Diyarbakır'da "Modernizm ve Muhafazakarlık Arasında İslamcılık" konuşuldu
Diyarbakır'da aylık panellerin Mayıs oturumuna Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara konuk oldu.
HAKSÖZ-HABER
Diyarbakır Özgür Der şubesinin aylık konferans serisinin bu ayki oturumunda "Modernizm ve Muhafazakarlık Arasında İslamcılık" başlığı Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara'nun sunumu ile ele alındı.
Sunuculuğunu Tuncay Yerlikaya'nın yaptığı program A.Halim Eyüpoğlu'nun Kur’an tilaveti ile başladı.
Konuşmasında öncelikle modernizm konusuna değinen Büyükkara, modernizmin geleneği tamamen reddeden, eskiye ait olandan yüz çeviren, geçmiş ile bağı koparan yıkıcı bir ideoloji olduğunu vurguladı ve muhafazakârlığın tam da modernizmin bu ölçüsüzlüğüne tepki olarak doğduğunu söyledi.
Muhafazakârlığın geleneği, devleti, mülkiyeti, kültürü ve dini önemseyen bir yapıya sahip olduğunu belirten Büyükkara şunları ifade etti:
“Muhafazakârlık bir ideoloji olarak 19. yüzyılın ilk çeyreğinde, Fransa’da tarih sahnesine çıkmış, fikri dayanağını modernizme karşı çıkış ve gelenekçiliği sekter (körü körüne) bir bakış açısıyla savunmak üzerine temellendirmiştir. Muhafazakârlığı aydınlanmacı akıl karşısında dogma ve önyargının, yani geleneğin müdafaası biçiminde niteleyebilmek mümkündür. Siyasi ideolojilerdeki 'dünyayı değiştirmek' arzusunun, muhafazakâr düşüncede yerini, geleneksel dönemin kurum ve örgütlerinin, modernlik devrimi karşısında savunulmasına bıraktığı söylenilmektedir."
Geleneksel muhafazakârlık, liberter muhafazakârlık ve yeni muhafazakârlık gibi farklı muhafazakârlık biçimlerini saymanın mümkün olduğunu vurgulayan Büyükkara, muhafazakârlığın din ile olan bağı üzerinde durarak şunları ifade etti:
“Dinin muhafazakâr düşünüşteki yeri tipik ve kritik olmuştur. Dini modern bir müdahaleye tabi tutmuş, onu dünyevi saiklerle yeniden yorumlamış, yeniden biçimlendirmek istemiştir ve istemektedir. Yine dini kendisi uğruna olmaktan ziyade, toplumun istikrarı ve otorite açısından kaçınılmaz saymış ve işlevsel görmüştür. Bu anlamda dindarlıktan çok, dinin ritüellerine, dinin toplumsal olarak bağlama ve bağ kurma niteliğine önem vermiştir."
- İslamcılık ne istiyor?
Muhafazakarlığın Türkiye’de iki şeye karşılık geldiğini ve bunların “sağcılık” ve “gelenekçilik” olduğunu ifade eden Büyükkara, “İslamcılık ne istiyor?” sorusu bağlamında İslamcılığın modern anlamda bir devlet kurmak, devlet aygıtlarını İslami anlamda dönüştürmek, İslami bir anayasa yapmak, kapitalizm ve sosyalizmden de ayrı bir ekonomiyi geliştirip yürürlüğe koymak, farklı medeniyet tasarılarıyla ortaya çıkmak ve alternatif eğitim ve okullaşmaya gitmek istediğini ifade etti.
Büyükkara İslamcılığa Türkiye sahasında Yeni Osmanlıcılığın, Abdülhamitçiliğin de eklemlendiğini vurguladı.
İslamcılık ve modernizm ilişkisine değinerek konuşmasını sürdüren Büyükkara konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Islahatçılığın, Muhafazakâr yönüyle şekillenen kabulleri var ve oldukça önemli. Bunların başında naklin akla üstünlüğü prensibi gelir. Öte yandan nassın olduğu yerde içtihada yer yoktur ilkesi de korunan temel prensiplerdendir. İslam’ın hayatı kuşatıcılığı, bu bağlamda din siyaset birlikteliği, İslam’ı yayma ve tebliğ ideolojisi ve geleneğin ıslahı fikri ile yetinip bunun ötesine geçmeme isteği gibi hususların yine ıslahatçılarda korunan prensipler olduğunu görüyoruz.”
Modernizmdeki arızalara değinen Büyükkara, modernizmin birçok konuda arızalı bakış açısını ortaya koyarak konuşmasını sürdürdü.
Son olarak Büyükkara, İslamcılığın donma (gelenekçilik) ve buharlaşma (modernizm) arasındaki dengeyi ne kadar iyi kurabilirse ve zaman ve zeminin şartlarına göre bu iki olgu arasında esnemeyi başarabilirse o derecek muvaffak olacağını belirtti.
HABERE YORUM KAT