Diyarbakır sivil anayasayı bekliyor
Küçük ve sıcak bir mekan, ancak taze demlendiğinde servis yapılan koyu çaylar ve sohbet. ‘Şevket Abi’nin Çay Ocağı’nda Sivil Anayasa konuşuluyor.
Zaman zaman Chomsky dahil pek de ünlü ismin çay içip muhabbete katıldığı mekandaki konuklar arasında bu kez hafta sonu konferans için Diyarbakır’a gelen akademisyen ve yazarlar da var. Diyarbakır Barosu tarafından düzenlenen ‘Toplumsal Barışın İnşası: Bir Sivil Anayasa Arayışı’ konulu konferanstan söz ediyorlar.
Hükümet’in kamuyla paylaşacağını açıkladığı ama şimdiye kadar bunu gerçekleştirmediği, geçen zaman içinde hararetli tartışmaların gündemin alt sıralarına ittiği, belki de bazılarının tamamen unuttuğu sivil anayasayı hala merakla bekleyenler var. İki gün boyunca Belediye’nin tiyatro salonunu dolduran ve hiç ‘devamsızlık’ yapmayıp oturumları ilgiyle izleyen Dicle Üniversitesi öğrencileri de bekleyenlerden. Zaten bu faaliyet de esas olarak onların girişimiyle hayat bulmuş. Tabii bir de, bu yakıcı gündemin arasında bu konuyu gündemin alt sırasına itmemeyi başaran Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu ile organizasyon için entelektüel katkı sunan Dicle Üniversitesi’nden değerli Siyaset Bilimci Dr. Vahap Coşkun’u da unutmamak gerek.
Sivil anayasa taslağını hazırlayan bilim kurulunun üyelerinden Prof. Levent Köker, Prof. Fazıl Hüsnü Erdem, Prof. Yavuz Atar’ın da katıldığı konferans, son derece ufuk açıcı tartışmalara sahne oldu. Prof. Yasin Aktay, Doç. Mesut Yeğen, Dr. Vahap Coşkun ve ben de konuşmacılar arasındaydık. Eski Milletvekili Sedat Yurttaş ve emekli diplomat Akın Erçel’in de katkılarıyla, sivil anayasanın nerdeyse tartışılmayan hiçbir boyutu kalmadı.
Değerli gazeteci Kürşat Bumin’in de yer aldığı ve Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt ile DTP Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş’ın bulundukları son oturum, renkli ve geniş katılımlı bir forum şeklinde gerçekleştirildi.
İki gündür gazeteler, konferansta konuşulanları yazıyor. Ama benim okuyucuyla paylaşmak istediğim başka izlenimler ve zihnimde kalan başka sözler de var.
Örneğin Diyarbakır’da, sınır ötesi operasyona çözüm gözüyle bakan kimse yok. ‘Bu kaçıncı operasyon, 25 mi, 35 mi? Şimdiye kadarkiler çözüm oldu mu?’ diye soruyor biri.
İki gün boyunca sabırla konferansı izleyen bir Barış Annesi, Başbakan’a sesleniyor; ‘Erdoğan kardeşim çözümü Amerikalılarda değil, içeride arasın’ diyor. CHP ile MHP’nin zaten i’rapta mahalli yok. Bir diğeri, yaşlı annesinin ‘Oğlum, bu Deniz Baykal bizden ne istiyor?’ diye sorduğundan söz ediyor.
Gündem elbette ağırlıklı olarak Kürt Sorunu ve o varken başka bir konuya pek fırsat kalmıyor. Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı da bu durumun farkında ve ‘organik tarımla ilgili bir sempozyum dahi düzenlense, biz sözü bir şekilde Kürt Sorununa getiriyoruz’ diyor.
Söz DTP Mitinginde elinde Kuran ile görüntülenen kişiye geliyor. ‘Burada gelenektir’ diyorlar, ‘kavga eden birilerini ayırmak, aşiretler arasındaki çatışmaya son vermek için bir kişi elinde Kuran ile ortaya çıkarsa veya bir kadın namusun simgesi sayılan tülbendini başından çıkarıp yere atarsa, orada tarafların durması artık şart olmuştur’.
Kısacası benim gördüğüm Diyarbakır bekliyor. Sivil Anayasa’yı bekliyor, Ak Parti Hükümeti’nden sivil ve demokratik çözüm için bir paket açmasını bekliyor ve umudunu kaybetmek istemiyor. Dileyelim başbakan, barış için kendisine umut bağlayan bu insanların sesini duysun ve korkularına yenilmeden çözüme giden yola öncülük etsin...
Star
YAZIYA YORUM KAT