Dün HSYK, bugün Başsavcı..
Savcılar, düne kadar; vazifelerini yapmadıkları takdirde görevden alınırlardı.
Şimdi devir değişti. Artık, vazifesini yapan savcıları görevden alıyorlar.
Gerçi klasik anlamda görevden alma değil bu..
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi savcılarından ikisinin, sadece Balyoz soruşturma dosyası ile ilgili olarak, yetkileri alınıyor...
Gerekçe de, dün birçok ilde eşzamanlı olarak başlatılan Balyoz soruşturmasının 3. dalga gözaltıları..
Gözaltılardan hemen sonra, İstanbul Başsavcısı AykutCengiz Engin, iki savcının görevden alındığını açıkladı.
Erzurum’daki savcıların yetkilerini, HSYK geri almıştı.
Şimdi iş; başsavcının takdirine kadar indi..
Oysa şöyle bir bakalım..
Dosya elinden alınan iki savcı ne yapmışlar?
Gözaltına alacakları kişileri, başsavcıya bildirmemişler.
Kanunda böyle bir zorunluluk var mı?
Yok.
Ama, başsavcımız 2 ay kadar önce, böyle bir talimat yayınlamıştı.. Şimdi de, o talimatı dinlemediği gerekçesi ile, iki savcının dosyaları ellerinden alınıyor!
İyi de, başsavcı, kanunda olmayan bir emri nasıl veriyor?
Savcıların, Balyoz soruşturması kapsamında verdikleri talimatlarda kanuna aykırılık varsa, ilgili hakime itiraz edilir, düzelttirilir. Şüpheliler yapar bu işi..
Ama başsavcımız, şüphelilerin yerine geçiyor, durduk yerde kendisine vazife çıkartıyor..
Bu arada, hakimi de devreden çıkartmış oluyor.
Çünkü, hukuka uygun bir işlem yapılmak isteniyorsa, savcının kararına karşı, hakime itiraz edilmesi gerekiyor.
Başsavcımız, savcıların elindeki dosyayı geri alınca, hakime gitmeye de gerek kalmıyor tabiî.
Eğer bulabilirse, başsavcının dediklerini harfiyen uygulayacak savcı görevlendirilecek o dosyaya...
Böylece, sorun çözülmüş olacak.
Tabiî kendileri açısından.
Hukuk açısından ise, olay tam bir kördüğüm olacak.
O iki savcı, eğer hukuka aykırı bir işlem yaptı iseler, sadece dosyanın ellerinden alınması ile yetinilmemesi gerekir.
Hem disiplin soruşturması açılmalı.
Hem de cezai açıdan soruşturma yapılmalı.
Ama görünen o ki; bu yönde hiçbir girişim yok.Hatta kanuna aykırı işlem yapıldığına dair bir iddia bile yok.
O zaman, savcıların elinden, o dosya niye alınıyor?
Hangi yetki ile alınıyor?
Gelip kilitlendik işte, bu izah edilemez noktaya..
Ergenekon da, işte böyle bir şey aslında..
İzah edilemeyen ilişkiler silsilesi...
Birileri suç işliyor.. Ama arkalarını devlete dayadıkları için, polis işlem yapamıyor, savcı takibat yapamıyordu...
Şimdi bir şeyler değişti..
Polis takibat yapıyor.Bazı savcılar suçun üstüne gidebiliyor.
Ama bu arada başsavcılar, HSYK’dan bazıları, olaya müdahil oluyor: “Hoop dedik” diyorlar..
Aranan bir kişinin, yakalandığında, karakolun arka kapısından çıkıp gitmesi gibi bir şey bu..
Başsavcı emrediyor, “Bu soruşturmada gözaltı yapmayacaksınız.”
Niye?
Gözaltı yanlış ise, itiraz edilir. Ama bu itirazın inceleme yeri de, başsavcılık değil, hakimliktir..
O halde, başsavcıya ne oluyor? Ki, soruşturma istediği şekilde yürümeyince, savcıları değiştiriyor?
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT