1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Dünya Trump'ın Amerika'sını neden boykot etmeli?
Dünya Trump'ın Amerika'sını neden boykot etmeli?

Dünya Trump'ın Amerika'sını neden boykot etmeli?

Bu varoluşsal bir krizdir. Washington'ın eski müttefikleri Trump'ın ekonomik saldırganlığına direnmek için bir araya gelmelidir.

13 Nisan 2025 Pazar 18:28A+A-

Richard Silverstein'ın MEE’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

 

Başkan Donald Trump yönetimindeki Amerika Birleşik Devletleri'nde beş yangın var. Faşizm yükselişte. Eğitim, sanat, kültür, bilim, sosyal refah, insani yardım ve sağlık sistemleri parçalanıyor. Gözlerimizin önünde 250 yıldır büyüyen bütün bir ulusal altyapı eriyor.

Kimse bunu durdurabilecek gibi görünmüyor. Direniş de nafile gibi görünüyor.

Senatör Chuck Schumer gibi Demokrat liderler Trump'ın yasama gündemi karşısında ölü taklidi yapıyor. Üniversite rektörleri ve mütevelli heyetleri korku içinde sinmiş durumda. Büyük hukuk firmaları Trump'ın yüzüğünü öpmek için sıraya giriyor. Teknoloji devleri sadakat yemini ediyor, kârlılıklarını kendi tüketicilerine tercih ediyor.

Yabancı öğrenciler gözaltına alınıyor ve toplama kamplarında kayboluyor. Federal yargı, Trump yönetimine karşı kararlar verdiğinde bile esaslı bir direniş göstermiyor.

Pek çok Amerikalı Trump'ın söylemini destekliyor. Karanlık prensi Elon Musk'ın yakıp yıkma taktiklerinin yaygın olarak onaylanmamasına rağmen onay oranları sabit kaldı. Amerikalıların yüzde 54’ü Trump'ın başkan olarak selefi Joe Biden'dan daha iyi bir iş çıkardığına inanıyor.

Trump uzun zamandır yakın müttefik olan pek çok ülkeyle ilişkileri bozdu. Grönland ve Kanada'yı işgal etmekle ve dünyanın en önemli nakliye yollarından birinin kontrolünü Panama'dan almakla tehdit etti.

Tarihi diplomatik anlaşmaları bir kenara itti ve yabancı şirketlere ve akademik araştırmacılara çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını bırakmaları, Amerikan pazarlarından ve araştırma işbirliklerinden dışlanmaları için zorbalık yapmaya çalıştı.

“Kurtuluş Günü” felaketi

Bir de gümrük vergileri var. “Kurtuluş Gününde” Trump, yabancı ithalatlara cezai vergiler getirerek uluslararası ticarete balta vurdu. Çin'den yapılan ithalat yeni gümrük vergisiyle ağır bir şekilde cezalandırılacak. Ancak bunlar seçici ya da hedefe yönelik vergiler değil; ABD'ye ihracat yapan hemen her ülkeye zarar verecekler.

Sonuç olarak piyasalar çöktü ve Trump'ın göreve başladığı ocak ayından bu yana 11 trilyon dolar kaybetti - bunun yarısından fazlası son birkaç gün içinde gerçekleşti. Tüccarlar bu durumu “katliam”, “kan gölü” olarak adlandırıyor.

Tüm bunlar ABD'nin üretim üssünü canlandırmak için umutsuz bir girişim. Bu ekonomik politika, yabancı ve yerli şirketleri ve tüm ekonomileri dize getirecektir. Sektörler daralabilir ve ortadan kalkabilir.

En savunmasız kesim olan işçi sınıfı hem yurtdışında hem de ABD'de işlerini kaybedecek. Geçtiğimiz ay Trump'ın testere ekonomisi nedeniyle 275.000 kişi işten çıkarıldı ki bu Covid-19 pandemisinden bu yana görülmemiş bir seviye. Trump'ın doğal müttefikleri olan zengin elitler ise bundan zarar görmeden kurtulacak. Hatta Başkan'ın yeni vergi politikası sayesinde büyük ödüller kazanacaklar.

Trump, nesiller boyunca kritik küresel güvenlik ve istikrar sağlayan askeri ittifakları terk etti. Avrupa'yı Rus tehdidiyle yüzleşmesi için yalnız bıraktı. 

Ancak federal gücün insafına kalmış yerel kurumların aksine, yabancı uluslar o kadar kolay zorbalığa uğramazlar. Harekete geçmek zorundadırlar. Direnmek zorundadırlar. Zorbalar başarılı olmak için korkuya, çıkarlarına ulaşmak için de güce güvenirler.

Bazı ülkeler en iyi çarenin teslim olmak ve bir anlaşma yaparak ABD ithalatına uygulanan gümrük vergilerini kaldırmak olduğuna inanıyor. Sözde rahatlamak için yalvarmak üzere sıraya giriyorlar. Ancak Trump'ın bir anlaşma yapacağına ve bu anlaşmayı koruyacağına güvenmek şüpheli bir önerme.

Dayanışma, bir zorbaya karşı en iyi silahlardan biridir - uyumlu, koordineli direniş. Zorbaya siz ve müttefiklerinizin birlikte ondan daha fazla güce sahip olduğunuzu gösterin, o da her zaman geri adım atacaktır.

Zorbaya karşı birleşmek

Bu karmaşık bir süreçtir. Avrupa hiçbir zaman tek bir sesle konuşmamıştır. Hiçbir zaman en yakın müttefikinin ve küresel gücünün ihanetiyle karşı karşıya kalmadı. Bazen çatışan çıkarlara sahip bu farklı devletler ortak bir amaç için birleşebilir mi? Bölgesel karar alma süreçlerinde Macaristan gibi inatçı devletleri bypass etmek için tarihsel uzlaşı protokollerini terk edebilirler mi?

Bu soruların yanıtları Avrupa'nın kaderi açısından hayati önem taşıyor. Eğer bu devletler başarısız olurlarsa, bazıları Trump'ın Grönland, Meksika ve Kanada'ya uyguladığı tehdidin aynısıyla karşı karşıya kalarak Rusya'nın vasalları (özellikle ortaçağ feodal sisteminde kullanılan bir terimdir. Bir kişi ya da devletin, daha güçlü bir otoriteye bağlı olduğunu ifade eder) haline gelme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.

Hitler'in Avrupa'yı fethinin ve faşizmi dayatmasının mirası bugün kıtayı gölgede bırakıyor. Bir kez olan tekrar olabilir.

Avrupa ve tehdit altındaki diğer devletlerin ellerinde birkaç güçlü direniş biçimi bulunmaktadır. Bunlardan biri Güney Afrika apartheid karşıtı hareketi ve Filistin direnişi tarafından geliştirilen bir araçtır: Boykot, Elden Çıkarma ve Yaptırımlar (BDS). Güney Afrika ve İsrail'i boykot etme çabaları adaletsiz ulusal sistemleri altüst etmeyi amaçlarken, ABD politikaları küresel çapta hasara neden olacaktır.

ABD yaptırımlarının hedefleri Amerikan hükümetine, şirketlerine ve üniversitelerine karşı bir BDS hareketi örgütlemelidir. Ayrıca Trump yönetimi yetkililerine de bireysel olarak yaptırım uygulamalıdırlar.

Dünya mümkün olduğu ölçüde ABD ürünlerini ithal etmeyi durdurmalıdır. Diğer ülkeler ABD'li siyasi liderleri dışlamalı, diplomatik ilişkileri azaltmalı, araştırma işbirliklerini ve kültürel alışverişleri sona erdirmeli ve finansal ağları kesmelidir.

Dünya, uluslararası para birimi olarak dolardan uzaklaşmalıdır. Bu tür bağları koparmak için alternatif kurumlar ve protokoller geliştirmeli, aynı zamanda aksaklıkları en aza indirmelidir. Dünya Trump'ı neden olduğu katliamdan sorumlu tutmalıdır. ABD'yi parya bir devlete dönüştürmeli, kendi yoluna gitmeli ve Washington'u geride bırakmalıdır.

Küresel piyasalar dünyayı birbirine bağlıyor ve bizi birbirimize bağımlı kılıyor. Ancak küreselleşme bir lanete dönüşmüştür: ağın bir üyesi ağdan çıkmaya ve onu yok etmeye karar verdiğinde, tüm sistem çökme tehdidiyle karşı karşıya kalır. Kalan üyeler kendilerini nasıl koruyacaklarına ve hayatta kalacaklarına karar vermelidir.

Eğer Washington'un eski müttefikleri uyum sağlamaz ya da direnmezlerse, Trump'ın içerideki düşmanlarına yaptığı ve Rusya'nın yapmakla tehdit ettiği gibi, hasımları onları teker teker ortadan kaldıracaktır. Bu varoluşsal bir krizdir. Liderlik ve kararlılık gerektirir. Dünya bu ülkenin aklını başına alması için dört yıl daha bekleyemez. Eğer beklerse, Rus tankları yakında Polonya ve Baltık ülkelerinden geçmeye başlayabilir.

ABD'yi terk edin. Ona hak ettiği gibi parya muamelesi yapın. Trump'a suçlarının bedelini ödetin. ZORBANIN KAZANMASINA ASLA İZİN VERMEYİN!

 

* Richard Silverstein, İsrail ulusal güvenlik devletinin aşırılıklarını ifşa etmeye adanmış “Tikun Olam” blogunu yazıyor. Çalışmaları Haaretz, Forward, Seattle Times ve Los Angeles Times'da yayınlanmıştır.

HABERE YORUM KAT