"Dünyevileşme/Geçici Olana Gönül Bağlama"
Akhisar özgür-der temsilciliğinde düzenlenen seminer programlarında Ali Soylu, "Dünyevileşme/Geçici Olana Gönül Bağlama" konusunu anlattı. Soylu özetle şunları anlattı:
"Dünyevileşme genel anlamda; dini düşünce ve uygulamaların anlam yitirmesi, Tanrı'ya, ahirete, ölüme vurgu yapmamak yani dinden bağımsız olmak anlamına gelir. Kur'an'da dünya; "yakın olmak" anlamına gelir. Dünya Kur'an'da ahiretten önceki bir yaşam dilimini ifade eder ve bu anlamda ahiretin de tarlasıdır. Dünyevileşme ise dünyalı olmanın, dünyada yaşamanın ötesinde ahireti görmezden gelen bir yaklaşımdır.
Allah (c.c.), dünyamızı tabiatı itibariyle güzel ve cazib yaratmış, mevki ve makamlara bir tatlılık vermiştir. Fakat dünyanın sadece güzel ve tatlı olması insanı kendine çekmeye yetmemektedir. Allah aynı zamanda insan fıtratında ona karşı bir meyil vardır. Dolayısıyla dünya, insanın hem sahip olma, haz alma duygularına, hem de başkalarına hâkim olma, yönetme arzularına hitap etmektedir. “Kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, güzel cins atlar, davarlar ve ekinlere olan istekler/arzular insanlar için süslendirilmiştir.” (Âli İmran 3: 14) ayeti ile “Dünya çekicidir, tatlıdır” (Müslim, Zikir, 99) hadis-i şerifi onun cazibedarlığını; “İnsanoğlunun bir vadi dolusu malı olsa ikincisini ister” (Müslim, Zekât, 117) hadisi de insanın meylini ve doymak bilmez arzularını ifade ediyor.
Allah Resulü (s.a.s.) ümmeti için bu mevzudaki endişesini şu hadisleriyle dile getirmektedir: “Korktuğum şeylerden birisi de benden sonra size dünya nimet ve zinetlerinin açılması (sizin de onlara gönlünüzü kaptırmanızdır.)” (Buhari, Zekat, 47; Müslim, Zekat 121-122)
Bu konuda zikretmemiz gereken başka bir hadise de şudur: Cizye tahsili için gittiği Bahreyn’den Ebu Ubeyde b. Cerrah’ın mühim mallarla döndüğünü haber alan Ensar’ın sabah namazını Efendimizle birlikte kılmak için geldiklerinde onlara söylediği sözler de yine Efendimiz’in ümmeti için en çok korktuğu şeyin dünyevileşme olduğunu göstermektedir. Namazdan sonra onlar huzuruna çıktıklarında şöyle demişti: “Öyle zannediyorum ki Ebu Ubeyde’nin bir şeyler getirdiğini haber aldınız. Sevinin ve ileride sizi sevindirecek şeyler bekleyin. Vallahi ben bundan sonra sizin hakkınızda fakirlikten korkmuyorum. Aksine sizden evvelki ümmetlerin önüne dünyalıklar serilip birbiriyle yarıştıkları ve onları helak ettiği gibi sizin önünüze de serilip çekişmenizden ve sizi de helak etmesinden korkuyorum.” (Buhari, Cenaiz 72; Menakıb 25; Müslim, Fezail 30-31)
Kur’an’a göre gerçek hayat, nihâi hakikatin kendisidir. Bu hayat, dünyâda anlamlandırılacaktır. Böyle bir varlık alanı, aşkın varlıkla bağlantılıdır. Sorun, “el-hayâtü’d-dünyâ”yı reddetmek değil, belki, din-dışılığı kutsadığı ve gönüllerde egemenlik yarışına giren, aşırı “dünyâ sevgisi” tutkusunu aşmaktır. Kur’an’da dünyâ hayatı ve metâının yerilmesi, onun, amacı dışında kullanılmasından dolayıdır. Yoksa dünyâ metâının hakkı veriliyorsa, bu övülmektedir. Seminer yapılan katkıların ardından sona erdi.
HABERE YORUM KAT