“Doğru bilgilenmenin önemi ve yöntemi”
Gaziosmanpaşa Özgür-Der'de Musa Üzer’in sunumuyla doğru bilgilenme, Müslümanın doğru bakış açısına sahip olması ve varlık aleminde sergilemesi gereken duruş gibi başlıklar ele alındı.
Özgür-Der Gaziosmanpaşa Şubesinin periyodik olarak düzenlediği seminerler dizisinin Ocak ayı oturumunda, “Doğru Bilgilenmenin Önemi ve Yöntemi” başlığı ele alındı.
Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer’in sunumu ile yapılan program Müslümanların kainattaki şahitlik vasfı ve görevinin tartışılması ile başladı.
Üzer, günümüz Müslümanlarının en önemli sıkıntılarından birisinin yaşadığı dünyaya ve varlık alemine ilişkin bir duruş ortaya koyabilme sorunu olduğunu ifade etti.
Bilgilenmeye dair sorunların da bu konudan neşet ettiğini anlatan Üzer, bu konuda külli bir doğru bakış açısı bulunmadığını, Allah’a, peygambere, dine, ahirete iman gibi meselelerle faiz yemeyip namaz kılma gibi temel emir ve yükümlülükler ile yetinildiğini söyledi.
“Oysa daha esaslı bir bakışa ve duruşa ihtiyacımız var. Doğru bilgi, doğru değerlendirme ve doğru davranış için varlığa ilişkin, yaşadığımız aleme ilişkin esaslı bir bakış ortaya konulmalı.” diyen Üzer, bir Müslümanın diğer mahlukattan farkının ne olduğu sorusunun yeniden sorulması gerektiğini kaydetti.
“Tüm canlı cansız varlıktan bizi ayıracak olan soru varlık dünyasında yegane sorumlu olarak yaratılan insanın bunun bilincinde olmayıp nisyan içerisinde hareket etmesi velakin Müslüman şahsın bunun idrakinde olması inanılmaz bir farkındalık ortaya koyar.” diyen Üzer, bunun sonrasında suni sınırlar, boylar, kavimler, vatan gibi mefhumlar önemini yitireceğini çünkü tüm bir mevcudata dair bir bakış açısının gelişeceğini anlattı.
Kitab-ı Kerim’de bu varoluşsal konuma dair “şahitlik” kavramının kullanıldığını aktaran Üzer, “Ben Müslüman olarak varım.” demenin şahitlik görevini yerine getirmenin başat unsuru olduğunu söyledi.
Üzer, “Şahit olan ne olup bittiğini bilendir. Onun sözü vakıanın ne olduğuna dair kararı belirler. Müslümanın varlık alemine ilişkin bu görevi, bütün bir mevcudatın korunması, felahı ve ihyası için elzemdir.” ifadelerini kullanarak, böylelikle Müslüman denilen kişiye sorumluluk bilinci, zindelik ve önemli bir görevin yüklendiğini vurguladı.
Mevcudata ilişkin zorunlu koruyup kollama bilincinin bir Müslümanda olması durumunda tüm siyasal, sosyal, kültürel, sportif vd. hadiselere ilişkin bu bilinç içerisinde bir perspektif işletileceğini aktaran Üzer, hayat denilen gerçekliğin mutlaka bir alana tekabül edeceğini ve Müslümanın da bunu değerlendirip ölçerek varoluş gayesini göz önünde bulundurarak bu alanlara dokunacağını söyledi.
“Müslüman şahsiyet zorunlu olarak bütün bir hayatı tek başına bir ümmet gibi geçirecek bilince sahip olmalıdır.” diyen Üzer, irade ve sürekliliğin bu konuda temel düsturlar olduğunun altını çizdi.
Üzer tüm mevcudatın yaradılış gayesine uygun davrandığını hatırlatırken yalnızca insanın bunun dışına çıkabiliyor oluşunun ne kadar garip olduğuna dikkati çekti.
Sunumun sonundaki katkı ve soru/cevap bölümü ile program sona erdi.
HABERE YORUM KAT