1. YAZARLAR

  2. Serdar Demirel

  3. Dünya Kupası ya da dünya kumarı
Serdar Demirel

Serdar Demirel

Yazarın Tüm Yazıları >

Dünya Kupası ya da dünya kumarı

07 Temmuz 2010 Çarşamba 11:01A+A-

2010 Dünya Kupası maçları başladığından beri bütün dünya halklarının ortak gündemini futbolun oluşturduğunu söylemek bir abartı olmasa gerek. İster Dünya Kupası’nda ülkelerini temsil eden millî takımları olsun, ister olmasın gündem her ülkede aynı.

Bu nasıl mümkün olmaktadır? Futbol bu gücünü nereden almaktadır? Sanırım futbol bu gücünü, dünyada en yaygın spor türü olmasına borçlu.
Bizler, Dünya Kupası organizasyonunu, katılımcı ülkelerin en iyi futbolcularını gönderdiği, en iyi futbolcuların bütün yeteneklerini sergiledikleri kolektif bir spor faaliyeti olarak biliriz. Her yıldız futbolcunun en iyi performansını estetik hareketler eşliğinde sergileme hayâli kurduğu bir arena diye düşünürüz.
Kazanmak için beden ve zihin gücünün sınırlarının aynı zaman ve mekânda zorlandığı centilmence yürütülen bir mücadele diye algılarız. Yetmedi, dünyanın en iyi teknik direktörlerinin en iyi futbolcular üzerinden stratejik ve taktik savaşı verdikleri matematiksel bir kurgu olarak da tasavvur ederiz.
Aklımıza Dünya Kupası denince ilk gelen şeyler bunlar. Ancak gerçek sadece bunlarla sınırlı değil. Çünkü Dünya Kupası salt bir spor faaliyeti değil. İşin içinde sporu da aşan, hele centilmenliğe hiç sığmayan nice olaylar var. Zaten bu da bizi ilgilendirmiyor, değil mi?
Daha maçların başlamasına birkaç gün vardı, uluslararası haber kanallarında birkaç satırla yer verilen bir detay gözüme çarpmıştı. Habere göre, Güney Afrika’da maçların oynanacağı şehirlere 1 milyon kondom gönderilmişti. AIDS’in yaygın olduğu bu ülkede HIV virüsünün bulaşmasını önlemek için seks sektöründe kullanılmak üzere. Futbol dolayısıyla organize edilen ve adına eğlence denilen fuhuş, bir business sektörünü işaretliyor.
Sözü asıl beni dehşete düşüren kumara getirmek istiyorum. Ne yazık ki, centilmen rekabetin “iyi oynayan kazansın” prensibi, madalyonun öteki yüzünde “iyi tahmin eden kazansın”a dönüşüyor. Bir yüzünde spor, diğer yüzünde kumar var.
Dünya Kupası’nda oynanan maçlar üzerinden dünyanın en büyük kumar organizasyonu gerçekleştiriliyor. İnternet üzerinden kurulmuş özel sitelerde dünyanın her tarafından katılımın gerçekleştiği kumar oynatılıyor.
O gün oynanacak maçı hangi takım, kaç skorla kazanacak? Golleri kim atacak? Bunlar üzerinden kumar oynatılıyor. İş o derece ileriye götürülmüş ki, bir maçta hakemin kaç kırmızı kart, kaç sarı kart göstereceği, kaç korner ve taç atışının yapılacağı gibi futbolla ilgili her şey bahis konusu yapılmakta.
Kimsenin kimseyi görmediği sanal bir ortamda oynanıyor kumar. Çinli Türk’e, Arap İngiliz’e, Fransız İspanyol’a, siyah derili beyaz deriliye, doğulu batılıya, güneyli kuzeyliye karşı bahse tutuşmakta...
Sanal âlemde Dünya Kupası üzerinden dönen paranın miktarını benim ne bilmem ne de tahmin etmem mümkün. Ama çok büyük paraların döndüğüne kuşku yok.
Çoğumuzun sandığı gibi Dünya Kupası dört yılda bir tanıklık ettiğimiz ve futbol estetiğinin zirve yaptığı salt bir spor müsâbakası değil, bunu görmek gerek.
Futbol, kitle ilgisinin dünyanın her tarafında yüksek olduğu bir spor. Kitle ilgisinin bu derece yoğun olduğu bir faaliyete elbette siyaset de, fuhuş da, kumar da karıştırılır.
Kitle ilgisinin çok yüksek olduğu yerde ise reklam, reklam ve kitlenin olduğu yerde de siyaset eksik olmayacaktır. Futboldan anlamayan, belki de hoşlanmayan birçok siyasetçi, futbolun sırtını dayadığı kitle ilgisinden dolayı futbolla ilgilenmektedir.
Birçok ticarî kuruluş futbolun reklam gücünden pay almak uğruna futbola yatırım yapmaktadır. Popülizmi ekmek kapısı addedenlerin futbolla ilgilenmesi, ilgileniyor gözükmesi anlaşılır bir durumdur.
Ancak kumarı aynı kategoride tutmamak gerekir. Üretmeden kazanmayı vaadeden kumar, toplumu içten çürüten en önemli etmenlerden bir tanesidir.
Sözün özü şu ki; sporun ve özelde de futbolun sağlıklı yaşamayı, kolektif mücadele ruhu aşılamayı, çalışkanlığı artırmayı hedefleyen karakterinin, toplumların üretmeden sahip olma duygusunu ve dolayısıyla üretimsizliği ve tembelliği kamçılayan kumara payanda kılınmasına esefle tanıklık ediyoruz.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum