Dualarda kalan Keşmir
İslâm âleminin önemli kriz bölgelerinden biri de Keşmir'dir. Oranın zaman zaman dualarda anıldığına şahit oluyoruz. Bazen önemli hadiselerin meydana gelmesi veya işgalci Hindistan güçlerinin saldırılar düzenlemesi halinde de haberlere yansıdığı oluyor.
Bunun dışında çok fazla gündeme gelmiyor. Biz mübarek Ramazan vesilesiyle Keşmir'le ilgili duygu ve duyarlılıklarımızı tazelemek istedik.
Keşmir davasının fikir önderlerinden bazılarıyla zaman zaman uluslararası toplantılarda bir araya geldiğimiz, oradaki durum hakkında kendilerinden bilgi aldığımız oluyor. Onlardan öğrendiğimize göre Hindistan'ın Keşmir işgalini sürdürebilmek için başvurduğu uygulamalar siyonist işgalcilerin Filistin'deki gayri meşru işgali sürdürmek için başvurduklarından farklı değil. Bu iki işgalci gücün birbirlerinden askeri strateji aldıkları, silahlanma ve askerî eleman yetiştirmede yardımlaştıkları biliniyor. Zaten bu konudaki işbirliklerini gizlemiyorlar. Siyonist katiller şiddet ve zulüm konusunda dünyada benzerlerinin olmasından da hoşlanıyorlar. Çünkü kendi uygulamalarını savunurken başkalarının benzer uygulamalarını delil olarak gösterdiklerine sıkça şahit oluyoruz. Zulüm, zulmü haklı çıkarmaz. Ama insanların ikna edilmesinde “bu uygulamaya sadece onlar başvurmuyor ki!” tarzında bir düşünceye sevk edilmelerinde böyle bir taktiğin işe yaradığı da bir gerçektir.
Keşmir davasına devlet olarak en çok Pakistan sahip çıkıyor. Bu dava aynı zamanda Pakistan'ın bir ulusal meselesi olarak kabul ediliyor. Türkiye'nin Kıbrıs Azerbaycan'ın Karabağ meselesi gibi. Pakistan'ın eski cumhurbaşkanı Ziyau'l-Hak, Keşmir davasına samimi bir şekilde destek veriyor ve orada özgürlük mücadelesi veren hareketlere sahip çıkıyordu. Ama sonraki dönemlerde her ne kadar “ulusal dava” olarak sahip çıkma stratejisi görünüşte sürdüyse de diplomatik tavra samimiyetle yansıtılmadı. İktidara gelen siyasi hareketler de samimiyetle sahiplendikleri bir dava olarak görmek yerine siyasi alanda bir kazanım aracı olarak değerlendirme yoluna gittiler. Bu kadarına ihtiyaç duymaları da kitlesel taban tarafından önemsenmesinden ve sahiplenilmesinden ileri geliyordu.
Keşmir, bir bölümü Hindistan, bir bölümü Pakistan sınırları içinde yer alan ve halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bir bölgedir. Pakistan içinde kalan kısmı "Azad (Özgür) Keşmir" olarak adlandırılır. Bu bölüm Pakistan'ın bağımsız olmasından sonra, cihadla Hint işgalinden kurtarılarak Pakistan'a katıldı.
Aslında Pakistan'la Hindistan'ın ayrılması esnasında imzalanan anlaşmaya göre Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgeler Pakistan'a, diğer bölgeler Hindistan'a kalacaktı. Fakat Hindistan, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen Keşmir'i Pakistan'a bırakmadı. Bunun üzerine çıkan silahlı mücadelede bir bölümü kurtarılarak Pakistan'a katıldı. Nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen önemli bir kısmı hâlâ Hindistan işgali altındadır. Üstelik Hindistan resmi politikasında, Pakistan'a iltihak eden kısmının bu ülkenin işgali altında tutulduğunu iddia ediyor. Oysa bu bölge dediğimiz gibi Pakistan'ın askerî gücünü kullanmasıyla değil halkının Hindistan hakimiyetini reddederek ona başkaldırmasıyla Pakistan'a iltihak etmiştir.
1952'de BM gözetiminde Hindistan'la Pakistan arasında imzalanan barış anlaşmasıyla Keşmir halkı arasında Pakistan veya Hindistan'dan hangisini tercih ettikleri konusunda referandum yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak o tarihten bu yana Hint yönetimi anlaşmanın gereğini yerine getirmedi.
Keşmir'in tümünün yüzölçümü 222 bin, Hindistan işgali altındaki kısmı 138.935 km2, bu kısmın % 85'i Müslüman olan nüfusu 18 milyon civarında, başkenti Srinagar'dır. Müslüman olmayan nüfusun da önemli bir kısmı Hindistan'ın nüfus kaydırma politikasıyla oluşturuldu.
Bu kesimin Hindistan sultası altında kalmasında İngiliz sömürgecilerin de önemli rolü olmuştur. Çünkü Güney Asya'yı uzun süre yönetim altında tutan İngiliz işgalciler 1947'de bölgeden çekilirken burayı Hindistan'ın işgal etmesine yardımcı oldular. Zaten uluslararası sömürgeciler Keşmir'in Hint işgali altında kalmasından yana tavır koymamış olsalardı 1952'de imzalanan anlaşmanın uygulanması ve bölgede referandum yapılması için Hindistan'a baskı yaparlardı.
Keşmir'de Hint hâkimiyetine karşı özgürlük mücadelesi sürüyor. Fakat direniş hareketleri yalnız kalmanın sıkıntısını çekiyorlar. İşgalci Hindistan güçlerinin baskı uygulamaları, saldırıları, katliamları ve şiddet politikaları da devam ediyor.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT