Diplomatik jestlerden somut adımlara sıra gelir mi?
Kenan Alpay köşesinde bugün Rusya'nın diplomatik propagandalarının ardında saklı yatan emelleri ve gerçekle bağdaşmayan söylemlerini yorumluyor.
Ne kadar kaba saba olduklarını ifade etmek üzere “ayı” benzetmesi yapsalar da Ruslar oldukça esprili ve son derece nazik insanlar. Karakterlerine işleyen espri ve nezaketin ete kemiğe bürünmüş halini görmek için Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buvarov’a şöyle bir dikkatle kulak vermenizi tavsiye edebilirim mesela. 20 yılını Türkiye-Rusya dostluğu için feda eden Buravov, Ukrayna bağlamında röportaj görüntüsü altında henüz soru sorarken bile işgal ve katliamları temize çıkaran Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal ekibine “Türk milleti çalışkandır, sevecendir” tadında attığı nutukları okumakta fayda olur.
Uzay İstasyonu Göster, Suriye’yi Perdele
Yalnız tecrübeli diplomat Buravov, Rusya ve Çin’in lokomotif olacağı Büyük Avrasya Ortaklığı’na dâhil olursa Türkiye’nin ne derece büyük kazançlar elde edeceğinden bahisler açıp “belki bir iki sene sonra bir Türk kozmonotu bizim uzay istasyonumuza götürme imkânımız olacaktır”a kadar uzanan müthiş ortaklıklar vaad ediyor. Hatta öyle ki “güzel ve hesaplı bir cennet” olarak nitelediği Türkiye’yi bütün Rusların “milli istirahat yeri” olarak gördüklerini bile ekleyiveriyor konuşmasına. Fakat Asya Pasifiğe uzanan, Moskova’dan Şangay’a bağlanan gündemde nedense Suriye, Libya, Kafkasya ve Dağlık Karabağ’a yani Rusya’nın özellikle ve öncelikle Türkiye’yle çatıştığı alanlara tecrübeli diplomat hemen hiç temas etmiyor.