Diyarbakır İslami STK'lardan, Baqews Katliamı Bildirisi
Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları, yayımladıkları bildiride PKK'nın Baqews katliamını lanetledi.
Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları, yayımladıkları bildiride PKK'nın Baqews katliamını lanetledi. PKK'nın bölge halkını kör şiddetiyle ölüme sürüklediği belirtilirken, "PKK, şu anda bölge insanını yapmış olduğu ya da yapacağı eylemlere destek vermesi için büyük bir baskı politikasıyla sindirmeye çalışmaktadır." denildi.
"Yıllarca müesses düzenin baskılarıyla asimile edilen ve değerlerinden uzaklaştırılan Kürt halkı şu anda kendi içinden çıkan ve Kürtleri değerlerinden uzaklaştıran bir örgütle karşı karşıyadır. Küçücük çocukları evlerinden ayırıp dağlarda birer ölüm makinesi haline getiren örgüt; hem Kürt halkının neslini ve geleceğini çalmakta, hem de insanlık adına var olan değerlerin altını dinamitlemektedir. Bu örgüt, jakoben tek parti ve tek örgüt diktatoryasını bölgemize hakim kılarak kendine bölgede bir statü temin etme çabasındadır." ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, "Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu acı olayın failleri belliyken yeryüzünün “naif yürekli hak ve değer savunucuları” niçin bu katliamla ilgili tek bir kınama ve beyanat yayınlamamaktadırlar?" sorusu soruldu.
Cuma günü Ulu Camii’nde kitlesel basın açıklaması düzenlenecek
Bildirinin sonunda, “Bu vesileyle Baqews (Dürümlü) köyünde hayatını kaybeden kardeşlerimize tekrar Allah’tan rahmet diler ve ailelerine de sabır niyaz ederiz. Sivilleri hedef alan saldırıların son bulması amacıyla Cuma günü, Cuma namazını müteakip Ulu Camii’nde düzenlenecek kitlesel basın açıklamasına tüm kardeşlerimizi davet ediyoruz.” çağrısında bulunuldu.
Açıklamanın tam metni;
Basına ve Kamuoyuna
Baqews katliamına sessiz kalmak insanlık suçudur!
12 Mayıs 2016 saat 22.30 sularında D.Bakır Sur İlçesi Sarıkamış (Heftgermê) köyü Dürümlü (Baqewsê) mezrasında Pkk’nin bomba yüklü bir kamyonu onlarca sivilin arasında patlatması sonucu 16 köylü cesetleri paramparça olarak hayatlarını kaybetmişlerdir. Yapılan katliamı üstlenen PKK, özrü kabahatinden büyük bir şekilde olayın yaşandığı köyü ve köylüleri işbirlikçi ilan ederek kendisini temize çıkarma yoluna başvurmuştur. Bu katliamla büyük bir insanlık suçu işlenmiştir. Ancak zorba örgüt yaptığı bu katliamı meşrulaştırmak için yalan, iftira ve algı yönetimi yoluyla kendisine yöneltilecek eleştirilere kendince bir savunma kalkanı oluşturmaktadır. Fakat katliamı yapanların pişkinliği hiçbir toplumsal tepkiyi dikkate almadıklarının da göstergesidir. Bu pişkinliği kendisine meslek edinmiş PKK için insan ölümlerinin propaganda malzemesi yapılması artık doğal politik bir stratejidir. Hepimizin bildiği gibi bu katliamlara karşı toplumun tepkisiz kalması için de bu propaganda gücünden azami derecede faydalanmaktadırlar. Ancak gerçekler bir yere kadar gizlenebilir.
Halkın canı ucuz hesaplara kurban edilemez!
Bölgemizde yaşanan savaşın ortaya çıkardığı ölümlerin bilançosu gittikçe artmaktadır. Birileri için bu yaşananlar kanıksanmış ve bu ölümler üzerinden siyaset yapmak sıradan bir hal almış olabilir. Fakat bizler için haksız yere öldürülen bir can bütün insanlığın ölümüyle eşdeğerdir. Yeryüzünde yaşayan hiçbir insanın kanı ucuz değildir. Bölge insanına yöneltilen şiddetle halkın canını ucuz hesaplarla hiçe sayan PKK’nın Kürtlerin hakkını ve hukukunu savunma iddiası da büyük bir paradokstur. Çünkü, savunmasız sivil toplumu şiddet eylemlerine desteğe zorlamak ne hak, ne de hukuk arayışıdır. PKK şu anda bölge insanını yapmış olduğu ya da yapacağı eylemlere destek vermesi için büyük bir baskı politikasıyla sindirmeye çalışmaktadır.
Baskı politikaları iflas etmeye mahkumdur!
Yıllarca müesses düzenin baskılarıyla asimile edilen ve değerlerinden uzaklaştırılan Kürt halkı şu anda kendi içinden çıkan ve Kürtleri değerlerinden uzaklaştıran bir örgütle karşı karşıyadır. Küçücük çocukları evlerinden ayırıp dağlarda birer ölüm makinesi haline getiren örgüt; hem Kürt halkının neslini ve geleceğini çalmakta, hem de insanlık adına var olan değerlerin altını dinamitlemektedir. Bu örgüt, jakoben tek parti ve tek örgüt diktatoryasını bölgemize hakim kılarak kendine bölgede bir statü temin etme çabasındadır. Ancak dün nasıl ki devletin baskı politikaları ters teptiyse bugün de bu uygulamalar ters tepecektir.
Yapılan katliamları asla unutmayacağız!
Hatırlanacağı üzere TSK’ya ait uçaklar Roboski’de 34 masum insanı bombalarla katletmiş ve bu katliam yanlış istihbarata bağlanarak geçiştirilmeye çalışılmıştı. Halen de bu olayın faillerine yönelik bir soruşturma açılmadı. Şimdi de PKK, bir kamyon dolusu patlayıcıyı Baqews yakınlarında köylülerin arasında patlatıyor ve hem patlamada ölen sivilleri, hem de yakınlarını topyekûn işbirlikçi olarak suçlama cüretinde bulunuyor. Bu da şunun kanıtıdır; halkımız PKK’nın yaptığı baskının etkisiyle artık çaresizce ve ne yapacağını bilemez halde suskun kalmayı tercih etmektedir. Bizim için ise dün ROBOSKİ’de yapılanlar ne ise BAQEWS’te yapılanlar da aynıdır sadece failler farklıdır.
Devlet halkın güvenliğini sağlamak zorundadır!
Devletin en büyük görevi kamu güvenliğinin tesisidir. Bu sağlanmadığı sürece devlet halkına karşı vazifesini yapmamış sayılır. Kamu güvenliğinin tesis edilmediği bir yerde devlet olmadığı anlamına gelir. Dolayısıyla sivil, asker, polis ayrımı yapmaksızın devletin güvenlik tedbirlerini alma zorunluluğu vardır. Bütün bu olup bitenler için sadece şifahi başsağlığı dilemek ve tazminat verilerek geçiştirmek devletin toplum nezdindeki konumunu zedeleyecektir. Eğer bir yerde can, mal, ırz ve namus güvenliğini devlet değil de halk sağlamak zorunda kalıyor ve bırakılıyorsa o zaman kaos ve anarşi kaçınılmazdır. Hiçbir kimsenin kendini güvende hissetmediği bir toplumda ise şiddet sarmalı bütün her yeri kuşatır hale gelir.
İnsan hakları savunucuları nerede ve neden kimseden ses çıkmıyor?!
Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu acı olayın failleri belliyken yeryüzünün “naif yürekli hak ve değer savunucuları” niçin bu katliamla ilgili tek bir kınama ve beyanat yayınlamamaktadırlar. Avrupa insan hakları münadileri nerede, insan hakları kuruluşları nerede, niçin heyetleriniz rapor tutmuyor? Yoksa siz de mi PKK’nın zulmünden korkar hale geldiniz? Yoksa bu işten politik bir çıkar devşiremeyecek olmanız sizi ikiyüzlü bir suskunluğa mecbur mu bırakıyor? Ancak bizler buradayız ve sizin bu suskunluğunuza karşı her zaman sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bütün bu yaşananların acısını yüreğimizde hissederek temenni ediyoruz ki, derhal Kürt halkının malına ve canına kasteden bu menfur olayların son bulmasıdır.
Bu vesileyle Baqews (Dürümlü) köyünde hayatını kaybeden kardeşlerimize tekrar Allah’tan rahmet diler ve ailelerine de sabır niyaz ederiz.
Sivilleri hedef alan saldırıların son bulması amacıyla Cuma günü, Cuma namazını müteakip Ulu camide düzenlenecek kitlesel basın açıklamasına tüm kardeşlerimizi davet ediyoruz.
DİYARBAKIR İSLAMİ STK’LARI
HABERE YORUM KAT