1. HABERLER

  2. HABER

  3. Dilipak, Mazlumder Üyeliğini Neden Askıya Aldı?
Dilipak, Mazlumder Üyeliğini Neden Askıya Aldı?

Dilipak, Mazlumder Üyeliğini Neden Askıya Aldı?

Kurucusu olduğu Mazlumder’de üyeliğini askıya alan Abdurahman Dilipak, sebeplerini böyle anlattı.

20 Haziran 2013 Perşembe 10:56A+A-

Mazlumder Kurucusu gazeteci-yazar Abdurahman Dilipak'ın Timetürk'e Mazlumder tartışmaları ile ilgili yaptığı açıklama:

"TOPYEKUN SALDIRILAR" KARŞISINDA "TOPYEKUN UYANIŞ"

Kuruluş felsefesinden uzaklaştı diye düşünüyorum. Kendi ütopyasını açıklarken kendi medeniyetinin alameti farikası olan kavram ve kurumlarla bağını koprarak, bu konuyu seküler düzlemde ele almaya başladı.. Alameti farikalarımızı (ayırt edici özelliklerimiz) kaybetmeye başladık. Belki biraz sıradanlaştık..

Gaye ve yöntem olarak başka vadilere savrulduk sanki. Bu sadece MazlumDer için değil, bizim diğer bir çok cemaat, tarikat, vakıf ve derneklerde de ortaya çıkan bir proplem.. Politik ve ideolojik anlamda sorunlu bir sürece girdik.. Sürekli muhalif bir dil, rahatsız edici bir şey..

İnsan hakları örgütlerinin yapısı, çalışma esasları, karar alma süreçlerinin farklı olması gerek. Bunu başaramadık.. 19.YY sonu oluşan kavram ve kurumlarla dünyaya bakıyoruz. Yeni dünyanın inşası, kendi medeniyetimizin ihyası konusundaki endişelerimizi öteledik sanki..

Kendi tabanımızın katılımını sağlayamamaya başladı. Diğer kardeşlerimizle dirsek temasımızı kaybettik. Saflarımız sık ve doğru değildi yani, sanki! Bir savrulma sözkonusu.. Heyecan ve aşk boyutu eksildi.. 

Bizim STK'larımızda şöyle bir sorun ortaya çıktı: Birileri bu kurumları siyasete sıçrama ya da bazı denge hesapları, özel hesapları ve ilişkilerinde Truva atı ya da sıçrama tahtası gibi kullanma, bir referansi/bonservis adresi gibi görme eğilimi ortaya çıktı. STK'lar kimine göre birilerini yola getirmek için elde tutulması gereken bir sopaya döndü.. Bu Sendikası, Vakfı, Derneği için farketmiyor.. Bu da, sekter grublar arasında örgütü ele geçirme operasyonlarına zemin hazırladı.. "İyilikte yarışma" şeklinde bir rekabet değil, birlikte varolmayı imkansız kılan husumetlere yol açmaya başladı..

STK'ların bu durumu, sorun çözücü olmaktan öte sorun üreten mekanizmalara dönüşmelerine sebeb oldu.. Farklı kesimler birbirini dinlemiyor. İstişare ve şura yetersiz, kişisel dargınlıklar ve anlaşmazlıklarda hakeme gidilmiyor. Kıt kaynaklar doğru kullanılamıyor. İdeolojik, politik, etnik, mezhebi ve cemaat ilişkilerine dayalı kamplaşmalar dikkat çekici boyutta.. MazlumDer bu kötü gidişe dur demesi, güzel örnek olması gerekirken o da bu süreçten etkilendi sanki..

Üyeler çalışmalara katılmıyor.. Diğer kardeş kuruluşlarla birlikte hareket etme konusunda sorunlar yaşanıyor.. İçerideki bazı grublar kendi anlayışlarına göre örgütü kendi planları çerçevesinde yönetmekten çok kullanma çabasında dışlayıcı bir yol izliyorlar sanki..

Her zaman bütün bu olumsuzluklar, aynı anda ortaya çıkmıyor ama bütün bu olumsuzlukların, uygun zeminde kendini hissettirdiğini söylemek mümkün..

Kurucuları arasında olduğum bir dernekten istifa etmek çok ağır geldiği için, en azından rahatsızlığımı ifade etmek, bazı olayları zamana bırarakarak zaman içinde bir umudun canlanacağı düşüncesi ile üyeliğimi askıya aldım.. Ya yeni bir heyecanla yeniden işe koyulmanın bir yolunu bulacağız. Ya da bu tecrübe burada sona erecek ve yeni bir yapılanma ile yola devam edeceğiz.. Sonuçta, benim gözümde Müslümanların STK'ları fazlı kifaye sorumluluklarımızın tedvirine vesile çatılar olduğunu düşünüyorum.. Zaten MazlumDer ile ilgili benim temel sorunum, bu çatı altında bu sorumluluğumuzun gereğini yerine getirip getirmemekle ilgili..

Aslında ben ya da MazlumDer değil, herkes kendisi ve üyesi olduğu dernekler konusunda bir kere daha düşünsün. Ezanın aslına döndürüldüğü gün için her camiden bir kişi gelse, o gün gelen kalabalığın yüz katı orada olması gerekirdi. O kadar İmam Hatip, Kur'an Kursu, İlahiyat öğrencisi, Vakıf, dernek, diyaset sendikası nerede idi dersiniz.. VarMIŞ gibi davranmanın kimseye bir faydası yok.. Varlığımız, fonksiyonlarımızı yerine getirme konusunda kifayetsiz kalıyor ve gerçek bir oluşumun önünde engel oluşturuyorsa o zaman niçin VARız sorgulamamız gerekir.. "TOPYEKUN SALDIRILAR" karşısında dik bir duruş için "TOPYEKUN BİR UYANIŞ"a, bir tecdid hareketine ihtiyaç var. Selam ve dua ile..

Abdurrahman Dilipak

Gazeteci-Yazar (Vakit Gazetesi)

Twitter:@aDilipak

 

HABERE YORUM KAT

17 Yorum
  • Kürşat / 21 Haziran 2013 11:35

    http://www.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/mazlumderin-kiyam-baslamadan-once-de-gayri-mesru-ilan-ettigi-baas-rejimine-ve-suriye-intifadasina-bakisi/10025 adresinden Ahmet Faruk Beyin son açıklaması okunarak tekrar düşünülmelidir.''MAZLUMDER, Suriye-Türkiye ortak bakanlar kurulu toplantılarının yapıldığı, liderlerin karşılıklı ev gezmelerine gittiği ve herkesin sustuğu bir süreçte, kanlı ve baskıcı bir muhaberat rejimi olan Baas’ın gayri meşruluğunu açıkça ifade etmek için kimsenin yanında olmasını da beklememiştir. ''...Siyasi salvolara denk salvolar yaşayan İslami Camia kendisine gelmelidir.Alimler,Yazar-Çizerler şunu bilmelidir yaptıkları en ufak hareket tabana yansımaktadır.Sırf MUHALİF oldukları için ''Kardeşlerini Kuyuya'' atma bedbahtlığına düşmemelidir camia.Anlamalıdır öncelikle diğerini.Kaygılarını,endişelerini anlamalıdır.En ufak bir fikir ayrılığını Sol Örgütler kafasına denk bir okuyuşla okuyup kopmamalıdır bu Camianın insanları.''Islah ve İrşad'' görevlerini yerine getirmelidir.Yaşım itibari ile fazla söz söylemek istemiyorum fakat Suriye,Irak ya da diğer İslam ülkelerinin başına gelenler bugün Allah MUhafaza Türkiye'nin başına gelse Laiklere gerek yok,İslami Camia birbirini bitirmek için yeterli.Kafamızı iki elimizin arasına alıp düşünmenin vakti gelmedi mi?...Allah İçin bir gecemizi uykudan feragat ederek geçirelim ''Ne Oldu Bize'' ''Cebimizde Kaybettiğimiz Güneşi Nerede Arıyoruz?'' diye soralım...100 küsür yıldır bize biçilen Zillettten kurtulmak için Beraber olmak zorundayız.1300 küsür yıldır rayından çıkarılmaya çalışılan İnancımızı ''İndiği Günün'' tazeliğinde yaşamak için Beraber olmak zorundayız.Ya beraber VAR OLACAĞIZ ya da beraber YOK OLACAĞIZ...Bu nedenle İslami Camia'nın Alim,Yazar ve önderlerinin tavırları inanıyorum ki benim gibi gençlerde bıkkınlık meydana getirdi.Yaka silker hale getirdi.''Emaneti'' heba ettiğiniz yetti diyecek hale getirdi.Allah İçin biraraya gelin ve Konuşun.Köşelerden şuradan buradan yazmayın.Emanete ya sahip çıkın...Ya da çıkıp gidin...Doğmayı bekleyen çocuğu Anne

    Yanıtla (0) (0)
  • ALİM / 21 Haziran 2013 11:10

    ben de rıdvan kaya abinin görüşlerine katılıyorum. mazlumder gibi yerler mazlum ve müslümanlar için oluşmış kalelerdir oraları terketmek yerine kalıp direnmek ve ıslah için çalışmak daha mantıklı . zira ilkeleri sağlam ama biraz aşınmış yapı daha rahat onarılabilir....

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhammed / 21 Haziran 2013 10:41

    Abdurrahman Dilipak abimize derinden sevgi ve muhebbet besleyenlerden biriyim. Kurumsal kimlik ve kurumsal aidiyet vb. bağlamda yapılacak tartışmaları olumlu buluyorum. Mazlumderin kuruluşundan bu yana taşıdığı vizyon ve misyon gereği güzel işler gerçekleştirdiğini biliyoruz.
    Kurumları inşa eden onlara kimliksel bilinç veren insanlardır. Mazlumderin yapısı ile ilgili eleştiriler varsa bu konuda herkes önce kendine sormalı. Değişen bizmiyiz Kurumlar mı? Bu değişim mazlumder ekseninde bir çok kurum ve cemaatte mevcut. bireysel ve kurumsal ilkelerimizden uzaklaştığımız doğrudur. Mazlumderde bundan nasibini alan kurumlardan biri. Ama Mazlumderi ötekileştirmek, yalnızlaştırmak kesinlikle doğru bir duruş değildir. Ama maalesef erken pes ediyoruz..
    Mazlumder bir cemaat değildir. Lakin cemaatlerin içinde bulunan bir çok insanın mazlumder üyesi olduğunu biliyoruz. Mazlumderde çizgisel anlamda bir değişiklik var ise bu değişiklik maalesef bizim içinde bulunduğumuz cemaatlerdede var. Dün hangi amaç ve gayeler için çalışıyorduk hedefimiz ne idi, ideallerimiz nelerdi vs sorularını sorduğumuzda kendimizinde ne kadar çok değiştiğini de fark edeceğiz. Düne kadar Partiselciliği tekfir edenler bu gün Partilerin en işlek merkezlerinde rol almış durumdalar...vs
    Aydınlarımızın, alimlerimizin sıcak koltuklarını bırakıp hayatın içinden insanlınığın gidişatına müdahil olmaları gerekir.
    Müslümanların sorunlarına çözüm üretenlerdenmiyiz, yoksa var olan sorunlardan dolayı terk etmeyi seçme kolaycılığına kaçanlardanmıyız.
    Şu nu ifade edeyimki müslümanlara özellikle genç müslümanlara umut olamıyoruz. Halimiz ne olacak soruları uzayıp gidiyor. Dertlerimiz çok, konuşacaklarımız çok... İtidal ve Vasat ümmet olmak hepsinden hoş.

    Yanıtla (0) (0)
  • kadir öz / 21 Haziran 2013 04:28

    eleştiri güzel de öz eleştirisi nedir acaba? ... mesela dilipak hoca, mazlum-der'in ne kadar yanında oldu? ya da mazlum-der, 3-5 heyecanlı gencin enerjisini emmek ve o enerjiye yaslanmak dışında ne yaptı? herkes herkesin yanında aynı samimiyet ve heyecanla durdu mu? Hayır... İnş her şey olması gerekene rucu eder. saygılar

    Yanıtla (0) (0)
  • ibrahim alan / 20 Haziran 2013 23:44

    Mazlumder, Roboski Katliamı raporunda olduğu gibi Gezi Parkı olaylarında da gücün ve otoritenin yanında değil, adaletin yanında olma yolunu seçmiştir. Giderek faşizme kayan söylemleriyle dikkat çeken bir gazetede yazmaya devam eden Dilipak önce bunu gözden geçirmeli derim.

    Yanıtla (0) (0)
  • Akın Morçol / 20 Haziran 2013 22:01

    Mazlumder ilk kuruluş aşamasında Mehmet Pamak ağabeyin başkan olduğu zamanlarda ilkeli bir duruş sergiliyordu..Zamanla 'İslamcı/Kürtçü' bir hüviyete bürünmeye başladı ve Suriye tağutu Esed/baas zulmüne karşı ciddi bir insiyatif ortaya koyamadı,hatta ağır eleştiri getirdiği Erdoğan ve Davutoğlu kadar bile net insani ve islami tavır ortaya koyamadı...A.Dilipak abiyi bütün kalbimle takdir ediyorum ve destekliyorum..Zira zulmün ve tuğyanın karşısında her zaman mazlum/mustaz'afların safında gördük kendisini,müteşekkiriz..Allah ondan ve onun gibi davasına sadık çok az sayıdaki abilerden razı olsun...

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet CAN / 20 Haziran 2013 20:31

    Sayın Abdurrahman Dilipak kardeşimin duruşunu dikkate değer buluyorum. Herkesin bir sorgulama yapmasının vakti geldi bence de...

    Es-selam.

    Yanıtla (0) (0)
  • sait alioğlu / 20 Haziran 2013 17:04

    Kemalist oligarşinin gölgesi altında örtülü darbe sürecinin var olduğu doksanlarda, bir avuç Müslümanın gayret ve girişimleri sonucu İslami hassasiyet temelleri baz alınarak kurulan Mazlum-Der, kurulduğu günden bugüne bir çok badire atlattı, Dilipak'ın da buyurduğu gibi siyasete niyetli, İslam'ı önceleyen, ama kendi grupsal ve maddi çıkarlarını öne alan kişi ve çevrelerin insafsızca oyuncağı ve tabir yerindeyse bir 'insan hakları meşgalesi' işlevini gördü!

    İslam'ı ne oranda anladığı ve ne oranda yaşadığı şüpheli bir takım kişiler ve çıkar çevrelerine ek olarak, İslamcılık dünya görüşünün ne olup olmadığını, neye dayandığını, hangi argümanları kullanması gerektiği konusumda açık ve net fikri, duruşu ve eylemliliği olmayan,kapladıkları makam itibarıyla siyasete yakın duran,makamını kendi siyasi ve ekonomik geleceği için tepe tepe kullanan insanların varlığı malumumuzdur!

    O insanlar şimdi neredeler? Ya bir iki dönem RP ve Ak Parti'de siyaset yaptılar, ya seçilmedikleri dönemlerde farklı kulvarlarda muhayyel ve karşı siyasetlerini uyguladılar ve bu işe devam etmektedirl

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet Nuri Yücel / 20 Haziran 2013 14:54

    Rıdvan Kaya Ağabey aşağıda yapmış olduğunuz yoruma aynen katılıyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Cengiz Çırak / 20 Haziran 2013 14:22

    A.Dilipak abimizi tebrik ediyorum, bizlerede göstermiş olduğu güzel örneklikten dolayı. Çizgi ve ideallerinden uzaklaşana kurum ve kuruluşlardan bizim pek ala uzaklaşabileceğimizi bize gösterdi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Rıdvan Kaya / 20 Haziran 2013 14:20

    İslami ilkeler ve duyarlılıklar zemininde inşa edilmiş çabaları, çalışmaları, kuruluşları silip atmak yerine ıslaha gayret etmek gerekir. Bu anlamda Mazlumder'in de başka örgütlerin de yanlışları olabilir. Terk etmek, protesto edip silmek yerine, yanlış gördüklerimizi ifade ederek, yanlışlara tavır alarak hayırlı çabaları çoğaltmak daha faydalı bir tutum olacaktır.

    Yanıtla (0) (0)
  • M.ünal / 20 Haziran 2013 13:36

    Bundan birkaçgün önceydi bir habersitesinde mazumderden başbakana karşı kullanıla bilecek bir bildiri yayınlandı.bunu görünce telefonla aradım.yetkili birileri olmayınca sekreteryadaki kızımıza ismimi vererek istifamı yürürlüğe koysunlar dedim. İnsan düştüğü zamanda itilmez.
    başka bir yorumda barnabas incilinden birörnek verdim. İsa(as) birgün beraber olduğu havarilerine; bir ağacın altında yatıp uyuyan ve üzeri açılmış birni görseniz neyaparsınız demiş. havariler örtedmişler.İsa(as) öyle yapmazsınıdemiş ve eklemiş;bu şumanadadır. sizin yanınızda bir insanın bir ayıbından bahsedilir.herbiriniz bir başka ayıbından bahsederek o insanın bütün ayıpları ortaya atılmış olur.dolaysıyla onu çırılçıplak yapmış olursunuz. Fitne zamanında böyle bir eleştiride bulunmak edebe aykırı birşeydir. bunu bilmeyenlerle yola devam etmeyi birdaha düşünmüyorum. Ve mazlumderle elakamı kesiyorum
    selam ve duğa ile.

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat AYDOĞDU / 20 Haziran 2013 12:34

    Gülden Sönmez Hanımdan sonra Dilipak.

    Mazlumder'den dik duranların sitem ve kopuşları devam ediyor.

    Kurumlar biat edilmiş kutsallar değildir, miadları dolduğunda, kendilerini yenileyemediklerinde, kuruluş ilkelerinden saptığında, helede isimlerinin hilafına Türkiyede elitlerin sularına yelken açıp, Müslüman halktan uzaklaştıklarında işleri biter.

    Mazlumder'de hala çok sayıda Müslüman kardeşimiz var. Darısı onların başına...

    Bohem hayat yaşayan bazı Entellektüellerin, Tahlil yeteneği oldukça yüksek olmasına karşı beklentileri karşılanmadığı için fevriyete sürüklenmiş Müslüman entellektüellerin, marjinalize olmuş pors-öodernist İslamcıların ve mezhebi takıntılı üç beş mahalle kaçkını ile varlığını daha da savrularak sürüdrmeye çalışan Mazlum-der miadını doldurmuş bir harekettir.

    Evet olabildiğince İttihatçı, Ergenekoncu yapılanmaların mazlum halkımızı ezdiği dönemlerde Mazlum-der iyi bir çıkıştı. Ama zamanla muhafazakâr iktidar’ın liberal dünya’ya da ayak uydurarak ittihatçı baskıyı ortadan kaldırıp ama yer yer yozlaştığı, kısmen fevrileştiği yetersiz de kaldığı noktalarda eleştirilerin devamı gerekiyordu ama bu halkın değerlerine aykırı olup, Müslümanların kan davalısı Batı kültürü taşıyıcılarına sempati besleyerek olamazdı.

    Bu zorlu mücadeleyi ıslah ekolünü sindirmiş, kendi içerisinde istişari mekanızmayı sağlayabilmiş, alt kurumlarında bilinçlenme sürecine girmiş olmak gerekirdi. Ne yazık reaksiyoner olamktan öte gidemeyen mazlum-der genel merkezi bunu beceremedi ve miadını doldurdu.

    Yanıtla (0) (0)
  • hanifi sarıhan / 20 Haziran 2013 12:26

    Ben A.Rahman Dilipak'ı ve diğer MazlumDer'e tepki verenleri anlamadım. Mesele nedir kavrayamadım. A.Rahman abinin bu yazısına göre ezanın aslına döndürülmesi toplantısına katılmadıkları için olsa gerek. Bir başkasına göre İran'ı, Suriye politikasından dolayı eleştirmemesi gösteriliyor. Bunlar yanlış şeyler, size yakıştıramadım. A.Rahman abi ezanın aslı için gelmeyenlere sitem edebilir. Fakat toplantının mekanı A.Menderes mezarı yerine farklı bir yer olması daha kuşatıcı olamaz mıydı? MazlumDer'in Suriye politikalarını değerlendiren açıklamasını okudum. Hiçte Esadçı, İrancı bakış açısı değildi.Mazlumder'in yıpratılması niçin?

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat / 20 Haziran 2013 12:23

    Kişiliğini yitirmiş, mecrasını şaşırmış, tek kelimeyle misyon erozyonuna uğramış bir kurum olmuş mazlum-der. Yıllarca bir müdavimi olduğum bu kuruma son birkaç yıldır adımımı bile atmadım. Kendilerini düzeltmedikleri sürece de gitmeyeceğim aidat vermeyeceğim. Hatalarında ısrar eden bir mazlum-der'in yapması gereken kendini feshedip ihd ye iltihak etmesi olur bu saat den sonra. Çünkü olaylara bakışı tamamen onlardan referanslı olmaya başladı islam penceresinden değil malesef..Gereksiz bir kompleksi yaşamaya mecburlarmış gibi. İnsani ve islami hassasiyetlerimizin artık öne alma zamanı gelmiştir ve geçiyor da. Ben orada olmayacağım ama hala üyelikleri olanlar bu duruma son bir müdahalede bulunabilirler. Son bir şans. Allah ıslah etsin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Enes / 20 Haziran 2013 12:09

    Abdurrahman Dilipak abiden Allah razı olsun. Söylediklerine katılıyorum. Hakkı gayet net bir şekilde ortaya koymuş, sorumluluk budur. Hepimiz kurumlarımızı, abilerimizi, üstadlarımızı, yazarlarımızı, hocalarımızı bir bir gözden geçirmeliyiz. Hocam burada niye yanlış konuşuyorsunuz ya da niye hakkı konuşmuyorsun demeliyiz. Niye ey vakfım ya da cemaatim Allah için niye bu eyleme katılmadınız demeliyiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • selahattin / 20 Haziran 2013 12:03

    pek hayırlı olmuş hocam... olaylar karşısında nasıl tepki vereceğini bilemeyen bir kurumda sizin gibi çizgisi net birinin bulunması yakışık almazdı...

    Yanıtla (0) (0)