Diktatörlüğe Dayalı Bir Bünyede Mâkul Tartışma mı?
HDP içinde, Altan Tan’ın son beyanlarıyla derin bir huzursuzluk olduğu artık reddi mümkün olmayacak şekilde ortaya çıkmış bulunuyor. Çünkü HDP Diyarbekir milletvekili Altan Tan, Habertürk’te 12 Haziran günü yayınlanan röportajda, ‘Erdoğan’dan nefret edenler, kürdleri kiralık katil gibi kullanmak istiyor.’ diyordu.
***
HDP, bu ülkenin bir gerçeği... Ve onun gerçeği de PKK’nin ayrılamaz parçası olduğu hususu... PKK ise Öcalan’a indekslenmiş... Gerçi o, zaman zaman, ‘Beni PKK da anlamıyor, beni bir ağabey, bir baba gibi görüyor.’ diyor ama öyle değil... Çünkü PKK’nın dağ kadrosu da Avrupa kadrosu da Öcalan’ın her sözünü kutsal bir emir gibi kabul edip, uygulamaya koyuyorlar. HDP’liler de, bu çerçevenin içinde ve onun dışına çıkacak olursa, başına neler gelebileceğini aşağı yukarı biliyorlar.
Osman Baydemir Diyarbakır Bl. Başkanı olduğu günlerde, Belediye’ye işçi olarak aldığı kişi tarafından ‘PKK adına günlerce sorgulanma’nın, hesaba çekilmenin utancını yaşadığını gözleri yaşararak anlatmıştı.
***
PKK’nin Avrupa Sorumlusu olan Kani Yılmaz kod adlı isimli birisi vardı. PKK’dan ayrıldığını açıkladı ve Irak’a gitti ve sonra Erbil’de arabasına konulan bir bomba ile öldüğü açıklandı. Cesedi, doğduğu köye getirildi, örgütün bir haini olarak sessizce defnedildi.
Geçenlerde Diyarbakır’dan gelen bir kardeş, ‘Adamlar katil... Ailenizde kimlerin olduğunu biliyorlar... Ellerinde silah... ‘Tünel ve hendek kazmaya sizden, iki oğlun ve bir de sen, üç kişi... O kadar.’ dediler mi, yapacak bir şey yok.’ diyordu.
Mardin-Kızıltepe’de, bütün apartmanların yöneticilerinin istifa ettirilip apartman sorumlularının bile örgüt tarafından belirlendiğini dinlemiştim. Kitleleri böylesine sindirmiş katı bir terör örgütü var karşımızda...
***
Bir müddet teröristlerin arasına karışan Amerikalı bir muhabir Robert F. Worth, izlenimlerini 26 Mayıs günü New York Times’da ‘Hendeklerin arkasında’ başlığıyla yayınlamış, halkın nasıl sindirildiğine dair şöyle yazmıştı: ‘9 aylık çatışmaların ardından özellikle orta sınıf kürdlerin çoğu, PKK’nın hendek kazıp devlete isyan stratejisinin delilik olduğunu düşünüyor. (...) PKK’nın kalesi olduğu iddia edilen Cizre’de bile halk, olan bitenden PKK’lıları sorumlu tutuyor. Hendeklerin arkasında geçirdiğim sürede PKK içinden sessiz de olsa çatlak seslere şahit oldum. Bunlardan biri 24 yaşındaki bir ‘keskin nişancı’ kadındı: ‘Ben sonuç getirmeyen bir şey için ölmek istemem. İnsanlar soruyor: Bu hendekleri kazmak doğru muydu?’.
***
Şimdi, Altan Tan çok gecikmeli olsa bile... Hattâ çok keskin sözler ediyor. Şu sözler onun: ‘Uluslararası siyasette Türkiye ile kavgası olanlar var. Türkiye’yle kavgasının ötesinde Tayyîb Erdoğan’ı istemeyen, onu devre dışı bırakmak isteyen güçler var... AK Parti’yi iktidardan düşürmek isteyenler var. Bir de direkt İslam’la kavgalı olanlar var. Bunların tamamı siyasî kavgalarına âlet olarak kürdleri seçti. ‘Kürdler isyan etsin, vursun, kırsın, onların amacı gerçekleşsin...’ Sonra onlar da Türkiye’yi dizayn etsinler.’.
Hattâ sanılabilir ki, bu sözleri Tan değil de, AK Parti’li birisi söylüyor.
***
Şimdi, bazıları ‘Geçmişteki İslamî kimlikleri bilinenler orada artık daha fazla kalmamalıdırlar...’ diyebilmekte... Bu beklentinin muhatabı olanların başında da Altan Tan gelmekte...
Ama bu beklentileri dile getirenler, onların kendi yanlışlarıyla da olsa nasıl bir cendere içine düştüklerini göz önüne getirmiyorlar. Belki de bunun için, Altan Tan, ‘Eleştireceğim ama ayrılmayacağım.’ diyor. Halbuki hem kendisinin eleştirileri ve hem de Demirtaş’ın ona yönelik ağır sözleri, zehir zemberek...
Üstelik, Altan Tan dönebileceği bir yer de bırakmadı, on yıllarca arasında bulunduğu camia arasında...
Star
YAZIYA YORUM KAT