Dünyanın öteki ucunda, İmam Hatip modeline ilgi
Bruney’de günlük gazeteleri karıştırırken Borneo Bulletin’de yayımlanan (25 Şubat 2010) İmam Hatip okullarıyla ilgili bütün sayfayı kapsayan bir dosya haber, benim için süpriz olmuştu. Gazeteyi alıp çantama koydum.
Makaleyi Reuters için Simon Akam kaleme almış. Yazının başlığı; “A ‘model’ İslâmic education from Turkey?” (İslâmî eğitime Türkiye modeli?)
Yazıyı dikkatle okuyup birçok yerinin altını çizmiş, bir fırsatını bulup konu hakkında bir yazı yazmaya karar vermiştim. Nasip bugüne imiş.
İnternette küçük bir araştırma sonucu, başta Reuters haber ajansı olmak üzere dünyada (http://www.reuters.com/article/idUSTRE61N00O20100224) birçok önemli haber sitesi ve gazetenin bu makaleyi yayımladığını gördüm.
Borneo Bulletin de makaleyi, “Nasıl bir İslâmî eğitim?” o küçük ülkeyi de yakından ilgilendirdiği için yayımlamış. Yazıyı, İstanbul’daki Kazım Karabekir ve Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde çekilmiş başörtülü kız öğrenciler ile namaz kılan ve Kur’an tilavet eden erkek öğrenci fotoğraflarıyla süslemiş.
Fotoğrafın birinde de yazının içeriğine uygun mesaj özellikle verilmeye çalışılmış: Bir hoca, sınıf tahtasının önünde sunum yapıyor. Tahtanın üzerinde de laik cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi var. Haberin içinde de bu okulların laik ders müfredatıyla dinî ders müfredatını nasıl cem ettiği yorumu yapılmış.
Müslüman dünyanın en önemli sorunlarından birisi, kuşkusuz, “modern eğitimle dinî eğitimi” bir arada ve çatıştırmadan verebilmektir. Farklı ülkelerde farklı modeller denenmiş. Denenmiş modellerin istenilen neticeyi verdiğini söylemek ise çok zor.
Lâkin, bizde, ülkeyi kutuplara bölen İmam Hatip Liseleri bir model olarak dünyanın birçok ülkesinde son dönemde tartışmaya açılmış durumda. Pakistan ve Afganistan ülkeleri bakanlık düzeyinde İmam Hatip modeline ilgi duyduklarını açıkladılar.
Medreselerin modern eğitime karşı direnmesini ve Taliban liderlerinin önemli bölümünün medrese kökenli olmasını, medreselerin reform edilmesine gerekçe olarak öne sürüp duruyorlar. Bundan dolayı da alternatif bir model arayışı içerisine giriyorlar.
İkili diyaloglarımdan biliyorum, Arap âleminde de bu konuya ilgi duyanlar var. Başbakan Tayyip Erdoğan İslâm âleminde çok seviliyor. Karizmatik kişiliği onun hayatına, yetişme tarzına ve okuduğu okula ilgiyi artırıyor.
Birçokları bugünkü Türkiye parlamentosunun kompozisyonuna baktığında, başbakan, birçok bakan ve milletvekilininin bu okullardan yetişmiş olduğunu görüyor. Hükümetin başarısının arkasında bu okulların da bir payı olduğu kanaati böylece yaygınlaşıyor. Bütün bunlar bir araya geldiğinde bu okullar başarılı bir model olarak gözüküyor onlara.
Bruney’deki bir gazetenin İmam Hatip Liseleri’ni haber yapması bu ilgi sebebiyledir.
Biraz da bu ilgiyi bildiğimden, bu köşede, 1 ve 4 Kasım tarihlerinde İmam Hatip tecrübesinin Pakistan’a taşınması” başlıklı iki yazı kaleme almıştım.
2009 Ekim ayı sonlarında Başbakan Erdoğan Pakistan ziyaretinde bulunmuştu. Pakistan tarafının, ülkelerinde fanatizmin medreselerde yeşermesinden, terörün medreselerden beslenmesinden yakınıp, Türkiye'deki İmam Hatip Liseleri modelinden yararlanmak istediklerini başbakana ilettiklerini basından öğrenmiştik.
Başbakan da Türkiye'deki bu okulların dini eğitimin yanı sıra normal liselerin müfredatını da uyguladığını, böylece mezunlarının başka alanlarda da kariyer yapabildiklerini anlatmış, kendisini örnek vermişti.
Meseleyi o günlerde Erdal Şafak köşesine şöyle taşımıştı: “Bu açıklamalardan sonra Pakistan yönetiminin, hepsi de başına buyruk medreselerin yerine devlet denetimindeki din okulları sistemine geçmek için Türkiye'deki imam hatip liselerini yerinde inceleme isteği iyice pekişti.” (Sabah, 26-10-2009)
Türkiye’de bu okulları problem görenler, malum olduğu üzere, millet iradesinin güç merkezlerine yansımasını istemeyen devletin sert çekirdeğinde mukîm radikal laik aydınlanmacılar ile ikbal arayışındaki çevrelerdir.
Ancak, İslâm dünyası, bu okullara; “Acaba medrese-mektep çatışmasının önüne geçebilir mi? Hem dinî hem modern ilimlerde bir sentez oluşturulabilir mi?” arayışları nedeniyle alaka gösteriyor. Türkiye parlamentosunun milletvekili eğitim profili onlarda “olabilir” kanısını güçlendiriyor.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT