Dün 23 Nisan’dı, Bugün Ramazan, Yarın da Mahşer
Kenan Alpay, koronalı zamanlarda da kendini tekrar eden 23 Nisan ayinlerini değerlendirdiği yazısında, “Resmi ideolojiyi kutsamanın sonucu onun teamüllerine de razı olmaktır nihayet.” diyor.
Kenan Alpay’ın yazısından:
İşgale karşı direnen bir toplumun irade ve değerlerini inkâr eden, Tek Adam ve Ulu Önder kültü etrafında oligarşik ve despotik bir idareyi Cumhuriyet diye pazarlayan resmi tarihin müşterisi olmak için yarışan ne çok aday varmış! Neden bu klişe duygular ve köksüz davranışlarla birlik ve beraberlik sağlanamayacağını, modern ve seküler olsa bile bu tip törenlerin İslam’ı kamusal hayattan silip atmak üzere uydurulmuş totemist geleneğin bir devamı olduğunu itiraf ve ifşa edemiyoruz? Hayır, “tarihle barışmak” veya “devletle kavga etmemek” diye tavsiye edilen ve sonu bataklık olan bu yanlış yolda ilerlemek akıl kârı değil.
İşte dün hep birlikte gördük. Diğer zamanlarda da doğru ve faydalı değildi ancak Corona Virüs tehdidinin dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde Anıtkabir’e koşup saygı duruşunda bulunan devlet erkânı yanlışı ve zararı çift yönlü katmerleştirmiştir. Cemaat ve Cuma namazlarının ertelendiği, Hacc ve Umre ziyaretlerinin durdurulduğu, Kâbe’de tavafın yasaklandığı bir vasatta “Anıtkabir törenlerinin ve Atatürk’e sadakat bildirmenin kazası olmaz” deniliyor. Pes vallahi. Neden Irak ve İran’da türbeleri yalayıp öpmek için kuyruğa giren fanatik Şiileri, Ağlama Duvarı önünde ve meydanlarda birbirinin yüzüne öksüren Ortodoks Yahudileri kınayıp ayıplıyoruz ki. Daha bilimsel ve çağdaş bağnazlık örneğinin kesintisiz bir biçimde Anıtkabir merkezli olarak sergilendiğinden habersiz miyiz?
Anıtkabir’in hürmetine, Ulu Önder’in kerametine güvenerek Corona Virüs’ten ötürü uygulanması gereken sosyal mesafe kuralını hiçe sayan devlet erkânı işlenen yanlış, çarpık ve zararlı teamüllere bir yenisini daha ekleyerek tarif edilmez bir kötü çığır açmışlardır. Resmi ideolojiyi kutsamanın sonucu onun teamüllerine de razı olmaktır nihayet.
(…)