Diyarbakır’dan 28 Şubat Mağdurları İçin İktidara Çağrı!
Diyarbakır’da bir araya gelen İslami Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ve gönüldaşları 28 Şubat tutsakları için hükümete çağrıda bulundu: “Brifingli ve paralel yargı kararları iptal edilsin!”
Mazlum-Der’in Türkiye genelinde başlattığı ve 28 Şubat tutsaklarının yeniden yargılanmasını talep ettiği eylemler serisinin Diyarbakır ayağı, kentteki İslami Sivil Toplum Kuruluşlarıyla beraber yapıldı.
Aralarında Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, Mustazaflar Cemiyeti, Memur-Sen ve İhvan-Der’in de bulunduğu kurumlar, Diyarbakır Koşuyolu parkında bir araya gelerek, 28 Şubat yargı kararlarını protesto ettiler. Pankart, döviz ve sloganlarla cezaevlerindeki mağdurlara dikkat çeken kurumlar, “Cumhurbaşkanı’nın defalarca, Başbakan’ın birkaç kez dillendirdiği, mecliste defalarca gündeme gelen bu hukuksuzluk karşısında somut bir adli, idari ya da yasal adım atılmamış olması ciddi çelişkileri içerisinde barındırmaktadır.” tespitinde bulundular.
Cezaevlerindeki tutsaklardan birinin annesinin de kısa bir konuşma yaptığı eylemde, Üzeyir Yuva topluluk adına açıklama yaptı.
Açıklamanın tam metni:
28 ŞUBAT MAHPUSLARINA ÖZGÜRLÜK!
BRİFİNGLİ VE PARALEL YARGI KARARLARI İPTAL EDİLSİN!
AF DEĞİL, TAHLİYE ve YENİDEN YARGILAMA!
Brifingli ve paralel yargı kararlarının iptal edilmesi, 28 Şubat Mahpuslarının Serbest Bırakılması ve dönem yargılamalarının yenilenmesi için bir kez daha bir araya geldik. Konuyla ilgili bugüne kadar yaptığımız onlarca eylem ve söyleşi, yüzlerce ziyaret ve farklı çevrelerden duyarlı insanların neredeyse bir kitaba sığmayacak çapta gayretleriyle dile getirilen talepler, maalesef somut bir karşılık bulmamıştır.
Yeni bir seçim sürecine girildiği bugünlerde, 20-25 Ramazan ayını ve 40-50 Bayramı içeride geçiren 28 Şubat mahpusları için, yıllar değişmiş, hükümetler değişmiş, siyasi iktidarlar, güç odakları, yargı mensupları değişmiş ama mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında hiç bir şey değişmemiştir. Ne kadar ironiktir ki, 28 Şubat’ta darbe yaptığı mahkemece tescil edilip müebbet hapis cezası alan darbeciler ayda bir imza karşılığı salıverilirken darbenin hakiki mağdurları halen cezaevlerinde tutulmaktadırlar.
Cumhurbaşkanı’nın defalarca, Başbakan’ın birkaç kez dillendirdiği, mecliste defalarca gündeme gelen bu hukuksuzluk karşısında somut bir adli, idari ya da yasal adım atılmamış olması ciddi çelişkileri içerisinde barındırmaktadır.
Ve bizler!
Bu çelişkileri ortaya sermek, duymayan kulak, görmeyen göz, sızlamayan vicdan kalmasın, hiçbir mazeret ileri sürülemesin diye bir kez daha buradayız.
Aradan geçen 21 yıla rağmen 28 Şubat’ın çaldığı hayatların hesabının sorulmamış olduğunu, 20 yılı aşan sürelerle cezaevlerinde tutulan 600’e yakın mahpus ve bu mahpusların aileleri için darbenin devam ettiğini haykırmak için buradayız.
Beraat etmesi gerekirken bir torba dosyaya dahil edilen; en ağır yorumda bile “adli nitelikli süreli hapis” cezası alması gerekirken “siyasi nitelikli müebbet hapis” cezası verilen; delil niteliği tartışmalı olup ABD’de deşifre edilmiş dijital kayıtlarla cezalandırılan; avukatsız ve işkenceli sorgulamalarda imzalatılan sahte ifade tutanaklarına dayanılarak gençlikleri ellerinden alınan; toplumsal zemin oluşturmak adına ev ya da işyerlerine yerleştirilen sahte delillere dayanarak aşağılık iftiralarla suçluymuş gibi medyanın önüne atılan 28 Şubat Mahpuslarına Özgürlük talebiyle buradayız.
28 Şubat hemen her çevre tarafından “darbe” olarak adlandırılıyorken; 28 Şubatçılardan bir kısmının darbeciliği mahkeme tarafından da tescil edilmiş ve onlara müebbet hapis cezası verilmişken; 28 Şubatçı hakim ve savcıların brifingli ya da paralel yargının elemanları olduğu tespit edilmiş ve kritik mahkemelerde görev yapanlar ya ihraç edilmiş ya da tutuklanmışken; örgütçülerin başka kişileri örgütçü diyerek soruşturduğu ve cezalandırdığı ortaya çıkmışken, 28 Şubat süreci yargılamalarına meşru yargılama muamelesi yapılamaz. Bırakın hukuku, mantık ilkelerine bile aykırı olan bu zulmün halen devam ettirilmesinin bir izahı yoktur.
Hukuksuzluğun bu derece ayyuka çıktığı bir konuda böylesi bir sessizlik ve tavırsızlık endişe ve utanç vericidir.
Çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu sorunun hemen şimdi çözülmesi gerekmektedir. Unutulmasın ki mazlumların ahı bütün siyasi hesapları ve matematik hesaplarını alt üst edecek bir güce sahiptir. Kendilerini tutuklayanlar tutuklu hale geldiği halde af talebinde bulunmayan, vakur ve onurlu bir duruşla haklarını arayan bu insanların ve bu insanların ailelerinin hak taleplerine kulak vermek ve gereğini yerine getirmek, açıktır ki başta Yargı, Hükümet ve TBMM olmak üzere herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir.
Diyarbakır İslami Stkları olarak,
▪ - Brifingli yargılamaların kötü mirasını devralan mevcut mahkemeleri, iş yoğunluğu bahanesini bir tarafa atarak, gerekirse gecelerini gündüzlerine katarak bu sorunu çözmeye davet ediyoruz.
▪ - TBMM’yi, mecliste birinci parti olan Ak Partiyi ve ana muhalefet olan CHP’yi, 28 Şubat mahpuslarının sorununu “öncelikli mesele” haline getirmeye, sorunun çözümünü sağlayacak yasal düzenlemeleri bir an önce yapmaya çağırıyoruz.
▪ - Binlerce insanın hayatını karartmış olan 28 Şubat sürecinin her yönüyle aydınlatılmasını ve bu sürecin bütün aktörlerinin açığa çıkartılarak bunlardan hesap sorulmasını bekliyoruz.
▪ - 28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek 28 Şubat’ın brifingli-siyasi yargılamalarının yok sayılmasını talep ediyoruz.
▪ - 28 Şubat mahpuslarının hiçbir bahane ya da erteleme olmaksızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.
Kamuoyuna saygıyla sunulur.
HABERE YORUM KAT