1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Dolar, Euro derken
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Dolar, Euro derken

22 Temmuz 2010 Perşembe 04:35A+A-

Euro daha emeklerken ölecek gibi..

AB’nin büyük ortaklarından biri olan İngiltere ne Euro’ya katıldı, ne de Schengen’e. Daha bir anayasaları, ortak bir orduları bile yok. AB’nin bir diğer büyük ortağı Almanya, birliğin diğer iki üyesinin işgali altında. İngiltere ve Fransa’yı bir kenara bırakalım, AB’nin lider ülkelerinden biri hâlâ ABD vesayeti altında.
Birleşmiş Milletler'in yeni raporunda ''küresel finans, yardım ve ticaret mekanizmasında büyük revizyona ihtiyaç duyulduğu'' belirtildi ve ABD dolarına bağımlılıktan kurtulunması istendi.
AB bir yandan genişlemek isterken, öte yandan dökülmeye başladı.. Yutmaya hazırlandığı küçük lokmalar bile boğazına takıldı.. Sıkıntı bununla da sınırlı değil.. Daha Türkiye konusu belirsizliğini korurken, koca düvel-i muazzama Yunanistan krizini bile aşabilmiş değil.. Düvel-i muazzama, muazzam bir çaresizlikle can çekişiyor gibi sanki.. Baksanıza, İtalya’da P3’ün P2’nin yerine yeniden yapılanmaya başladığı öne sürülüyor..
Daha derin Avrupa konusu çözülmüş değil. Bugün AB mafiası bile AB fonlarından daha güçlü ve daha hızlı. AB ülkeleri gücü, refah ve mutluluğu değil, çaresizliği, tedirginliği, yoksulluğu paylaşmaya hazırlanıyor gibi sanki.. Halk tedirgin. Artan işsizlik, bütçe açığı, cari işlem açığı, dış ticaret dengesi, pazar payı, siyasi partileri, sendikaları derin bir tedirginliğe sevketti.. Sermaye kaçıyor, vergi gelirleri düşüyor, pazar daralıyor, rekabet artıyor. Risk büyüyor.
Üstüne üstlük nüfus eriyor, üretken ve verimli bir nüfus profili geride kaldı. Yaşlı, hantal bir nüfusa sahipler. Hepsinden önemlisi aile dağılıyor. İntiharlar, alkol ve uyuşturucu, cinsel sapkınlıklar, psikolojik sorunlar, buna bağlı sakat doğumlar, hepsinden önemlisi aile olmayınca nüfusun kendini yenileme kabiliyeti kayboluyor. İşler sarpa sarınca da faşizm, ayrımcılık, ırkçılık, şiddet artıyor, kriminal olaylarla baş edilemiyor.. AB’nin Türkiye ile, İslam ve Müslümanlarla masaya oturmadan önce Siyonizm ve İsrail konusunda bir karar vermesi gerek..
Daha bu işleri konuşmaya sıra gelmeden Euro havzası içinde şimdi bir başka sorun çıkmış durumda.. Mevcut yapıyı taşımaktan aciz bir AB, Türkiye’yi nasıl içine alacak, bu soru cevabını arıyor.. Türkiye AB için bir cankurtaran simidi olabilir belki ama, o zaman bugünkü AB de yarınki AB olmaz..
Euro bölgesindeki yeni sorun ne biliyor musunuz? Avrupa'da kuzey ülkelerinin, güneydekileri ayırarak, onlarla imtiyazlı ortaklık çerçevesinde yeni bir sistem kuracakları dedikoduları dolaşıyor ortalıkta. Hatta şu anda piyasada dolaşmakta olan Euroların F, G, M, S, T veya Y ile başlayan serileri de sistem dışına çıkartılacak. Sonuçta, iddiaya göre Süper-Euro kurulursa, güçlüler zayıf halkaların Eurosunu kabul etmeyecek. Daily Telegraph gazetesindeki Ian Cowie imzalı bir analiz yazısına göre, şu an bile Almanya halkı, Yunanistan, İtalya, İspanya gibi ülkelere ait banknotları almamaya özen gösteriyor. Bütün Euro banknotları Avrupa Merkez Bankası tarafından basılsa da, seri numaralarındaki büyük harf onların orijinini belli ediyor ve Euro kullanıcı şimdiden Eurolar arasında seçici davranıyor. Buna göre X Almanya'yı, N Avusturya'yı simgeliyor. Seri numaraları P, L, U ve Z harfleriyle başlayan Eurolar da sırasıyla Hollanda, Finlandiya, Fransa ve Belçika'ya ait. Öte yandan F, G, M, S, T ve Y harfleri de sırasıyla zayıf halkalar olan Malta, Kıbrıs, Portekiz, İtalya, İrlanda ve Yunanistan orijinli anlamına geliyor.
Dolarda da işler hiç de iç açıcı değil.. Zaten dolar dünyanın en sorunlu parası. Bir kere karşılıksız bir kağıt parçası. Bir illüzyon söz konusu. Doların sahibi FED değil, FED bu parayı kiralıyor. Doların sahibi, ABD derin devleti, finans kapital ne derseniz deyin.. Dolar dediğiniz; kapitalizmin büyülü bir kağıdı.. Adı “Bank note” olsa da, arkasında bir banka da yok. “Bank”ta oturan bir adam vardı, o da oradan gideli çok oldu.. Kennedy, bu gerçeğin üzerine gittiği için ortadan kaldırıldı denir..
BM'nin ''2010 Dünya Ekonomik ve Sosyal Araştırma Raporu”nda, küresel ekonomik krizin getirdiği ciddi sorunları yenmenin kolay olmayacağı, bunun için uluslararası finans, yardım ve ticaret mekanizmasında kapsamlı ve büyük bir revizyona gereksinim duyulduğu kaydedildi. Raporda, küresel ekonomide iyileşme sağlanması için küresel ekonomik yönetimde ciddi reformların yapılması gerektiği ve dünyayı daha sürdürülebilir bir kalkınma yoluna yöneltmek için yeni bir anlayışa ihtiyaç olduğu vurgulandı. Zaten bu dolar bağımlılığı konusu dünyanın gündeminde.. Kimine göre IMF’nin “özel çekme hakkı / birimi” SDR gibi bir birim kullanılması gerek. Kimine göre uluslararası sistemde ya da tüm vadeli işlemlerde özel bir global para biriminin devreye sokulması gerek. Sonuçta her halükarda doların geleceği yok.. Dolar ABD’nin ulusal para birimi olduğunda, ABD eyaletleri, bir rantın zenginliğini değil, doların yoksulluğunu paylaşmaya başladıklarında, New York mesela yoksul küçük eyaletleri sırtında taşımak istemeyebilir.. Kimi tarımına, kimi madenine, kimi petrolüne, kimi nüfusuna, kimi ticaretine, kimi üniversitelerine, bilgi gücüne sahip çıkacak, ama herkesin tuttuğu elinde kalacaktır.. Amerikan birliğinin arkasındaki birleştirici güç, tek başına adalet, özgürlük değil, doların büyülü gücü, Amerikan ordusunun finans kapitalle birlikte gerçekleştirdiği dünya hegemonyası, kurdukları sömürü düzenidir.. Amerikan birliği en az AB kadar kırılgan ve zayıftır.. Sovyetler’in dağılışını düşünün. Şimdi sıra kapitalizmde.. Ve ona bağlı diğer ülkeler, sistemler de tabii..
Evengalishlerle Katolikler arasındaki ihtilaf İran ve Suudi Arabistan, ya da Şiilerle Vehhabiler arasındaki ihtilaftan daha az değildir.. Zenci-Beyaz çelişkisi, Türk-Kürt ihtilafından daha az değildir..
Dolar çökerse Amerika çöker. Doların gücünü koruması ise artık mümkün değil.. Dolar geri dönmeye devam edecek ve döndükçe Amerika geçmişte tükettiği geleceğinin peşinde kendi kaderinden kaçarken, kendi kaderine doğru dolu dizgin koşmaya devam edecektir.
Kızılderili reis Seatle’ın dediği gibi, çöküşü yükselişi kadar hızlı ve “muhteşem” olacak.. Yazık, ama ne yapalım ki böyle.. Etme bulma dünyası bu dünya.. Zulm ile abad olunmaz. Ne demişler “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”. Kızılderililer, zencilerin, yoksulların ahı tutar insanları ve ülkeleri. “İçimizdeki beyinsizler yüzünden, bizi helak eder misin Allahım!”
Finans kapital, globalistler, şimdiden kokuyu aldılar. Sokaktaki insanlar işlerin yolunda gitmediğinin farkındalar. Bu derin şüphe sokaktaki insanları kaygılandırmaya başladığında kaçış başlayacak ve o zaman geri dönüşü mümkün olmayan bir süreç gelişecek.
Amerikalıların, Amerika’dan başka alternatifleri her zaman olmuştur.. Kimbilir AB ve ABD birlikte, aynı uygarlığı paylaştıkları gibi, aynı yıkımı birlikte yaşayacaklardır. Çöken sadece para sistemleri değil, dünya görüşleri, dayandıkları kavramlar ve kurumlarla topyekun bir çöküş söz konusu olan. Şimdi gösterecekleri zeka ve performans belki bu yıkımın maliyetini azaltabilir, ama geri dönüş, bana sorarsanız asla mümkün olmayacak. Ergenekon’un çaresizliğinin arkasında biraz da bu gerçek var.. Ergenekonvari yapıların arkasındaki derin güç, artık, “kendisi himmete muhtaç bir dede” konumunda, “nerde ki gayrıya himmet ede”. Hâlâ çok zengin ve çok güçlü olsalar da artık bu gücü ve serveti ayakta tutacak mecalleri yok! Keşke HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyeleri, diğer yüksek yargı mensupları da bunun farkında olsalar. Selam ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT