1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Diyarbakır Özgür-Der’in Aylık Seminerleri "Yükselen Milliyetçilik ve Irkçı Zehirlenme" konusuyla başladı
Diyarbakır Özgür-Der’in Aylık Seminerleri "Yükselen Milliyetçilik ve Irkçı Zehirlenme" konusuyla başladı

Diyarbakır Özgür-Der’in Aylık Seminerleri "Yükselen Milliyetçilik ve Irkçı Zehirlenme" konusuyla başladı

Özgür-Der Diyarbakır şubesi aylık seminerlerinin ilki "Yükselen Milliyetçilik ve Irkçı Zehirlenme" başlığı altında Rıdvan Kaya ve Bekir Berat Özipek’in katılımıyla gerçekleştirildi.

22 Eylül 2024 Pazar 10:28A+A-

"Yükselen Milliyetçilik ve Irkçı Zehirlenme" konusunun konuşulduğu seminerin konukları Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan KAYA ve Akademisyen-Yazar Bekir Berat ÖZİPEK idi.

Moderatörlüğünü Tuncay YERLİKAYA'nın yaptığı program Özgür-Der külliyesinde gerçekleşti.

Rıdvan KAYA'nın ilk olarak söz aldığı programda KAYA, dünya genelinde milliyetçiliğin ağır bastığı, ırkçı eylemlerin yaygınlık kazandığı bir ortamın hakim olduğunu vurguladı.

KAYA, Türkiye'de yabancı düşmanlığının hassaten de Suriyeli düşmanlığının yaygınlaştığını, ancak bu ırkçılığın yüz yıldır gündemimizi meşgul eden bir insani problem olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yaklaşık bir yıldır süren Gazze cihadına yönelik bile Filistin'in bizim meselimiz olmadığı iddiasıyla, Filistin meselesini milliyetçi bir tutumla ele alan geniş bir taban var. Bu tür meseleleri konuşurken milliyetçilik ve ırkçılık ayrımı yapmak istemiyorum. Zira hiçbir mantıksal temeli olmayan bu iki kavram birbirini besleyen bir özelliğe sahip. Milliyetçiliğin bu denli yayılmasının akli bir zemini olmadığı gibi ilkesel bir boyutu da yok, ancak tamamen duygusal zeminde taraftar toplayan bir ideoloji. Basit bir adli suç işlendiğinde dahi bunu yapan bir Türk ise bu şahsi bir olay olarak ele alınırken, suçu işleyen bir Suriyeli ise bu tüm Suriyelilere mal edilmekte. Buradan dahi milliyetçiliğin akıl ve mantık zemini olmadan işleyen bir ideoloji olduğunu görebiliyoruz."

Irkçılığın Yayılmacı ve Bulaşıcı Bir Karakteri Var

Irkçılığın genelleyici ve mahkum edici bir karaktere sahip olduğunu belirten Rıdvan KAYA, bu hastalıklı anlayışın aynı zamanda çok hızlı yayılan bir yönünün olduğunu belirtti.

KAYA konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de ırkçılık, vatanseverlik maskesi adı altında yapılmakta. Suriyelilere yönelik yapılan sözlü ve fiili saldırılar bir vatan müdafaası yapılıyor veya düşman güçlerle mücadele ediliyormuş havasıyla yapılmakta. Dolayısıyla tamamen akıl ve mantıktan uzak, duygusal bir zeminde taraftar toplayan bir anlayış görüyoruz." dedi.

Düşmanlık Duygusu Etkili Bir Homojenleştirme Unsurudur

Bir önceki başkanlık seçiminde, hassaten seçimin ikinci turunda muhalefetin ana söyleminin muhacir düşmanlığına dönüştüğünü belirten KAYA, bu düşmanlık duygusu ile muhalefetin seçim kazanmaya çalıştığını vurguladı.

Milliyetçiliğin ve ümmetçiliğin birbirine taban tabana zıt birer anlayış olduğunu ifade eden KAYA, "Milliyetçilik öyle illet bir hastalık ki Arap nefreti üzerinden Filistin davasına düşman, Siyonizm’e karşı ise ılımlı-sevimli insanlar peyda edebilmektedir." dedi.

 Mültecileri tanımlarken ve değerlendirirken kullanılan "yabancı" ifadesinin zaman zaman “Müslümanım” diyen insanlar arasında bile karşılık bulduğunu ifade eden Rıdvan KAYA, İslam inancında bu tür bir ayrım yapmanın mümkün olmadığını ve net ve adil olmak, cahilce ve zalimane bu yaklaşımı kabul etmemek gerektiğini söyledi.

Rıdvan KAYA konuşmasının sonunda tanımaya ve tanışmaya konu olan sıfat ve hususlarla övünmenin cahilce bir tutum olduğunu, kendimizi yalnızca İslam’ın değer atfettiği hususlarla tanımlamamız gerektiğini ve sadece İslami bir kimlik ile bu meselelere bakmak ve tavır almak gerektiğini ifade etti.

Rıdvan KAYA'nın ardından Akademisyen-Yazar Bekir Berat ÖZİPEK söz aldı.

Irkçılığın ve ayrımcılığın yaygın olduğu bir dönem geçirdiğimizi ifade eden ÖZİPEK, İslam coğrafyasının oldukça kötü bir dönemden geçtiğini ve hassaten Gazze direnişinin de böyle bir hakim atmosfere denk geldiğini ifade etti.

ÖZİPEK konuşmasını şöyle sürdürdü: "13 sene önce Suriye savaşı başladığında aslında bu denli bir düşmanlık yoktu. Hatta dayanışma ve ılımlı bir siyaset dili hakimdi. Sosyal medyanın ülkenin yumuşak karnı olduğu anlaşıldıktan sonra ciddi bir ırkçı operasyonel süreç başladı. Başlangıçta ırkçı bir atmosfer oluşturulmaya çalışılırken şu an ırkçı tutum ve davranışlara gönüllü birçok insan sosyal medyada düşmanlığı körükleyen bir pozisyona geçti. Tam da bu noktada Zafer Partisi'nin bir sonuç olduğunu düşünüyorum. Gelinen noktada ciddi anlamda toplumsal huzuru bozan bir atmosferin hakim olduğunu, bu ırkçılığın süreç içinde yavaş yavaş işlenerek tırmandırıldığını görüyoruz. Ne yazık ki yoğun bir dezenformasyon ile ırkçılığın körüklendiği bu 13 yıllık Suriye savaşı sürecinde iktidarın dezenformasyonu bertaraf edecek sağlıklı bir toplumsal bilgilendirme sorumluluğunu ihmal ettiğini gördük." dedi.

Mülteci meselesinin kimsenin elinde tutmak istemediği bir kor olduğunu belirten ÖZİPEK, en çok adaletsizliğin ve hukuksuzluğun gerçekleştiği alanın da bu olduğunu belirtti.

Bugünü kurtarmak ve geleceği inşa etmek adına sığınmacı meselesinin bir kaldıraç olduğunu ifade eden ÖZİPEK, mülteci meselesinin Türkiye halkının imtihanı olduğunu, mülteci meselesine karşı adil bir tutumun bizleri tarih sahnesine çıkaracağını vurguladı.

Gazze’deki soykırımın ürettiği bir dehşete şahitlik ettiğimizi vurgulayarak konuşmasını tamamlayan ÖZİPEK, böyle devam ederse ırkçı ve milliyetçi tutumun da Türkiye'de bir dehşete sebebiyet vereceğini vurguladı.

Akabinde program soru ve cevaplarla son buldu.

a54fb3e5-ee3e-4981-8c50-45a035c517ca.jpeg

a111dcfe-a6ae-49b6-85f5-6f583de62f79.jpeg

dd55ff28-4f6e-46fc-8729-9ea96eadb2f3.jpeg

fd47ac3e-3293-49f9-84c8-5344f32f886e.jpeg

7f385a2e-7835-4e92-8626-10306829df51.jpeg

0fa1c49e-47d6-4fe6-9df8-ea209d033b39.jpeg

 

HABERE YORUM KAT

4 Yorum