Diyanet’in İsrailseverliği, Sitesinden Taşıyor!
Namaz vakitlerini öğrenmek için www.diyanet.gov.tr’yi ziyaret edenler ülke seçimi yapmak istediklerinde Web Takvimi’nde İsrail’in şu dört şehri ile karşılaşacaklar: Haifa, Kudüs, Rishon le Ziyyon ve Tel Aviv. Aynı Web Takvimi’nde Filistin isimli bir ülke
Özgür-Der Genel Merkezi konu hakkında bir basın açıklaması yaparak Diyanet İşleri Başkanlığı'nı protesto etti ve bu çirkin uygulamanın derhal kaldırılmasını istedi. "İslam'a, insanlığa ve adalete duyulan sevgi ve sadakat zulme karşı meyletmeyi kesinlikle haram kılar." diyen Özgür-Der, Diyanet'e Siyonist işgali hangi fıkha göre meşru gördüğünü sordu.
Açıklamanın tam metni:
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kudüs'teki Siyonist İşgali Hangi Fıkha Binaen Meşru Görüyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşundan bugüne değin gerek camiler ve Kur'an Kursları üzerindeki politikalarıyla gerekse yayınladığı dergi ve kitaplarda gündemleştirdiği usül ve konularla devlet politikalarının belirlediği çerçeve içerisinde hareket ediyor. Belirlenmiş, kısıtlanmış ve devletin konjonktürel dalgalanmalarına bağlı olarak kimi zaman halkı coşturmaya kimi zaman da susturmaya yönelik bir din politikasını yürütmeye çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın iktisadi, siyasi hatta diplomatik ilişkilerde en hassas devlet kurumlarından biri olduğu biliniyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine hızlı uyum sağlamayı başaran pratiği kadar ABD'nin Irak ve Afganistan'da gerçekleştirdiği katliam ve işgallerde içine girdiği sessizlik herkesin malumu zaten. Ancak DİB'in Siyonist İsrail'e ilişkin ortaya koyduğu bir uygulama var ki AB ve ABD karşısında takındığı tavırlar kadar utanç vericidir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi internet sitesinde bir süredir devam eden uygulama ile Başkanlık ırkçı, ayrımcı ve katliam politikalarına yaslanarak işgalini sürdüren İsrail'e meşruiyet isnad ederken Filistin'i ise yok sayıyor.
Namaz vakitlerini öğrenmek için www.diyanet.gov.tr'yi ziyaret edenler ülke seçimi yapmak istediklerinde Web Takvimi'nde İsrail'in şu dört şehri ile karşılaşacaklar: Haifa, Kudüs, Rishon le Ziyyon ve Tel Aviv. Aynı Web Takvimi'nde Filistin isimli bir ülke bulunmuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu uygulaması hem AB'yi hem de BM'yi bile geride bırakacak kadar İsrail'e ram olmak anlamına geliyor. Çünkü AB daha geçen hafta İsrail'i "Kudüs'ü ilhak etmeye çalışmak"la suçladı. Benzer bir uygulama Türkiye için de söz konusu. Türkiye, İsrail'in 1967'de işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesini şart koşan BM kararını benimsiyor. Kısaca Siyonist İsrail'e politik ve siyasi açıdan en yakın duranlardan daha yakın bir duruş anlamına gelen bu uygulama ile Diyanet siyasi açıdan da ofsaytta duruyor.
Diyanet'in hem İslam'ın mübarek saydığı bir toprak olan Kudüs'ü işgalci İsrail'in bir şehri olarak kabul etmesi ayrıca bir bütün olarak Filistin coğrafyasını tamamen görmezden gelmesi resmi din politikasının ulaştığı noktayı açıkça ortaya koymaktadır. Diyanet, laik bir devletin anayasal kurumu olarak sadece İslam anlayışını ipotek altına alma çabasının bir ürünü olmakla kalmamış aynı zamanda bu gibi uygulamalarla da Siyonist işgalcilere meşru bir zemin oluşturma gayretine girmiştir. Emperyalist politikaların tasallutu altında tutulan BM kararlarında dahi Filistin Toprağı olarak kabul edilen Batı Şeria ve Gazze'ye Diyanet'in Web Takvimi'nde olsun yer verememesi büyük bir utanç, ciddi bir ahlaki zaaftır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, ırkçı hezeyanlarla kan dökmeyi bir politika haline getiren, emperyalizmin ileri karakolu olarak İslam coğrafyasında terör estiren, Rabbimiz Allah'tır dedikleri için bir halkı yurtlarından eden katil İsrail'e yönelik bu duruşunu derhal terk etmelidir. İslam'a, insanlığa ve adalete duyulan sevgi ve sadakat zulme karşı meyletmeyi kesinlikle haram kılar. Diyanet İşleri Başkanlığı Web Takvimi'ndeki bu çirkin yanlışı acilen gidermelidir. Bu çirkin yanlıştaki ısrar başta Sn Ali Bardakoğlu olmak üzere tüm Diyanet camiasını hem Allah katında hem de insanlık nezdinde kapkara bir leke ile lekeleyecektir. İslam açısından da mevcut uluslararası hukuk açısından da hiçbir meşru temele dayanmayan bu uygulamaya son verilmesini talep ediyoruz.
ÖZGÜR-DER
HABERE YORUM KAT