1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Din ve diyanet
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Din ve diyanet

21 Nisan 2008 Pazartesi 05:46A+A-

Diyanet İşleri Başkanlığı ihdas edilirken ismi ve sıfatı üzerinde tartışmalar oldu. Çanakkale Milletvekili Samih Rıfat'ın söz konusu kurumun ihdas gerekçelerini sıralarken, devletin "din" karşısındaki tutumunu ve "diyanet" adlı bir kurum ihdas etmekten neyi murad ettiğini de anlatmış oluyordu: "Din ile diyanet arasında fıkhi bir fark vardır.

Din kazai, iftai, muamelat-ı nasa dair olan her şeyi; ibadatı, ahkamı ve itikadı camidir. Halbuki kazaya dahil olmayan ahkamı, iftayı, ibadatı, itikadatı kendi mana ve mefhumu altında cem'den bir tabir-i fıkhi vardır ki, o da diyanet'tir. Efendim bütün kütüb-ü fıkhıye ve İslamiye'de 'kazaen ve diyaneten' tabiri müsta'meldir. İmarat ve hükümet manasını cem'eden (din) kelimesinde iktisadiyat, ictimaiyat, inzıbat, tedrisat cümlesi dahildir. Bunların her biri hükümetin münkasım olduğu şuabata taksim edilmiştir. Meydanda yalnız ibadat, itikadat, itfaya ait olan ahkamdır ki Umur-u Diyaniye Riyaseti'ne aittir ve diyanet kelimesi tamamiyle bu manaya mevzudur." (İsmail Kara, Din-Devlet İlişkileri Açısından Diyanet İşleri Başkanlığı, Dergah Dergisi, Sayı: 53, Temmuz-1994.)

Rıfat, doğru olarak "din"in insan ilişkilerini düzenleyen her alanı içine aldığını, "diyanet"in ise ibadet ve itikatla sınırlı olduğunu beyan eder. Rıfat'a göre, bu teşkilattan endişe etmeye gerek yoktur. Yeni düzende din'in sahası içine giren, iktisadi, toplumsal-kamusal, güvenlik, eğitim vb. düzenlemelerle ilgili hükümlerin yürütülmesi Meclis'e ve hükümetin çeşitli birimlerine dağıtılmış bulunmaktadır. Geriye "sadece ibadet ve inançlar"la ilgili bölüm kalmıştır ki, işte DİB bu işlere bakmaktadır. (H.Veldet Velidedeoğlu, Cumhuriyet, 19 Mayıs 1989.)

Şüphesiz İslam'da iman ve amel birliği esastır. Klasik benzetmeyle iman bir mum ise, amel onun lambasıdır. Somut pratikler, işleyen koruyucu hükümler olmadıkça inancı korumak zordur. İman ve ibadetler önemlidir, ama bir o kadar dünyevi hükümlerin işler halde olması da önemlidir. Tabii ki İslam bilginlerinin tartışageldiği üzere, zamanın değişmesiyle hükümlerde de birtakım değişmeler olur. Ancak DİB'le ortaya çıkan 'yeni durum' farklı bir şeydir. Yeni düzenleme dinin iç yapısını değiştirmekte, özüyle oynamaktadır. İslamiyet, neredeyse tam ortasından bölünmüş, dünyevi düzenlemelerle ilgili bilumum hükümler adeta tatil ve iptal edilmiş, yürürlükten kaldırılmış; geriye sadece ibadetler ve inanç esaslarıyla ilgili meseleler bırakılmış, bunlar da resmi bir kurumun uhdesine devredilmiştir. "Din" gerçeğini salt somut hükümler, kurallar seviyesine indirmek eksik olur. Çünkü en genel anlamda din sosyal, iktisadi, politik, uluslararası ve kültürel hayatla ilgili düzenlemelerde esas alınacak değerlerin kaynağıdır. "Diyanet" ise gündelik ibadetler, "uhrevi işler"le sınırlıdır. Böyle olunca, dinin değerlerin kaynağı olan asıl ve asli fonksiyonunun iptal edilip, dini hayatın zaman içinde salt ibadetlere indirgenmesi, İslam'ın hariçten Hıristiyanlık gibi reforma maruz bırakılmasıyla aynı anlama gelir.

Osmanlılarda ibadetlere ilişkin faaliyetler sivildi. Cumhuriyet döneminde "diyanet" üzerinden tarifi yapılmış "din hizmeti" kamu hizmeti olarak kabul edildi. Devletin devasa bir kurum, personel ve bütçe ile yürüttüğü söz konusu hizmetler a) İbadet yerlerinin tanzimi (cami-mescid), b) Din görevlilerinin özlük hakları, c) Din eğitimi(nin bir bölümü.) 1998'de çıkarılan kanunla din eğitiminden ancak ilköğretim 5. sınıfını bitirenler yararlanabiliyor, bunun milyonlarca çocuğu dışarıda bıraktığı açıktır. 2005 yılında 10 milyon çocuk din eğitimi alma çağında iken, sadece 1,5 milyona verilebildi.

Sonuç itibarıyla 1) İslam dininin korunması gereken birliği ve bütünlüğü (kelamî, fıkhî ve tasavvufî boyutlarının aşkın birliği), 2) Müslümanların yaşadığı tarihî tecrübe ve 3) Bugünkü aktüel-gerçek ihtiyaçlar açısından bakıldığında, "din-diyanet" ayrımına son verilmesi; dinin değerlerin kaynağı olarak işler halde tutulması ve "diyanet" çerçevesine giren hizmetlerin sivilleştirilmesi gerekir.

Zaman gazetesi

YAZIYA YORUM KAT