonrasını hukukçulara bırak..

Değil mi ama?..

Yazmışsın zaten teknik raporunu..
Ne demişsin?

Rapordan aynen alıntılıyorum: “İçeriğinde 12 Mayıs 2009 tarihine ait bir gazetenin taranmış görüntüsü olan dijital bir verinin oluşturulma tarihi hiç bir şekilde 12 Mayıs 2009'dan önce, yani 19 Nisan 2007 olamaz. Yine içeriğinde 12 Şubat 2008 tarihli bir yazı olan dijital bir verinin oluşturulma tarihi hiç bir şekilde bundan önceki 19 Nisan 2007 olamaz.”

Çok güzel..

Bunu söylemek için, ODTÜ’yü bitirmeye gerek yoktu sanırım.

Sıradan bir mantık muhakemesi, zaten bir maddenin, meydana gelme tarihinden önceki bir tarihte oluştuğunun iddia edilmesinin geçersizliğini ortaya koyar.

Önemli olan, böyle bir bilgi notu varsa, bunun gerçekdışılığını tespit edip, nasıl yapılmış olabileceğini bulup çıkartmakta..

Niçin böyle yapıldığı hakkında makul izahlar yapabilmekte..

Bilirkişimizin anlattığı olayda, onun yapmadığı muhakemeyi biz yapalım. Deniyor ya, “Flash belleke müdahale var. 12 Mayıs 2009 tarihli gazetenin resmi, sanki 19 Nisan 2007’de taranmış gibi bir not var.. Bu teknik olarak mümkün değil.”

Evet mümkün değil.. Ama bunun anlamı, o delilin sonradan müdahale ile oluştuğu (kastedilmek istendiği gibi polisin oluşturduğu) anlamına mı gelir?

Yooo.

Polis de yapsa, sanık da yapsa, bilirkişi de yapsa, bir gazetenin üzerindeki tarihten önce, onun teknik kaydı yapılamaz..

Gazeteyi çıkaranlar bile, 10 gün sonrasının gazetesini şimdiden tahmin edemezler ki, bir de görüntüsü teknik kayda bugünden alabilsinler...

O zaman, böyle bir tarih farklılığı varsa, nedir bunun izahı?

Bilirkişimiz, genel bilgiler altında, bunu izah etmiş zaten: “Kullanıcıların göremediği, özel yazılımlarda bulunan, dijital dosya üzerindeki oluşturma, değiştirme, yazar bilgisi gibi üst veriler anlamına gelen meta data bilgilerinin dijital doküman CD-ROM, DVD-ROM gibi sadece okunabilen bir ortamda depolanmadığı sürece, dijital doküman için değiştirilemez bilgiler içermez.”

Eeee?

Dijital dokümanlar, değişmez bilgiler içermiyorsa, teknik kaydı yapan kimse, ya bilmeden, ya da kasten (ileride bir iş başımıza gelirse, böyle uyduruk iddialarla dikkatleri dağıtırız niyeti ile) teknik kaydı eski tarihli yapmış olamaz mı?

Tabii ki olabilir.

Ama bence, işin en mantıksız yanı; bir gazetenin eski tarihte teknik kaydı yapıldığı notunun, delil olarak hiçbir avantajı olmadığı halde, polisin yaptığının iddia edilmesi..

Sanık kafa karıştırmak için böyle bir tahrifat yapabilir de.. Bu tahrifatı polis niye yapsın? Ne faydası var ki, yapsın?

Hiçbir önemi yok, o gazetenin teknik kaydının ne zaman yapıldığının.

Ama şimdi, bir bardak suda fırtına koparacaklar..

Emekli albayın, duruşmada hakimin sorularına verdiği itiraf mahiyetindeki cevaplar gizlenecek.. Yerine “Flash bellekte sahtecilik” mavalları manşet yapılacak..

Tabii kamuoyu bu hikâyelere kanarsa!

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT