Dr. Ömer Abdurrahman Hastaneye Kaldırıldı
Amerikan zindanlarında tutsaklık yaşayan Mısır cemaati İslamiyenin manevi lideri Şeyh Ömer Abdurrahman hastaneye kaldırıldı.
ABD’de müebbet hapis cezasına çarptırılan Mısır Cemaati İslamiyenin Manevi Lideri Doktor Ömer Abdurrahman sağlık durumunun kötüleşmesi sonucu hastaneye kaldırıldı.
ABD Cezaevleri Federal Bürosunun yaptığı açıklamaya göre, gözleri görmeyen şeyhin Colorado’da bulunan federal Süpermax Tıp Merkezine kaldırıldığını açıkladı.
Ömer Abdurrahman 1995 yılında New York’ta beş turistik merkeze düzenlenen eylemlerin azmettiricisi ve Hüsnü Mübarek’e suikast girişiminde bulunduğu iddiasıyla ABD'de müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Diğer taraftan New York Eyaleti Başsavcısı, şeyhin ailesi sağlık durumunu öğrenmek istediklerini belirterek, şeyh’in şeker ve kalp hastası olduğunu, ayrıca başka hastalıklarının da olduğunu, bunların başında Pankreas kanseri, romatizma, şiddetli baş ağrısı, tansiyon ve hareket edemediğinden tekerlekli sandalye bağlı bulunduğunu açıkladı.
Hiç kimseyle görüştürülmüyor
Şeyh Abdurrahman, tek başında bir hücrede tutuluyor. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının onunla iletişime girmesine izin verilmiyor. Hatta onu savunan avukat Ellen Stewart, ona yardım ettiği ve mesajlarını ailesi, öğrencilerine ulaştırdığı gerekçesiyle tutuklanmıştı.
Yine ABD’de onu savunan Ramsey Clark’a ise, cezaevi idaresinin ayda bir kere izin verdiği telefon görüşmesi dışında görüşme izni vermiyor.
Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi gözleri görmeyen şeyhin serbest bırakılması girişiminde bulunacağını açıklamıştı. Ancak diplomasiyi tamamlayamadan 3 Haziran’da kendisine darbe yapılarak tutuklandı.
ŞEYH ÖMER ABDURRAHMAN KİMDİR?
1938 Mısır doğumlu olan Abdurrahman küçükken geçirdiği bir hastalık yüzünden gözleri ama oldu. Abdurrahman el Ezher de öğrenim gördü ve bu üniversiteden profesörlük ünvanı aldı. Abdurrahman 1969’da Cemal Abdülnasır için kullandığı Firavun benzetmesi yüzünden tutuklandı. Ancak 71’de dönemin Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın emri üzerine serbest bırakıldı. 1971-78 yılları arasında Suudi Arabistan’ın çeşitli üniversitelerinde ders veren Ömer Abdurrahman, Kahire’ye döndükten sonra camilerde vaaz vermeye başladı. Ekim 1981’de Enver Sedat suikasti sanıklarının kendisinden fetva aldıklarını iddia etmeleriyle tutuklanan ancak daha sonra Fayyum şehrinde zorunlu ikamete tabi tutulan Abdurrahman, 1990 yılında Suudi Arabistan’a gitmek üzere Mısır’dan ayrıldı. Fakat bu ülkenin kendisini kabul etmemesi üzerine Sudan’a, ardından da turist vizesiyle ABD’ye geçti. ABD’de bulunduğu sürede 5 turist merkezine yapılan saldırıdan sorumlu tutuldu ve tutuklanarak cezaevine konuldu. 1995’de müebbet hapis cezası verilen Ömer Abdurrahman halen cezaevinde tutuluyor. Zaman zaman ABD’nin işkencelerine maruz kaldığı için gündeme gelen Ömer Abdurrahman bununla ilgili bir mektup yazıp ümmete durumundan haber vermişti.
ÖMER ABDURRAHMAN’IN YAZDIĞI MEKTUP
“Bu ne yalnızlık, bu ne zulüm?”
Şüphesiz ki, İslam garip olarak başladı ve bir gün yine garip hale dönecektir. Ne mutlu o gariplere! (Tirmizi, İman: 13)
(Benim tutuklu bulunduğum) hapishanedeki şartlar çok kötü ve ben aşırı derecede zayıf düştüm. 14 Yıldır Cuma Namazı Bile kılamıyorum..
Saatlerce Kaldiğım hücre kapılarına vuruyorum ama kimse cevap vermiyor. Aylardir saçlarimi ve Tırnaklarimi Kesemiyorum.. Benim gecesiyle gündüzüyle konuşabilecek kimsem yok, hücrem herkese kapatıldı.. Ben gece ve gündüz bu şekilde duruyorum. Bu ne yalnızlık, bu ne zulüm? Siz hiç soyarak aramalarını veya haya bölgelerini teşhir etmelerini veya tüm iç ve dış elbiselerini doğduğumuz gün gibi gibi soymalarını duydunuz mu? Vallahi bana bunu her gün yapıyorlar…
Onlar, tüm elbiselerimi çıkarmam için bana emrederler, ve ben bunun son olmasını dilerim. Ve Bu Durumda etrafımdakiler beni izler ve bana gülerken benim edep yerlerimi arar. Bekçi grupları etrafımda yarışır…
Onlar bu şekilde beni küçük düşürür ve alçaltırlar. Çünkü ben bir Müslümanım..Bu yüzden ben utancımdan ve utanmaktan eririm ve bana bunu yapmalarındansa dünyanın alçalmasını ve beni yutmasını dilerim...
Ey Mertlik ve Kardeşliğin insanları! Feda ve Saygınlığın insanları! Ey Allah'ın adamları! Derin uykunuzdan uyanın! Yankılanan seslerinizle dirilin! Yola çıkın, Ey Allah'ın adamları ve sesinize her yerde duyulması için izin verin! Ve tüm gücünüzle ve sesinizle korkusuzca seslenin! Dirilin Ey Allah'ın adamları ve tek vücud olarak Hakkı ispat edip, tağutu reddedin! “Ateş size dokunmayacak diye, size saldıranlara teslim olmayın!
Hapishaneler alimler ve suçluların uyuması içindir? Ölüm ümmetimi kuşattı. “Allahu Ekber” diyin ve yaşamak için ölümü anlatın! Rüzgarların üzerine yuvalarını inşa eden ulusu kim uyandıracak? Onlar uyuşturuldu ve komplolara hiçbir tepki göstermez oldular. Eğer onların alimleri hücerelere doldurulursa onlar koyun gibi olup kaybederler.
Allah'tan korkan cesaretli adamlar yok mudur? Tağutları yıkacak ve onları alçaltacak kuvvetli kelimeler yok mudur? Bir olup dirilin! Geliriniz kaybolacağından korkmayın.."
incanews
HABERE YORUM KAT