DTP neden kapatılmamalı?
Anayasa Mahkemesi'nde DTP'nin kapatılmasına ilişkin dava sona yaklaşıyor. Daha iki ay önce iktidar partisinin kendini zor kurtardığı bir süreç yeniden yaşanırken garip bir sessizlik var. AK Parti'nin kapatılmaması için çaba gösteren, görüş açıklayan, hatta baskı yapan ulusal ve uluslararası kesimlerden fazla bir ses çıkmıyor.
Sadece 'ilkesizlik'le açıklanamayacak olan bu durum üzerinde DTP'nin biraz kafa yorması gerek. DTP'nin yaptıkları ve de yapmadıklarının payı olmalı bu sessizlikte. DTP kapatılmamalı. Kâğıt üzerinde DTP'yi Venedik Kriterleri'nin bile kurtarması zor, biliyorum. Şiddeti kınayamayıp siyasal mücadelenin meşru bir aracı olarak gören bir siyasi partinin evrensel hukuk kriterlerince korunması imkânsız. Ama her durumda DTP'nin kapatılmaması siyaseten doğru olan yol.
DTP'nin kapatılması demek, Parlamento'da grubu bulunan dört siyasi partiden birinin kapısına kilit vurmak; daha da önemlisi, özellikle Güneydoğu seçmeninin iradesini hiçe saymak demek. AK Parti'yi kapatmak milli iradeye darbe vuracaktı da DTP'nin kapatılması başka anlama mı gelecek? Güneydoğu'da halkın neredeyse yarısının oyunu almış bir partinin her şart altında kapatılması halka, halkın iradesine saygısızlık anlamına gelir.
DTP kapatılmamalı. Şiddeti kınayamayanlara bile siyasetin yolunun açık olduğu gösterilebilmeli. Eğer derdimiz şiddetse, şiddetin bitmesiyse siyasete sonuna kadar şans verildiğini herkesin görmesinde fayda var. Kapatma sadece meşru siyasal yöntemi benimseyenleri zayıflatacak, siyasetten umutlananları cezalandıracak.
DTP çizgisinin 16 yıl sonra Meclis'te bulunması, sancılı da olsa siyasetin normalleşmesine katkıda bulunuyor. DTP kitlesinin Meclis'te temsili sorunu aşılmış durumda en azından. Merkez siyasetle DTP'nin Meclis çatısı altında buluşması, etkileşimi devam etmeli. DTP'nin kapatılmaması barış içinde siyasete, siyasette farklı kimliklerin ve taleplerin temsiline imkân verildiğini gösterecek. DTP'nin siyasi performansının karşılığını siyaseten görmesine de fırsat tanınmalı. Yerel seçimler yaklaşıyor, hatta seçim sathı mailine girildi bile. DTP bölgede yalnız değil, rahat da değil; karşısında AK Parti var. Salt kimlik siyasetine dayanan bir parti ile Kürt kimliğiyle sorunu olmadığını iddia eden, ilave olarak Kürt sorununu aşmak için bölgeye 'hizmet' sunmak gerektiği tezini öne çıkaran bir başka parti. Böyle bir rekabete fırsat tanınmalı... Halk tercihini yapabilmeli. Yaklaşan yerel seçimler DTP için kimlik siyasetinin sınırlarını görmesi, AK Parti için ise Kürt kimliğine ikircikli yaklaşmanın 'hizmet' ile ne kadar ikame edileceğini test etmesi açısından önemli.
Bu arada AK Parti'nin sessizliği de dikkatlerden kaçmıyor. Parti kapatmalara 'kategorik' olarak karşı çıkması beklenir kapatma davasından henüz kurtulmuş bir partinin. DTP yerel seçimlerde rakipleri; 'biz DTP'yi sandıkta yenmek istiyoruz' diyebilmeliler ilkesel olarak. Aslında pragmatik düşündüklerinde de böylesi bir duruş gerekli. DTP'nin kapatılması Güneydoğu'da bu partinin gücünü artıracak hiç kuşkusuz, tıpkı kapatılan bir AK Parti'nin süreçten güçlenerek çıkacağı gibi.
DTP'de radikallerin de istedikleri, kapatılma. Siyasetin 'sınırlı' bir yöntem olduğu, şiddetin hep yedekte tutulması gerektiğini böylece daha rahat anlatabilecekler. Kapatma, parti içinde 'siyaseti savunanlar'la bir hesaplaşma imkânı sunacak radikallere; Bejan Matur'un ifadesiyle 'ılımlılar tasfiye edilecek'. Eğer içindeki Anayasa Mahkemesi'yle birlikte 'devlet' dediğimiz aygıt, DTP'de ılımlıları değil de şahinleri görmek istiyorlarsa o zaman gönül rahatlığıyla kapatabilirler partiyi. Böylece radikal çizgide bir başka parti kurulur, şahinler iktidarını perçinler, halk da tepkisel oy vermeye devam eder. DTP'nin yerel yönetimlerde ve genel siyasette performansını halkın gerçekten değerlendirmesine bir kez daha fırsat verilmemiş olur. Karar, 'devlet'in Kürt sorununu gerçekten çözmek isteyip istemediğini gösterecek.
Zaman gazetesi
YAZIYA YORUM KAT