1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Diyarbakır'da “Yaşayan Kur’an Olarak Sünnet Bilinci” konuşuldu
Diyarbakır'da “Yaşayan Kur’an Olarak Sünnet Bilinci” konuşuldu

Diyarbakır'da “Yaşayan Kur’an Olarak Sünnet Bilinci” konuşuldu

Özgür-Der haftalık programlarında Serdar Polat Sünnet konusunu ele aldı

02 Mart 2022 Çarşamba 16:19A+A-

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi haftalık Salı Sohbetlerinde Serdar PolatYaşayan Kur’an Olarak Sünnet Bilinci” konusunu sundu. Özgür-Der Diyarbakır Şubesi konferans salonunda gerçekleşen programın sunucusu Recep Doğru idi.

Nurettin Yargıcı'nın Kuran tilaveti sonrasında ilgili ayetlerin mealini okuyan Doğru, sözü konuşmalarını yapmak üzere Serdar Polat’a verdi.

Serdar Polat konuşmasına vahyin hayata müdahilliğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak başlarken, bu müdahilliğin sünnet ile ilişkisine dikkat çekti. Peygamberlerin insanlık tarihinin köşe taşlarında bulunduğunu ifade eden Polat, vahyin insanlık için nasıl bir nimet olduğunu açıkladı.

Konuşmasının devamında vahyin Kur’an’daki farklı kullanım biçimlerini ayetler çerçevesinde ele alan Polat, vahyin algılanışında aklın önemine dair önemli izahatlarda bulundu. Bununla birlikte aklın aciz kaldığı noktalarda sünnete duyulan ihtiyaca işaret etti.

Nübüvvetin vehbi mi kesbi mi olduğuna, peygamberlerin gaybı bilip bilemeyeceğine dair tartışmalara temas eden Polat vahiy sünnet ayrımından ve vahyin konumundan sonra nübüvvetin tanımını yaptı. "Nübüvvet, yani nebilik, Allah'ın dilediği kuluna bahşettiği bir mertebedir. Asla çalışmakla kazanılmaz. Nübüvvet bir elçilik görevidir ve fakat bu elçilik bir postacıya indirgenemez. Peygamberin haberi verdiği gibi, bunu açıklama ve yaşayışıyla insanlara anlatma görevi de vardır." ifadelerinde bulunarak yanlış peygamber algısın eleştirdi.

Her peygamberin kendi kavminin diliyle gönderildiğini ayetlerle açıklayan Polat, peygamberimize yapılan itirazların, diğer peygamberlere kavimlerinin yaptığı itirazlarla ne kadar benzediğine dikkat çekti.

Sünnet kelimesinin sözlükteki yol, yöntem, tarz, usul, örf ve gelenek manalarını açıklayan Polat; terim anlamı açısından ise fıkıhçılar, kelamcılar ve hadisçiler arasında farklı yaklaşımlar olduğuna işaret etti. Sünnetin Kur’an’ın yaşamlaşmış, pratiğe dökülmüş hali olduğunu ifade eden Polat, "Hicri 250 yılında yaşamış Cessâs'ın tanımıyla sünnet, Hz. Peygamberin örnek alınsın ve din olarak yaşansın diye yaptığı şeydir. Bu tanım aslında bizi şu noktaya götürür; mesela peygamberin zulme karşı ve haksızlığa karşı gösterdiği sürekli tavrı onun sünnetidir. Doğrudan asla taviz vermemesi onun sünnetidir." vurgularının ardından peygamberlerin yüceltilmesi problemine değindi ve bu hususu İsra Suresi 91.ayet bağlamında açıkladı.

Polat yüceltmeci anlayışın yanlışlarının yanında; modernist, tarihselci, Kur’ancı anlayışların peygamberi devreden çıkararak nefsini, hevasını, aklını ilahlaştırdığı indirgemeci anlayışları da eleştirerek bu gibi yaklaşımların arzu edilenin meşrulaştırılması amacı güttüğünü vurguladı.

Peygamberimizin kimi davranış ve uygulamalarının dönemsel nitelikte olduğunu izah eden Polat bu gibi örneklerin sünnet olarak nitelenemeyeceğini vurgulayarak mütevatir sünnet kavramının önemine dikkat çekti.

Polat konuşmasını sonlandırırken "sünnet Müslümanın sapmasına engel olur, ayrıca insanların kendi kafasına göre bir din oluşturmalarının da önüne geçer. Bu sayede herkes ortak bir yaşayışı takip edebilirler" dedi. Son sözü " peygamberin mutedil yaşamı onun sünnetidir" oldu.

1-mart-sali-diyarbakir.jpg

1-mart-sali-diyarbakir-2.jpg

1-mart-sali-diyarbakir-3.jpg

1-mart-sali-diyarbakir-4.jpg

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT