Direniş işgalcileri ateşkese mahkum hale getirdi!
Ahmet Varol, Filistin söz konusu olduğunda ateşkes tartışmalarının neden farklı kavramlarla ifade edildiğini incelerken ateşkesin gerçekleşme biçimine de dikkat çekiyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Neden insani ateşkes?
Ateşkes tek başına yaygın olarak kullanılsa da “insani ateşkes” kavramı sanıyoruz sadece bizim coğrafyamızda değil dünya genelinde de çok yaygın kullanılmayan, insanların pek aşina olmadığı bir kavram.
Gazze’deki savaşla irtibatlı olarak bu kavram iki üç haftadan beri gündemde. Bunun için girişimler başlamıştı ve çalışmalar yapılıyordu. Daha önceki yazılarımızda da dile getirdiğimiz üzere bu konuda bir ittifak sağlanamamasının sebebi de yine siyonist işgal rejimiydi. Çünkü Filistin tarafı bunu zaten istiyor, ama gerçek anlamda bir insani boyutunun olması için işgalci siyonistlerin de bazı şartlara razı olmaları gerektiğini vurguluyordu. Sürekli aksatan, erteleyen, kabul edilmesinden sonra da uygulamaya geçirilmesi aşamasında yine sorun çıkaran işgalci siyonistler oldu.
Peki, neden sadece “ateşkes” değil de “insani ateşkes” veya bir başka isimlendirmeyle “insani ara”?
Çünkü siyonist katiller Gazze’de gerçekte bir savaş vermiyor, katliam yapıyorlar. Savaş kavramının kapsama alanına girebilecek türden cephe çatışmaları siyonist işgalcilerin Gazze bölgesine yönelik saldırılarının belki sadece yüzde onluk bir oranını oluşturur. Bu çatışmalarda da en çok kayıp veren işgal güçleri olmuştur.
İşgal güçlerinin saldırılarının büyük bir kısmı silahsız, savunmasız, savaşla hiçbir ilgileri olmayan kitlelere yöneliktir. İşte o yüzden işgalcilerin saldırıları “soykırım” olarak isimlendiriliyor. Çünkü soykırım ile kastedilen her zaman bir toplumun tümden yok edilmesi değildir. Etnik, dini ya da coğrafi yönden ortak kimliğe sahip bir topluluğun çocuğunu, yaşlısını, kadınını, erkeğini, savaşanını savaşmayanını ayırmadan hepsini düşman saymak ve öldürme amaçlı saldırıların hedefi haline getirmektir.
Nazilerin yahudilere yönelik saldırıları bu vasfından dolayı “holokost” olarak isimlendirilmiştir. Nazi saldırılarında yahudilerin tümü öldürüldüğü için değil tümü hedef alındığı için böyle bir isimlendirme yapılmıştır.
Aynı şey siyonistlerin Gazze’deki saldırıları açısından da söz konusudur. Belli bir coğrafyada yaşayan bir topluluk toptan düşman addedilmiş ve öldürme kasıtlı saldırıların hedefi haline getirilmiştir. Üstelik bu coğrafyada farklı dini ve etnik kimlikleri olan insanlar var. Siyonist işgalciler kendilerine yönelen tehdidin bu bölgenin içinde yer almasını gerekçe göstererek oradaki insanların tümünü, hiçbir ayrım yapmaksızın katletme amaçlı saldırılarının hedefi haline getirdiler.
Ayrıca bölgede yaşayanları toptan yıldırmak, teslim olmaya veya yaşadıkları bölgeyi terk etmeye zorlamak amacıyla çok yönlü bir abluka uyguladılar. İçeriye gıda maddesi, ilaç ve yakıt girmesini engellediler. Bu yüzden hastaneler çalışamaz hale geldi. Gıda maddelerinin sürekli azalması sebebiyle açlık felaketi her geçen gün daha da yaklaşıyordu. Yaralılar narkoz verilmeden ameliyata alınıyordu.
İşgalciler belli bir coğrafyada yaşayan toplumun tümünü düşman addettiğinden ve öldürme amaçlı saldırılarının hedefi haline getirdiğinden mümkün olduğunca çok insanı öldürmek amacıyla özellikle insanların kitleler halinde sığındığı hastanelere ve okullara saldırdı. Ondan dolayı da ölenler arasında kadın ve çocukların oranı %75’i buldu.
Bu yüzden Filistin tarafı bir “insani ateşkes” talebinde bulundu. Yani bu talep ve isimlendirme sanıldığı gibi ABD’ye, Batıya veya aracılara değil yine Filistin direnişine aittir. Ama zorluk çıkaran sürekli işgalci siyonistler oldu. Çünkü kendilerini böyle bir vahşetten alıkoyacak merhametten, şefkatten, insani ve ahlaki değerlerden tümüyle soyutlanmışlardı. Aynı şey İsrail’i cüretlendiren ve ona her türlü desteği veren ABD açısından da söz konusuydu ve Biden sürekli ateşkesin sadece Hamas’ın işine yarayacağını tekrar edip durdu. Ama kara operasyonunun işgalcileri zorlaması ve bu operasyonu başlatmalarından sonra sürekli asker kaybetmeleri, kayıplarıyla ilgili verdikleri rakamların da gerçekleri yansıtmadığının açığa çıkması işgalcileri böyle bir anlaşmaya razı olmak zorunda bıraktı.
HABERE YORUM KAT