1. YAZARLAR

  2. BÜLENT ŞAHİN ERDEĞER

  3. Diller Değil Davranışlardır Aslolan...
BÜLENT ŞAHİN ERDEĞER

BÜLENT ŞAHİN ERDEĞER

Yazarın Tüm Yazıları >

Diller Değil Davranışlardır Aslolan...

04 Şubat 2012 Cumartesi 20:00A+A-

Bugün ve bütün zamanlarda mücadele üç kesimle ve üç güruha karşı yapıldı. Bunlar Dr. Ali Şeriati'nin deyimiyle hem risaletin hem de kurtuluşun, özgürlük sevdalılarının üç ezeli ve ebedi düşmanıdır. Bunlar kasıtin, marıkin ve nakisin gruplarıdır. Bunlar "hakikat düşmanları", "hakikati tanımayan şuursuzlar" ve "hakikati bilen hainler"dir.

Coğrafyamızın dört bir yanında, halk düşmanlarıyla, derin güçlerle, hukuksuzluklarla, despotlara karşı bir mücadele sürüyor. Fas’tan Endonezya’ya kadar bizim coğrafyamız intifadalarla bu karanlıklardan kurtulmaya çabalıyor...

Türkiye’de resmi ideolojiyle ve onun 89 yıllık icraatlarıyla yüzleşiyoruz.  İstiklal Mahkemelerinin yargısız infaz kurbanlarıyla, İslâmî kesime uygulanan sindirme politikalarıyla, Alevilere yönelik katliamla, azınlıklara yönelik kovma, talan etme ve sindirme uygulamalarıyla yüzleşiyoruz... İttihatçılığın ürünü olan “Laik Beyaz Türk” gömleğinin Anadoluda en çok Müslüman türklere ve onların kardeşleri kürtlere çektirdiğini her dem görüyoruz... 

Akif’in dizelerinin ironik biçimde güncellenmesi kime karşı İstiklal mücadelesi vermemiz gerektiğini özetliyor: “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı. Düşün altında binlerce kefensiz yatanı...” Evet bastığımız yerlerden kefensiz kemikler fışkırıyor... İstiklal Mahkemelerinden mi, Jitem’den mi kalan bu kefensizler 23 sonrası İstiklal kahramanları mı acaba?

Anadolu’nun doğal uzantısı olan Suriye’ye gittiğimizde aynı manzarayı orada da görüyoruz. Şeytanın maskesi bu sefer, “Laik Beyaz Arap” dayatması oluyor. İttihatçılık Baasçılık kisvesiyle o uğursuz gölgesini sürdürüyor...

Dün Hama Katliamının 30. Yıldönümünde  şöyle seslendik kardeşlerimize; O kirli tırnakları, o pis vahşi yaratığı alt etmek için, “Artık Yeter!” diyerek kalktınız ayağa. Özgürlük bedel ister. Biz sizinleyiz, şeytan onlarla...”

Komplo teorileri artık bir kaygıyı değil ahlaki, vicdani bir ruhsuzlaşmayı ifade ediyor.

Humus'un Kerm Zeytun Mahallesinde  aile katliamlarının görüntüleri ekranlardan sıcak evlerimizin orta yerine saçılıverdi. Görüntülerin birinde anne ve baba ile birlikte 6 Kişilik bir ailenin ağır silahlarla taranarak ve işkenceyle katledildiği görülüyor. Çocuklar arasında 2-3 yaşlarında bir erkek çocuğuyla 5-6 yaşlarında engelli bir kız çocuğu ve kolları kırılmış 10-15 yaşlarında iki erkek bedeni dikkat çekiyor. Çocuğun biri annesine sarılmış saçları elinde kalmış... Önceki gün de, bir binada 8'i çocuk olmak üzere aynı aileden 14 kişiyi katletti. Öldürülenler arasında 8 aylık bir bebek te vardı. Yeni bir Halepçe...

Bu ne ifade ediyor "hakikat düşmanları", "hakikati tanımayan şuursuzlar" ve "hakikati bilen hainler"için? Sadece bir istatistik mi? Bir Holywood yanılsaması mı?...

Ulusalcı, Perinçekçi ve dahi Baas’ın has adamı Prof. Mehmet Yuva’ın koordinasyonuyla sadece Baas’ın istedikleriyle görüşen ve akredite ziyareti sonunda “Suriye Türkiye’den göründüğü gibi değilmiş” diyerek Esed’i aklayan Kamalak,

"Ergenekon, altını çizerek söylüyorum Türk ordusunda TSK içinde Amerikan karşıtlarının tasfiyesidir.” Diyen Asiltürk, "Kahrolsun ergenekon" kampanyası, "kahrolsun Suriye" gibi Atlantik menşeli ve NATO karagahının imalatı. Bu ürünün tüketicisi olmayız.” Diyenler, Yüzbinlerce göstericinin sloganlarında İslam varken, dilllerinde Allah varken bir tanesinin bile ağzından ABD vs. şeyler çıkmıyorken, Filistin İslami hareketleri Suriye devrimine açık destek verirken ve tüm bunlar yüzlerce görüntüyle dünyaya ulaşıyorken üç-beş kişinin elindeki ne idüğü belirsiz bir pankarttan hareketle “Suriye halkı Amerikan sevdalısı haline geldi” diye haber(!) yapanlar aynı yerde buluşuyor...

Onun için söz tükeniyor. Katledilen bebekler, topraktan fışkıran kemikler,  kişisel ihtirasları, mezhep taassubunu, küçük çıkar hesaplarını, müridâne teslim oluşları aşamıyor. Ortaya Şeriati’nin hatırlattığı tablo çıkıyor...

Kâsıtin, mârıkin ve nâkisin...

Kerbelâ bir taklit, bir marka, bir tüketim aracı değil de bir ruh, bir mantık bir dava ekseniyse Yezidlerin dilleri, ona çıkarları gereği övgüler düzenlerin ya da sessiz destek verenlerin adları değil davranış tarzlarıdır Hüseyinlerin yanında mı karşısında mı olduklarını belli eden...

Hama’da bir bebek kundağı, Diyarbakır İçkale’de bir sahipsiz kemik  ya da Ankara’da şapka için asılan birinin düşen sarığı, Dersimde Munzur çayına savrulan bir gelin yazması olur Huseyn’in başı...

YAZIYA YORUM KAT

6 Yorum
  • İREM YILDIZ / 17 Şubat 2012 14:50

    yazınızda iran da devrim silahla yapılmadı sözüme , Siz hayır iran da devrim silahla yapıldı yazmışsınız. o halde ben iran devrimini yanlış okudum yanlış biliyorum, yada en İyisi mi hiç bir şey bilmiyorum , oysaki oluk oluk kanlar akarken imam humeyni siz silah sıkan askere gül atın derken gönülleri fethederek nihayete erdirmiş ,bir asker kendi halkından ne kadarını öldürecek?halkın çocuğu olan asker bir yere kadar öyle değil mi?iranın kürdistan bölgesinde dahi mustafa çamran ne kadar sabrettiğini anlatır bize. ayrıca devrim stratejisi dediğiniz islami öncelikli vasıfları taşımıyorsa,Allahın rızasını kapsamıyorsa her yol mübahdır mantığıyla evet buda bu da devrim stratejisidir mantığıyla olabilir mi? neden Bahreyn de o kadar ölümlere rağmen halk eline silah almıyor? libyada bilinçli olarak halkın eline silah verdiler . ve halk ikiye bölünerek binlerce ölüm vuku buldu.bence eline silah alan bilerek yada bilmeyerek düşmana koz veriyor. eğer biz islami hayat için islami savaş hukukunu uygulamayacaksak o halde yaşadığımız inandığımız dinin ne önemi kalır. Bunu peygamberin 63 yıllık ömürde 72 savaş yapan hayat hikayesinden örneklerini sıralayabilirim.fakat suriye de muhalefet sizin yazdığınız gibi değil . Belki de siz öyle biliyor da olabilirsiniz. benim yaklaşım tarzıma filistin devriminde ki silahı niye eleştirmiyoruz o halde diye soruyorsunuz? çünkü filistin de direniş zaman içinde bir devlet olmuş . devletin eline silah alması ile halkın eline silah alması ayrı şeyler,filistin daha çok israil ile karşı karşıya el fetih de halk desteği nerdeyse yok durumunda , ben ilahiyat okudum. nefsi müdafaadan bahsetmişsiniz.nefsi müdafaa nın da bireysel,toplumsal yönlerde fıkhi olarak farklı uygulama zeminleri vardır.
    öyle herkes kafasına göre ben nefsi müdafaa yapıyorum diyerek kendini kurtaramaz. ,peygamberin bir çok sahabesi mekke de niçin işkence görürken nefsi müdafaa yapmadılar , islamı islamın kendi dilinden konuşmaz sak islam adına yanlış işler yaparız ,sonra faturası islam'a kesilir .düşman ne kadar zalim olursa olsun ,hiç bir mazaret islamın geleceği

    Yanıtla (0) (0)
  • Bülent Şahin Erdeğer / 16 Şubat 2012 12:42

    İrem hanım,
    Tunus ve Mısır'da kitlesel katliamlar yaşanmadı. Ayrıca bu iki ülke Suriyeye göre görece de olsa özgürlüklerin daha çok olduğu ülkeler. Bu sebeple bu iki ülkedeki devrim stratejisi farklı Suriyedeki farklıdır.

    İran devrimi böyle olmadı mı silah atan askere karşı gül atarak bir devrim yapılmadı mı? Hayır yapılmadı. İran devrimi silahla yapılmış bir devrimdir. Hiçbir devrim romantik bir barışçıllık üzerinden gelişmez. Burada önemli olan saldıranın devrimciler olmaması gerekliliğidir. Filistin devrimindeki silahı neden eleştirmiyoruz? Çünkü saldırgan tarafın kim olduğu belli. Şah ta Esed de böyle...
    İnsanların nefs-i müdafaa hakları vardır.

    Celladın açık küfrünü ve zulmüne değil de mazlumun hatalarıyla oyalanmak cellada zaman kazandırır. Büyük resmi görmemizi engeller. Büyük resim Baas Faşizminin çıplak şiddetidir.

    Eğer önceden beri yaptığımız çalışmaları yazdıklarımızı okursanız o söylediklerinizi de sorguladımızı göreceksiniz.
    Ben sorayım Bosna'da boşnak askerler hiç mi yanlış yapmadılar? Biz insanlar srebrenitza'da insanlar boğazlanırken oturup buna mı yoğunlaştık?
    Ya da Filistin'de insanlar işgale karşı direnirken İşgal gerçeğini arkaya atıp Filistinli hareketlerin ayrıntı hatalarına mı odaklanıyoruz?

    Ben 15 Mart'tan bu yana ta başından beri Muhalefet içindeki kimi grupların söylemlerini, muhalefetin karşılaşabileceği riskleri altını çize çize anlattım. Risk herkes için her zaman vardır ama bu bizi adaletten saptırmamalı. Önce mazlumun/haklının yanında durup haklıya hakkını verip sonra onu bir özeleştiri olarak eleştirebilimeliyiz.

    Selam ve Dua ile...

    Yanıtla (0) (0)
  • İREM YILDIZ / 12 Şubat 2012 11:30

    Sizin 9 şubattaki tv netteki programı izledim ,siz orda diyosunuz ki suriyede başlangıçta muhalefet barışçıl gösteriler yaptı fakat sonra baktılar ki insanlar ölüyor.muhalefettte bu yüzden siahlandı .doğru fakat ölünce hemen silaha sarılmak mı gerekiyor.mısır devriminde yüzlerce insan öldü . tunusta yine öyle silah çözüm değil,bir devrimi başarıya götüren mazlumiyettir, gönülleri kazanmaktır,iran devrimi böyle olmadı mı silah atan askere karşı gül atarak bir devrim yapılmadı mı?ölmek şahadetse silahlanmakda neyin nesi anlamadım.
    mekkede değil medinede peygamber silahlan madı mı?devlet olmak ayrı şey devlet olmaya doğru yol almak ayrı şeyler değil mi?ölen askerler ölen polisler arada ölen mazlum halk hep bu yanlış yöntemden dolayı ölmüyorlar mı?yönetimi elşetirmek biliyorum kolay
    ama muhalif olanlarda hiç mi yanlış işler yapmıyorlar ?bunları neden sorgulamıyorsunuz?ayrıca bu suriye yeni mi zalim kafir oldu? bütün bunlar niçin sorgulanmıyor?

    Yanıtla (0) (0)
  • necmeddin burhan gökceran / 08 Şubat 2012 17:18

    ergenekon davasını amerikan düşmanı subayları tasfiye etme olarak gören oguzhan yanlıları kendi celladını seven konumundadırlar.oguzhan yanlılarına kemalist dikdatörya yanlılarına rağmen türkiye müslümanları kazanacaklardır.Allah a şükürler olsun ki suriyedeki müslüman halklar kendi celladına aşık değiller ve diktatör esede karşı kanları ile canlarıile örnek bir mücadele içindeler.Allah zaferle nihayetlendirir inşaallah.

    Yanıtla (0) (0)
  • ubeyd / 05 Şubat 2012 03:51

    Yüreğine sağlık Bülent Şahin. Aklımıza ve kalbimize tercuman olmuşsun. Eyvallah.

    Yanıtla (0) (0)
  • ferruh FETTAHOĞLU / 04 Şubat 2012 21:18

    "Ergenekon, altını çizerek söylüyorum Türk ordusunda TSK içinde Amerikan karşıtlarının tasfiyesidir.” Buda bir fikir
    Başlıktan sanki daha somut açılımlar bekladim gibi...

    Yanıtla (0) (0)